- 25.01.2016 00:00
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın gelmesiyle ülke gündemi birden değişti.
Türkiye’nin başkenti Ankara ama Biden Ankara’ya hiç gitmedi çantasındaki planlarını İstanbul’da tek tek masaya yatırmaya başladı ve devleti İstanbul’a getirdi.
Biden ayağının tozuyla gelir gelmez Erdoğan’ın buzdolabına kaldırdığı, çözüm masasını devirdiği ‘Kürt sorununu’ Parlamentonun üç partisinden Kürt kökenli vekilleriyle Kürt sorununu üzerine toplantı yapması bunun işaretlerini vermiş olmadı mı?
Erdoğan’ın muhatap almam dediği terör örgütünün uzantısı diye adlandırdığı HDP’li üç milletvekiliyle de görüşmesi Kürt sorununun meşru zeminde muhatabının HDP olduğunun altını çiziyordu Biden.
Biden toplantılarına hız verdi;Erdoğan’ın hain, alçak ilan ettiği işten attırdığı,hatta hapse tıktırdığı gazetecileri ve hapisteki gazetecilerin yakınlarıyla ve faili meçhul cinayete giden Hırant Dink ve Tahir Elçi’nin eşleriyle görüşmesi, Ankara’yı yani Erdoğan’ı çileden çıkartan kişilerle toplantılar yapması Saraya’ya muhalif bir parti lideri gibi hareket etmesi, açık bir demokrasi ve özgürlük mesajı veriyordu.
Biden’ın Erdoğan’ın vatan haini ilan ettiği aşağılamadık söz bırakmadığı, işten attırmaya kalktığı hatta evlerine polis operasyonları düzenlettiği bin 128 akademisyene sahip çıkması ile özgürlük manifestosunu sıralıyordu, ABD başkan yardımcısı demokrasinin olmazsa olmazlarını:
”ifade özgürlüğü en temel özgürlüklerden bir tanesidir. Basın özgürlüğü herkesin özgürlüğüdür. Basın ve ifade özgürlüğü yalnızca Amerikan değerleri değil tüm insanlığın değerleridir. Evrensel değerler sınırları aşar. Demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Türkiye’de gidişat aksine. Bunun sonuçları olur. Bir ülkenin gelişmesi için en başta eleştiri özgürlüğü gerekir. İlerleme ancak kültür, din yahut bilim de olsun “orthodoksi” ye meydan okumakla mümkün olabilir, özgürlüğün solunmadığı yerde değil. Türkiye bölgeye örnek teşkil eden canlı bir demokrasi olmalı.”
Bu kadar mesajını açık ve net verdi ABD yardımcısı..
ABD başkan yardımcısının Erdoğan’ın bedelini ödeteceğim ona dediği, MİT tırlarıyla ilgili yaptığı haber nedeniyle talimatla hapse attırdığı Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar’ın oğluna Biden’ın söylediği söz Kaçak Saray’a açık bir mesajdı: ”çok cesur bir baban var” demesi..Erdoğan Can Dündar’ı hain ilan ederken ABD başkan yardımcısının Can Dündar’ı kahraman olarak onura etmesi bir demokrasi anlayışını ortaya koyuyordu.
Biden’ın ülkemizin sıcak gündemi olan Kürt sorunu üzerinden yürütülen sıcak savaş üstünde durduğu, bu sorunun askeri yöntemlerle sürdürülmeyeceğini hatta altını çizerek net söylüyordu; askeri yöntemler kesin çözümsüzlüktür diye güneydoğudaki sokağa çıkma yasaklarına son verilmesi,barış masasına dönülmesini gösteriyordu.
Erdoğan’ın HDP milletvekili Leyla Zana’ın kendisinden yedi ay önce istediği randevuyu Biden ziyaretine denk kabul etmesi de, tesadüf olmasa gerek!.
Havuz medyasıyla fikri takip gazetecilik bitince dün hatırlanmaz oldu..
Rahmetli Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal eğer “biz bu Kürt sorununu çözemezsek bizim dışımızda bu sorunu birileri çözer” diye meşhur bir açıklaması vardı.
Erdoğan’ın Suriye iç savaşının içine girip Esad’ı uzaklaştırıp Ortadoğu’nun lideri olacağım havasını girip Müslüman kardeşlerle iş tutup,mezhepsel bir politikaya dalması, içerdeki kangren olan iç barışı bozan Kürt sorununu çözmeden dışarı açılırsanız, geçmişiniz arar olursunuz. Güneydoğudaki iç savaş görüntüleri bugünkü geldiğimiz sonucu göstermiyor mu?
Erdoğan’ın PKK’nın Suriye kolu terörist dediği PYD’yi, AB ve ABD koalisyon güçleri IŞİD’e karşı tek güvenilir müttefik olarak güvenmeleri ve Ankara’nın PYD konusunda söyledikleri olumsuz hiç bir sözü ciddiye bile almamaları, bir ülkenin dış politikada öngörüsüzlüğünün sonuçlarını izliyoruz.
Türk medyasında pek konuşulmayan Ankara’yı tedirgin eden bir haberi Cumhuriyet Gazetesinden yazar Ceyda Karan’ın köşesinden öğreniyoruz.
O da “AB ülkesi bazı ülkeler ABD’ye Türkiye’nin NATO’dan çıkartılmasını önermişler.”
Gerekçeleri der ;Türkiye NATO üyesi bir ülke kriterlerini taşımadığını ifade etmişler.
Bu haber ABD beyaz saray sözcüsüne de sorulmuş,sözcü de böyle bir talep oldu ama biz kabul etmedik, Türkiye bizim stratejik dostumuz sözüyle doğrulamış.
Suriye’deki gelişmeler ise Ankara’nın beynine kan sıçratacak düzeyde.
Türkiye PYD’yi terör örgütü ilan ediyor ama uluslararası koalisyon güçleri PYD’yi Cenevre görüşmelerine davet ediyor..
Barzani artık bizim Kürt devleti konusunda adım atmamızın en uygun şartların oluştuğunu söylüyor..
Suriyeli Kürtlerin şehri Kamışlı’ya ve Kürt coğrafyasına Rus askerlerinin yerleşmesi Ankara’ya saç baş yolduran bir yolda ilerliyor.
Ortadoğu’da Kürtlerin her kazancı ve Kürtlerle ilgili olumlu her gelişme nedense yıllarca Ankara’nın kırmızı çizgisi olmaya devam ediyor.. Ama bu kırımız çizgi de uluslararası Türkiye’nin mizah metaforu oldu.
Kürt sorununu çözemezseniz sizden habersiz çözerler dünya küreselleşen bir dünya, insan hakları hiçbir ülkenin içişleri sorunu değildir.
Kürt meselesi Türk sorunu olmaktan çıktı ve tamamen uluslararası bir sorun olmuştur,Biden gelişi ve yaptığı toplantılar verdiği mesajlar bunu göstermiyor mu?
Neden Erdoğan çıkıp ta ey Biden haddini bil diye efelenmiyor, bu toplantılar neyin nesi demiyor?
Dış politikada değerli yalnızlığın sonuçları meyvesini vermeye başladı.
Yorum Yap