BU GELEN FAŞİZMİN AYAK SESLERİ

  • 27.06.2016 00:00

 Bir ülkede düşünce,inanç,medya ve ifade özgürlüğü yasaklanmış  gösteri hakkınız yok;birde iktidarda olanlar demokrasinin kuvvetler ayrılığını yok sayıyor; muhalefeti rejim karşıtı gösteriyor, hukuku siyasetin etki alanına girmiş, yargı yürütmenin emrinde  ise,o ülkede yönetimde bulunanlar ne kadar seçimle gelirse gelsinler,demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak değil de bir araç olarak kullanırlar.Bugün Türkiye’nin geldiği yerde bunu tarif ediyor.

Son beş yıldır Erdoğan’ın izlediği politikalarını eğip bükmeden  tarifini yapmalıyız,Erdoğan başkanlık tartışmaları altında tek adamlığa geçişin yolları aranırken;İslami  faşist bir anlayışla ülkeyi yönetmenin haritası çıkartılıyor  ve kademeli olarak ta  uygulamaya geçmenin yolları deneniyor.

Ülke de yargı iktidarın bir kolu olarak görülmeye, laikliği de kendine göre uyarlamaya başladıysa orası demokratik bir ülke olmaktan çıkmıştır.

Erdoğan bütün sorunları ve olayları çoğulculuğu yok sayıp çoğunluk üstünden bakıp  din ve mezhep üzerinden yorumluyor.

“Bizim neslimizi bozdular dindar nesil yetiştireceğiz diyor, okul deyince aklına İmam Hatipler gelen,eğitim deyince de din derslerini öne çıkartan Sünni bir mezhep yolu tarif ediyor.”

Bu da biat kültürünün dayatmasıdır.

Erdoğan’ın ramazan sofralarında yaptığı konuşmasının konseptini hep dini söylemler alıyor..

Konuşmalarının içinde Temel hak ve özgürlükler,bireyin özgürlüğü, hukuk ve laiklik kavramı hemen hemen hiç geçmiyor.

Birde yargıya yönelik başlattığı meclis çoğunluğuna güvenerek yaptıkları tehlikenin boyutunu gösteriyor.

Gezi olaylarının ortaya çıkışı karşısında Erdoğan’ın tavrı;  seçimle göreve gelmiş bir siyasetçi gibi değil de, askeri darbeyle ülke yönetimini ele geçirmiş bir darbeci general gibi davranması kabul edilir bir durum değil.

Bunun  ilk işret fişeğini Erdoğan 17/25 Aralık’ta çocuklarının içinde bulunduğu  yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda devlete yaptığı sivil darbeyle başlattı.

Kuvvetler ayrılığını yok sayıyor önünde ayak bağı olarak görüyor.Kendine yönelik her yargı sürecini bana yargı yoluyla darbe yapılmak isteniyor diyor.

Demokrasilerde dördüncü kuvvet olan özgür medyayı istemiyor ve kendine biat etmeyen gazete ve gazetecileri ya işten attırıyor ya da hapse gönderirken,kendine muhalif olanların da mal varlığına el koymak için kayyum atıyor.

Ortada bir mahkeme kararı şöyle dursun soruşturma bile yokken Erdoğan çıkıp, Bank Asya’nın anahtarlarını yarın masamın üstünde görmek istiyorum diye çağrıda bulunması,  anayasal suç olmasına rağmen hiçbir savcı devreye girmiyor.

Kendini anayasa sınırları içinde tutan yargı kararlarını tanımıyor ve uygulamıyor.

İşte ikamet ettiği bin 150 odalı adına da ‘külliye’ dediği kamuoyunun da kaçak saray olarak bildiği, bu yeri resmen işgal etti.

İşgal etti diyoruz çünkü bu yerin oturma müsaadesi yok, kaçak olduğunun mahkeme kararı var .

Erdoğan yargıya çağrıda bulundu gücün yetiyorsa gel yık diye ferman okudu.

Ülke adım adım tek adamın yönetmesi için formüller hazırlanırken, bu aynı zamanda faşizmin gelen ayak sesleri olduğunu da hatırlatalım.

Yine Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği hak mahrumiyeti kararıyla tahliye olmalarına Erdoğan bu mahkemenin kararlarını tanımıyor ve saygı duymuyorum dedi.

Böylesi hukuk tanımaz,anayasayı yok sayan çıkışlar ancak faşist rejimlerde ve tek adam yönetimlerinde olur.

Yargının siyasetin etkisinde olduğunun onlarca örneği var.

Erdoğan’ın tutuklanmasını istediği insanları tutuklamaması veya tutuklu ise tahliye etmelerine alenen müdahale ederek;mahkemeye ve üyelerine sen nasıl bu insanları tahliye edersin diye yargı mensuplarına sitem ediyor.Sitem etmekle kalmıyor bu kararı veren savcı ve hakimler  sürgüne gönderiliyor,bu da yetmiyor ya açığa alınıyorlar  ya da tutuklanıyor.Yargıçların tutuklanması Cumhuriyet tarihinde ilk defa oluyor.

Kendine muhalif olan bir avuç gazetelerin ve televizyonların kapatılması için inanılması mümkün olmayan bir haydut devlet politikası uygulanıyor.RÜTÜK ve TÜRKSAT’ın hukuk dışı uygulamalarını görüyoruz; Can Erzincan televizyonuna uydudan indirilmesi için bir mahkeme kararı olmamasına rağmen TÜRKSAT karar alıyor.

Özgür Gündem Gazetesine Meslek dayanışmasında bulunan Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) başkanı hekim prof.Dr Şebnem Fincan Korucu,Özgür Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve yazar Ahmet Nesin’in tutuklanması  ancak faşist rejimlerde olur.

Erdoğan’ın Davos’ta ferman okumasının dışarıda bedelini ülke olarak değerli yalnızlıkla öderken;  yalnızlığının geldiği yeri içe kapanıp milliyetçiliğe soyunması sonucunda,siyasal İslamın faşist rejimine yöneltiyor.

Erdoğan’ın hayal ettiği başkanlık adı altındaki faşist rejimi kurmasında önünde en büyük engel olarak gördüğü, HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırarak itibarsızlaştırmaya gitmesi,kesmedi şimdi de ;yüze yakın Kürt il ve ilçelerde belediyeleri elinde bulunduran  Demokratik Bölgeler Partili (DBP)  Belediye başkanlarının görevden alınmasının, hukuksuz a yollarını arıyor,kayyum atamanın yollarını arıyor.

Neymiş efendim Ankara’nın gönderdiği paraları bu belediyeler  Kandile yani PKK’ya aktarıyormuş.

Eğer Kürtlerin yönettiği belediyelerde bir tane yolsuzluk dosyası bulsalardı, ülkenin bütün metropol kentlerinin bilbordlarında afişe ederlerdi.Diyarbakır Büyük Şehir Belediye başkanlığının bütçesi tam 20 defa müfettişler tarafından denetlenmiş, bir tane bile yolsuzluk dosyasına rastlanmamış.

Yirmi yıldır yüze yakın bu il ve ilçe Belediyelerini  Kürtler yönetiyor, bir tane belediye başkanı yolsuzluktan yargılanmadı.

Erdoğan şunu adı gibi biliyor  karşısında direnen örgütlü tek bir güç var o da 6 milyon oy almış  HDP’de toplanan  demokrasi güçleri ve  Kürtler.

HDP’yi ve onun bileşenlerini potansiyel bir terörist ilan ederek etkisiz hale getirmek için Erdoğan; ülkenin batısında MHP’nin ve CHP’nin kısmi desteğiyle bunu yürütüyor. Kürtlere başlattığı katliamları da bu ittifaktan güç alarak yapıyor.

Erdoğan’ın  Ortadoğu politikası kendini bitirdi, içeride de kendi atadığı başbakana karşı darbe yaparak kendini başka bir sıkıntıya soktu.

Saddam,Kaddafi ve bir dönem kardeşim dediği Esad nasıl bir yol izlediyse Erdoğan’da onların  yolunda ilerliyor,tek adamlığa oynayanların yolu ve kaderi değişmiyor.

Çağrımızdır:Yapılması gereken çağdaş,çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiden yana olan güçler, hiçbir düşünce ve inanç fark etmeksizin bir araya gelip,demokrasi platformunda birleşmektir.

Eğer birleşmez ve  bu tehlikeyi  önleyemezsek insanının dili varmıyor söylemeye ama çok kanlı ve belalı günler bizi bekliyor.

Erdoğan’ın Yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

 Kürtlerin il ve ilçelerine Erdoğan’ın yaptığı katliamlar  bunun tartışılmaz belgesidir.

Erdoğan İçinde hukuk ve muhalefet geçmeyen bir demokrasi, Azerbaycan ve Türkmen Başı gibi tek adam olmak istiyor                               

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums