- 2.02.2015 00:00
“Yemin ederim ki,
Dünyanın bütün toprakları,
Bir tek insanın kanını akıtmaya değmez…”
Mahatma GANDİ(Hindistan devletinin kurucusu)
“Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi,
Mal da yalan mülk te yalan, birazda gel sen oyalan..”
Yunus EMRE
İki düşünürden Mısralarla yazıya giriş yaptım..
Bu mısralardan özellikle de Yunus’un şiiri bu toprakların insanına yabancı değildir ama insanlar bu şiiri hiç mi hiç içselleştirmemiştir.
Mal-mülk düşkünlüğü kanlı miras kavgalarının sonucu, bunların farkında olarak kardeş katliamlarının yaygın olduğu ilkel bir kültürün sarmalı içinde yaşarız.
Hümanizmin yaşam biçimi olduğu yerde barış kök salar boy atar; savaşın olduğu yerde haklı olanın değil güçlü olanın borusu öter.
Bizim siyasilerimiz, sivil toplum yöneticilerimiz ve devletin silahlı ve sivil bürokratları da vatanı çok severler ama vatandaşı sevmezler.
Çünkü barışın olduğu yerde insanın değeri vardır,savaşın olduğu yerde ise vatanın.
Yönetimi paylaşmayan toplumların siyasetçileriçoğulculuk kavramını sevmezler, çoğulculuk bireyin özgürlüğünü ve azınlık haklarını öne alır, devleti de vatandaşın hizmetkarı görür.
Kocaeli Barış platformu sözcüleri olarak Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sözcülüğünde benimde içinde olduğum beş kişi olarak,bir hafta içinde yoğun bir çalışma başlatıp savaşa karşı barışın hayat bulması için, karınca kararınca bir yol yürümeye başladık. Sonunda Kocaeli yerel medyasından büyük bir destek aldığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.
Ama tüm sivil toplum örgütlerine çağrıda bulunmamıza rağmen, hemen hemen hiç destek görmedik Kocaeli Mazlum-der şubesi dışında, bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.İleride destek verirler mi onu da şimdiden bir şey söylemek önyargılı olur, bekleyip göreceğiz,dileriz barış için geç kalmazlar.
Kocaeli Barış platformun çağrısının metninden kısaca birkaç alıntı vereyim:
Hükümet ve PKK’yı silahlı çatışmaları derhal durdurmaya ve çözüm sürecin devam ettirmeye çağırıyoruz.
Gün siyasi pozisyon alma,rakibine üstün gelme, muhalifliği artırma günü değil; anlayışlı,çözümü,adaleti,barışı yükseltme günüdür.Herkes söylediği sözlere, attığı adımlara,yaptığı saldırılara dikkat etmelidir, zira bunlar dönüşü mutlak bir çözüm masasında kendisini zor duruma düşürebilir.
Çözümün acilen sağlanması için elinde silah olanın siyasete müdahale etmemesi, siyaset yapanın da elinde silah olmaması gerekir.
Demokratikleşme olmadan ne Kürt sorunu çözülür ne de barış yaşam biçimine dönüşür bu topraklarda.
Eşit vatandaşlık temelinde, hakların kalıcılığı teminat altına alınmalıdır.Barışın yol alması demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işlemesi için, demokratik bir anayasayı ivedi olarak hayata geçirmeliyiz.
Çözüm süreci TBMM iradesinde ilerlemelidir.Çatışmaların yaşanmasının biran önce durması ve müzakereye dönüşmesinin istiyoruz.Toplumun her kesimini savaşa değil barıştan yana tavır almaya davet ediyoruz.
Otuz yıldır süren ve yılların sorunu olarak her dönem karşımıza çıkan ,Kürt sorunu da demokratikleşmeyle çözülecek bir sorun olduğunu ama gerçek özgürlüğün sahiplerini muhatap almadan da sorunları çözülmeyeceğini de bilmeliyiz.
Hele askeri yöntemlere ve polisiye tedbirlere baş vurmak, kabuk bağlayan yarayı kanatmaktan başka bir şeye yaramaz..
Silahlar susmalı Barış için her yol denenmeli.
Gandhi’nin dediği gibi: “Dünyanın bütün toprakları bir tek insanın, kanını akıtmaya değmez.
Yorum Yap