- 21.12.2015 00:00
İnternette dolasıma girmiş bir şarkı dönüyor tam bizi anlatıyor.
Bizde bir deyim var ya güleriz ağlanacak halimizi yaşıyoruz bu şarkıyı seyredip dinlerken.
Sosyal medyada paylaşan paylaşana bir rekora koşuyor bu şarkı.
Eğer hayatımızda mizahta olmasa toplum olarak bir cinnet geçirmememiz an meselesi.
İyi ki mizah var.
Şarkının adı “Babacım saat kaç ? 17:25”
HDP’ lilerin seçim şarkısı olarak hazırladığı bir şarkı bu, toplumun kültürüyle de örtüşmüş olmalı ki, tıklama rekoru kırıyor internette.
Bu şarkıda işlenen konu;AKP iktidarında ve Erdoğan’ın tek adamlık hayalini, yolsuzluk,rüşvet, adaletsizlik ve saltanat temaları üzerine kurgulanmış,nakarat bölümü de “Babacım saat Kaç 17:25” olarak tekrarlanıyor savaş değil barış isteniyor.
17/25 Aralık’ta ne oldu?
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşveti ortaya çıkartıldı.
Erdoğan’ın oğlu ve bir kamu bankasının genel müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde 4 milyon dolar bulunması; dört kabineden bakanının içinde bulunduğu kişilerin yolsuzluk ve rüşvet yapmaktan savcılık bunları gözaltına alarak tutuklamaya kalktı ama; Erdoğan yargı yoluyla oğlumun üzerinden beni tutuklamaya çalışıyorlar, bu bir darbe diyerek toplumda bir algı operasyonu yaratarak, Devlete sivil bir darbeyi asıl kendisi yaptı. Yargıyı kendine bağlayıp,polisin hırsızı değil de hırsızın polisi kovaladığı ve tutukladığı bir süreci yaşadık 17/25’te ve bu algı hala da devam ediyor.
17/25 Aralıktan bu yana devlet tamamen hukuktan koparak bir Erdoğan kanunlarıyla yönetilirken, yargı da Erdoğan’ın talimatlarıyla kendine muhalif olan toplumun her kesimine ve bireyine ceza keser oldu.
Erdoğan, yeri geliyor muhalif olan gazetecileri hedef gösteriyor,yeri geliyor bazı sivil toplum örgütlerini,yeri geliyor ortada bir somut belge olmamasına rağmen bir iş adamının bankasına ve holdingine el koyuyor,kendine muhalif olan iş adamlarına vergi operasyonu yaptırıyor; devlet eliyle tam bir eşkıyalık uygulanıyor.. Hukuktan kopan, yargıyı tanımayan bir diktatör ne yapması gerekiyorsa Erdoğan’da aynen onu yapıyor.
Erdoğan çıkıp daha ortada bir delil olmamasına rağmen ‘bankasyanın’ anahtarını masamda istiyorum diyerek, hedef gösterip bankaya ve banka sahibi olan kişinin holdingine kayyum atıyor ve el koyuyor.
Erdoğan neden yolsuzluk ve rüşvetin olduğunu veya olmadığının karar verici merciinin yargı olduğunu kabul etmiyor da; seçimlerde elde ettiği başarı üstünden yargıyı pas geçmesi kendini aklamış olur mu?
Sandık demokrasilerde yargının yerini alan ve aklayan bir kurum değil,iktidarların el değiştirme argümanıdır.
Artık Türkiye’de yasama ve yürütme üzerinden ülke yönetilmiyor;Erdoğan ve AKP’ye karşı iktidara gelmek isteyen muhalefet artık darbeci sayılıyor, özgür medya ve evrensel olarak mesleğini yapmaya çalışan gazetecilerde her türlü yaftalamadan nasibini alıyor.
17/25’i iyi analiz etmek için Erdoğan’ın 1994 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığına seçildiği dönmedeki mal varlığı ile bugünkü mal varlığını karşılattırdığınızda her şey ortaya çıkıyor.
Erdoğan, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığına seçildiğinde mazbatasını alıp,Belediye Başkanlık koltuğuna oturmadan basına yaptığı açıklamaya bakalım ne demiş: ”parmağından alyansını çıkartıyor bakın benim sermayem bu; eğer bir gün Tayyip Erdoğan zengin olursa bilin ki Tayyip Erdoğan haram yemiştir.”
Şimdi haramın adı Erdoğan için ‘çalışırsan olur’ a evrildi.
Erdoğan’ın Bir oğlunun 6 gemisi var her geminin değeri 30 milyon dolar,ailenin İstanbul Beykoz’da boğaz manzaralı 5 villaları var, her villa 5 milyon dolar değerinde. Paraları sıfırladın mı oğlum, 30 milyon avro kaldı babacığım ise öğrenebildiğimiz miktar.. İş adamı Rahmi Koç’un iddiası ise daha ciddi;Erdoğan’ın bir milyar doları olduğu, Erdoğan tarafından yalanlanmamış bu iddia hatta Erdoğan bizim gıda şirketimiz var diyerek iş adamını doğrulamış oldu.
Erdoğan artık ülkeyi biz ve onlar demeden ve ayrıştırmadan ,bölmeden yönetemez, gerginlik onun iktidarının ömrünü uzatıyor; onun için diyoruz Erdoğan hukuka dönemez, dönerse kendini sanık sandalyesinde bulur.
Boşuna Erdoğan Allah’ın baş belası diye sosyal medyaya boşuna beddua etmiyor, en güçlü Erdoğan’a muhalefet sosyal medyadan geliyor; binlerce sitenin erişimi engelleniyor, sosyal medyaya saldırısı boşuna değil. Erdoğan’ın tüm yolsuzluğunu sosyal medya ortaya çıkarttı,sosyal medya ve internet ağı olmasa, Erdoğan’ın diktatörlüğünün yolu rampasız ve viraj sız bir yola çıkacak..
Babacım saat kaç 17:25 şarkısının yanında, benim çok beğendiğim internette dolaşan başka mizahi veciz bir söz daha var ”Gelinin babasından damada bir bakanlık” ülkenin nasıl bir saltanat içinde yönetildiğini özetliyor.
Güney Doğu’da Erdoğan HDP’nin güçlü olduğu ilçelerde sokağa çıkma yasağı uygulayarak, Kürtlerden başkanlığının önünü kesmesinin bedelini ödetiyor hem de kanlı bir şekilde.
Erdoğan,17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetin üstünü şiddet ve baskıyla üstünü örtmeye çalışıp gündem değiştirmeye çalışıyor.
Yorum Yap