- 14.06.2016 00:00
Avrupa’da yaşayan 5 milyon Türk var bunun 3 milyonu Almanya’da yaşıyor, Erdoğan 3 Milyon Türk’e Almanya’yı terk etmeleri için neden çağrı da bulunmadı?
Buna cesaret edemez ve karşılığı da yok.
Neden der gibi sorduğunuzu duyar gibiyim.
Çünkü istisnalar hariç hiçbir Türk Almanya’yı terk etmez; doğdu yerde açlıktan nefesi kokan Türkler,bugün ne elde ettilerse Almanya ve Batı ülkeleri sayesinde elde etti ve insan yerine konuldu,böyle bir çağrıya Almanya’da yaşayan Türklerin itibar etmeyeceklerini Erdoğan adı gibi biliyor.
Yoksa Erdoğan bu çağrısını sıcağı sıcağına harekete geçer şovunu da yapardı.
Avrupa’da yaşayan Türkler görmüyorlar mı ülkesindeki yoksulluğu, gelir dağılımındaki bozukluğu,yolsuzluğu,rüşveti, adaletsizliği, işsizliği,17 milyon insanın yoksulluk altında yaşadığını; daha önemlisi yok sayılan temel hak ve özgürlükleri,17 bin faili meçhul cinayetin aydınlatılmadığını,Güneydoğuda Kürt illerindeki savaş manzaralarının Suriye’den farklı olmadığını ve yapılan vahşeti ve insan kanının Türkiye’de sudan ucuz olduğunu.. Türkiye’de siyasetçinin sorun çözen değil de siyaset üzerinden nasıl zenginleştiğini bunun en somut örneğinin de Erdoğan siyasete girmesiyle kendisinin ve çocuklarının mal varlığı bunu doğrulamıyor mu? Bunları bizlerden daha fazla biliyor ve karşılaştırıyorlar.
Alman parlamentosunun aldığı 1915 olaylarını soykırım kararına geri döneceğim.
Kısaca gündemde kalacak ve gündeme giren veya gösterilmeyen diğer konuları kısa bir hatırlatalım.
Alman parlamentosunun 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıması ülke gündeminin birinci sırasına girmesiyle çıkması bir oldu..
7 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Veznecilerde polis servisine yapılan bomba yüklü arabalı terör saldırısı sonucu 6’sı polis 5 vatandaş hayatını kaybederek terör ülke gündeminin birinci sırasını tekrar ele geçirdi.
Erdoğan Valilere verdiği talimatlarla hiçbir ilde güvenlik nedeniyle muhalefete miting ve yürüyüş yaptırmazken hatta basın açıklamasına bile müsaade ettirmiyor ama toplumun güvenliğinden sorumlu güvenlik görevlilerin güvenliğini de alamıyor,ne tuhaf bir durum değil mi?
Güneydoğuda Kürt il ve ilçelerindeki operasyonun sonlanmasıyla tam bir savaşın fotoğrafı ortaya çıkarken;güvenlik güçlerinin yakıp yıktıkları Kürtlerin evlerine Türk bayrağı asılması ise geçmişte dağa yazılan ne mutlu Türküm sözünün yer değiştirip; yerle bir ettikleri Kürtlerin evlerine bayrak asarak,ırkçı sloganlar yazarak tahrik etmeleri, Kürtlerde nefret ve intikam tohumu ekmekten başka bir şeye yaramayacağını zamanla göreceğiz..
Star Gazetesinin Genel Yayın yönetmeni Nuh Albayrak Kürt il ve ilçelerinde yapılan operasyonlarda tam 7 bin PKK’lının öldürüldüğünü köşesine taşıması ve öne çıkartması ve ortada kazanılmış bir zafer varmış gibi yazarken,ölen 7 bin PKK’lının bu ülkenin vatandaşı olduğu hiç dikkate alınmıyordu.Gerçi bu sayıyı Erdoğan bir ay önce Yozgat’ta ölen PKK’lı sayısını 3 bin 500 olarak verirken, şehit sayısını da 350 demiş bire on başarılıyız gibi göstermişti. Akan kanı durduran bir barış politikasını ortaya çıkartan değil de, ölülüleri yarıştıran bir medyamız ve siyasi iktidarımız var.
Yine gündemde yer alması gereken ama gösterilmeyen başka bir haber ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasının sahte olduğu veya üniversite mezunu olmadığı haberleri o kadar çok medyada yer aldı ama her konuya kaynana gibi karışan ve müdahale eden Erdoğan, birebir kendisini ilgilendiren konuda dut yemiş bülbül oldu.
Yine Erdoğan’ın ortada bir mahkeme kararı olmamasına rağmen MGK’nda alınan bir kararla terör örgütü ilan ettiği ve FETO’cular diye tanımladığı paralelciler diye yaftaladığı ve cemaat mensuplarına yaptığı sürek avına çıkması,mal varlıklarına el konulması ve ülkenin dört bir yanında hız kesmeden sürüyor.
Erdoğan talimatlı yargı içinde FETO’cular diye 3 bin 228 hakim ve savcının yerinin değiştirilmesi;FETO’cular dediği eski ortağı ve ne istediler de vermedim diye sitem ettiği; 50 ilin valisinin yerlerinin hiçbir gerekçe gösterilmeden değiştirilmesi, siyasi tarihimizde hatta askeri darbeler döneminde bile böyle yargı mensuplarının tutuklandığı, Valilerin yerlerini değiştirildiği veya merkeze çekildiğine tanık olmadık.
Gülen hareketine yönelik operasyonlardaki hedefin 400 bin kişi olarak hedeflendiğini ‘Haberdar’ sitesinin yazarı Çanakkale üniversitesinin eski rektörü Prof.Dr.Sedat Laçiner 6 Haziran 2016 tarihli “hedef,en az 400 bin kişiyi gözaltına aldırmak” başlıklı yazsına göz atmanız olayın vahametinin ne kadar tehlikeli bir yola girdiğinin fotoğrafını çıkartmış. Bu yazıyı internetten bulup hararetle okumanızı öneririm.
Laçiner burada Erdoğan’ın 17/25 Aralıktan sonra kimlerle ittifak yaptığını ve bu ittifakın toplumu nasıl bir tehlikenin beklediğine de dikkat çekiyordu.Silivri davasından yargılananlarla Erdoğan’ın ittifakı,CHP’nin ulusalcı kanadı ve Perinçekçilerden MHP’ya kadar geniş bir yelpazeye yayılması,bu ittifakın Güneydoğu’da Kürt illerine yapılan operasyona destek vermeleri ve TBMM’de HDP’lileirn dokunulmazlığın kaldırılması ciddi bir kamplaşmaya ve tek adamın yöneteceği bir ülkeye doğru gidiyoruz.Bu ittifakın içinde olanları tek tek ele alın hepsinin ortak birlikteliği AB’ye karşı olmaları Ermeni,Kürt ve Alevilerin haklarını yok sayanlardan oluşması tesadüf olmasa gerek.Bu ittifak anayasada yer alan ve değişmeyen devlet ideolojisi olan Türkiye’de yaşayan herkesin “Türk,Müslüman ve Sünni” olması etrafında toplanmış bulunuyor.
Bu yorumumuza CHP’lilerin karşı çıkacağını biliyorum ama kusura bakmasınlar HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması ,Kürtlerin ana dilde eğitim talepleri ve eşit vatandaşlık haklarını yok saymaları konusunda, Erdoğan’dan ve MHP’den farklı mı düşünüyorlar? Farklı düşünüyorlarsa dokunulmazlık konusunda neden ortaklık yaptılar; bunu demokrasi güçlerine nasıl anlatacaklar,CHP’de parti içi demokrat muhalefetin karşı çıkışı bunu ortaya koymuyor mu?
CHP’nin şehit cenazelerinde AKP’nin beslediği ve örgütlediği Osmanlı gençleri denilen faşistler tarafından protesto edilmeleri,Kılıçdaroğlu’nun önüne kurşun atmaları,bu da CHP’nin yanlış ata oynadığının göstergeleri değil mi?
Alman parlamentosu 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıması Erdoğan ve onun ortakları olan CHP ve MHP’nin ayranı öyle kabardı ki hiçbir sözlerini filtre etmeden söylemeye başladılar ama Erdoğan bayramlık ağzını bir açtı pir açtı.
Tutana aşk olsun hakaretler,iftiralar ve aşağılamalar havada uçuşuyor.
Ermeni soykırımına oy veren Türk Kökenli Alman parlamenterlere yapılan hakaretler insani ve medeni ilişkileri bitiren bir söylem, kabul edilir bir dil değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tam bir sokak ağzıyla konuşuyorlar.
Erdoğan Alman parlamenter Cem Özdemir’i kastederek ne Türkü be ‘onun kanı laboratuarda test edilmeli.’ Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise sütü bozuk, kanı bozuk diye saydırıyordu Türk kökenli Alman parlamenterlere.Bu sözlerin bedelini toplum olarak bize ödettirirler başta da bu fatura Almanya’da yaşayan Türklere kesilir.Sokak ağzıyla duygusal konuşmak ve muhtarlara ayakta alkışlatmanın diplomaside yeri yoktur.
Medyada Ermeni soy kırımını tanıyan dünya’da ülke sayısının isimleri verilerek 29’a çıktığı haberleri çok yaygındı.Bu ülkelerin hepsiyle diplomatik ilişkimizi kesecek miyiz?
Ankara Alman parlamentosunun “soykırım kararı” karşısında afallamış durumda,dış politikadaki değerli yalnızlığın karşılığını ve başta komşuları olmak üzere yeryüzüyle kavgalı politikasının sonucu,1915 olaylarına mesafeli olan ülkelere de yansıyacaktır.Dış politika hamasetle değil öngörüyle yönetilir sözünü Erdoğan ve yandaş medya ne zaman görecek?
Erdoğan’ın neden sosyal medyaya beddua ettiğini her gün daha iyi anlıyoruz; yandaş medya görmese de önemli haber kanallar gizlese de ,internet gazeteciliği sayesinde öğreniyoruz bu haberi.
Haber şu:OECD üyesi 18 ülke içerisinde yolsuzlukta Meksika’dan sonra ikinciyiz.Dünyada 168 ülke sıralamasında 66. sıradayız.Rekorumuzu da verelim Avrupa da ise yolsuzluk ta birinciyiz.Bir rekorumuzu daha var unutmayalım o da iş kazaları adı altından iş cinayetlerinde de Avrupa’da birinciyiz.
Bu haber medyaya yansımaz mı,haber kanallarında tartışma programı olarak gündeme gelmez mi? Maalesef gelmiyor.
Ekonomi çok kötü gidiyor turizm bitmiş gibi.
Erdoğan neden konuşmuyor hani hortumları kesmek için gelmişti?
Yolsuzluğu,yasakları ve yoksulluğu yenecekti?
Asgari ücreti neden gündemine almıyor ve asgari ücretle benim vatandaşım şu kadar çay,şeker,peynir,pirinç gibi temel tüketim maddelerini neden saymıyor?
Erdoğan’ın elinde konuşacağı kala kala duble yollar ve inşaatı süren köprü kaldı.
Genel politikasını üç ‘Y’ üzerinden tanımlıyordu 2010 yılına kadar;”yolsuzluğu,yoksulluğu ve yasakları” yenecek, özgür ve müreffeh bir ülke vaat ediyordu ama şimdi Kemalizm’in din versiyonuna sarıldı.
2002 ‘de ülkenin 13 milyon yoksulu vardı şimdi yoksul sayısı 17 milyona çıktı.
Rakamlar yalan söylemez, rakamlara yalan söyleteni matematik çarpar ve diplomasını da ortaya çıkartamaz.
Erdoğan Fakir niye zengin olamıyor iyi çalamadığı için diyordu..Peki sen nasıl zengin oldun,hani parmağındaki alyansı gösterip eğer bir gün Tayyip Erdoğan zengin olursa bilin ki haram yemiştir diyordunuz.Aile eşrafı olarak milyon dolarlarla mal varlığınız yazılıp çiziliyor ama yalanlamıyorsunuz?
Hani bir kişi özgür değilse o toplum özgür değildi,hani üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü olacaktı.
Rakamlar ortada,müttefik yaptığın kesimler de belli.
Hedefiniz de belli..
Diyorsunuz ya dünya beşten büyük,bu toplumda tek adam olmak isteyenden büyük.
Yazıyı bir soruyla bitirelim Erdoğan:
“Alman parlamentosu soykırım alma kararı konusunda kendini yargı yerine koydu diyor.Size muhalif olan her kesimi terör örgütü diye yaftalayıp yargı kararını tanımıyorsunuz, oturduğunuz kaçak saray ortada; FETO’cular bir terör örgütü diye MGK’ndan aldığınız karar ney,mahkeme kararı mı oluyor?
İçinde hukuk olmayan,yargı kararlarını uygulamayan,muhalefete yer vermeyen,basın özgürlüğünü tanımayan bir demokrasi anlayışıyla ülkeye yönetmeye kalkmanın bedelini ödüyoruz toplum olarak..
Hukuksuz hiçbir şeyi çözemezsiniz bu kulağınıza küpe olsun!.
Cumhurbaşkanımıza bir önerimiz var sever böylesi şovu..
Haydi çağrı yap Almanya’da yaşayan 3 milyon Türk’e, Almanya’yı terk edin diye.
Yorum Yap