- 11.12.2014 00:00
Ne yaparsa yapsın Erdoğan ve tayfası, ağızlarıyla kuş tutsalar kimseye inandıramazlar; kayıtlara ve tarihe geçen 17/25 Aralık’ta olan yolsuzluk ve rüşvetin içinde olduklarına en güvendikleri bile inanmış durumda. Onları çok zor ve karanlık günler bekliyor buna kendilerini nasıl hazırlayacaklar bilemeyiz.
Suçüstü yakalanmış bir hırsız hikayesi vardır;hırsız polise ben avukatımı istiyorum der,poliste suçun sabit avukatın ne yapacak ki der,hırsız da vallahi ben de sizin gibi merak ediyorum ne diyecek, hikayesine benziyor AKP’lilerin hali!.
Darbe yapıp yargılanmamaları için arkadaşlarını ve kendine anayasa da yasak koyduran, Kenan Evren bile yargılandıysa bu ülke de, sizin yargıdan kaçmanız mümkün mü, Kenan Evren’de halkın yüzde 92 oyu ile Cumhurbaşkanı seçilmişti.
17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonun yıldönümü yaklaştıkça,dört bakanı ve ismi geçenlerin soruşturmasının basına sızması,TBMM komisyondan yayın yasağı getirilmesine rağmen medyaya yansıdıkça ,Başta Erdoğan ve hükümetini bir telaş sarmış durumda..Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın telaşı öfkesi ve hırsı birbirine geçmiş durumda, katıldığı her toplantılarda yaptığı konuşmalarının her biri, bir anayasa suçu işletiyor kendisine,bu da ayrı bir yargılanma davası olarak ileride karşısına çıkarsa şaşırmasın.
Katıldığı toplantılarda tarafsız biri olması gerekirken,Cumhurbaşkanı değil de AKP’nin genel başkanlığından ayrılamamış birisi gibi her gittiği yerde siyasilerle polemiğe girmesi, muhaliflerine hakaret etmesi, iftiralar atması korkunun vücudunun her yerine sıçradığının işaretleri olarak okunabilir,başka türlü bunu nasıl ifade edebilirsiniz bu telaş bu celal neyin nesi?
Erdoğan’a koşulsuz destek veren yandaş medyanın içinden bazıları ses çıkartmaya başladılar,bunlara vicdan sahibi demek ne kadar doğru orası biraz karanlık ama;17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun bir darbe boyutu var ama yolsuzluk ve rüşvetin aşikar olduğunu da göz ardı edemeyiz demeye başladılar, yandaş medyadaki bu çatlak sesler Erdoğan’a öfke olarak yansıyor.
Erdoğan bu olumsuz gelişmelerin farkında olduğu için,her toplantılara katılması ve kendine karşı gelişen her olayı ve sorunu din üzerinden bir algı operasyonuna geçtiğini görüyoruz.
Dokuz yaşındaki kız çocuklarına baş örtüsü takma özgürlüğü olarak getirmesi,Amerika kıtasını bir Müslüman keşfetti demesi,Küba’da cami vardı hikayesi,din şurasında konuşması ve şuranın aldığı tavsiye kararlarına yön vermesi;ana okul dahil 1,2 ve 3. Sınıflardan din dersini zorunluluğu getirmesi,hafız olmak isteyenlerin iki yıl okullarına ara vermesi,4.sınıfta verilen demokrasi ve insan hakları dersinin iki saatten bir saate indirmesi, felsefeyi temel eğitime aldırmaması, matematikten hiç bahsedilmemesi,20 milyon Alevileri ilgilendiren inanç ve kültürlerini yok sayması, Osmanlıcayı imam hatip liselerinde zorunlu, normal liselerde seçmeli yapması ve bunların hepsi 17/25 Aralık gündemine yönelik bir stratejik gündem hazırlığı içinde olması ve muhalefetin önünü kesmesi olarak karşımıza çıkıyor.
Çünkü Muhalefetin ve demokrasi güçlerinin çok ciddi bir şekilde;17/25 Aralık tarihlerini bir yolsuzluk ve rüşvetin haftası olarak kamuoyunu hazırlamanın içinde olduğunu görüyoruz; kitlesel bir eyleme dönüştürme içinde olmaları,bu hazırlıklar medyaya yansıdıkça Erdoğan’ı tedirgin etmekle kalmıyor uykularını da kaçırıyor.
Taraf Gazetesinde AKP’lilerin telaşını yansıtan ve bizim yorumlarımızı doğrulayan bir haber okudum 8 Aralık 2014 tarihinde;bu habere başka gazetelerde ve internet sitelerinde rastlamadım; haber çok ilginçti ve ilginç olduğu kadar da Erdoğan’ın ve arkadaşlarının ileriki günlerde kendilerini zora sokan yargılanma günlerinin haberini veriyordu.
Taraf Gazetesi haberi birinci sayfadan görmüştü ama neden manşete çekmediklerini anlamadım, haberin altında imzası olan gazeteci ilginç ve çarpıcı haberleriyle dikkat çeken Hüseyin Özay imzalı idi.
“Yüce Divan İçin Görüş Aldılar” Başlıklı haberi özetleyerek veriyorum:
“Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının Resmi Gazete ’de yayımının geciktirilmesine yönelik karar için Başbakanlığın,Ankara’da ikamet eden ünlü bir Anayasa Profesöründen “ yüce divan” görüşü aldığı ortaya çıktı.Gayriresmi olarak gerçekleşen görüş alma işleminde Başbakanlık bürokratlarının hocaya, ”sonuçları yayımlamadığımız için ileride yargılanır mıyız?” diye sorduğu, hocanın da “Kenan Evren bile yargılandı, siz de yargılanırsınız” dediği öğrenildi.
Hocanın yanıtı üzerine şaşıran bürokratların,olayda dönemin Başbakanının sorumluluğunun ne olduğunu öğrenmeye çalıştıkları kaydedildi.
Olay üç ay önce yaşanmış,Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından yaşanıyor, Yüksek Seçim Kurulu(YSK),resmi sonuçlarını Başbakanlığa gönderdiği halde Başbakanlık ise,tüm tepkilere rağmen,sonuçları tam 13 gün sonra yani Köşk’te devir teslim yapıldığı gün yayınladı.
Bu görüşmeyi emekli Anayasa profesörü de doğruluyor, yalnız görüş almanın gayri resmi ve sözlü olarak gerçekleştirildiğini vurguluyor.
Erdoğan, bunun farkında hem kendisinin hem de yakınlarının 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetin içinde olduğunu biliyor; çünkü internete düşen tapeleri Adli tıp montaj olmadığını açıkladı. Erdoğan ilk zamanlar bu tapelere bunları yok sayıyor kurmaca,montaj falan diyerek kabul etmedi olayın sıcaklığında ama sonradan internete düşen ses kayıtları ve tapeler peş peşe gelince yalanlamadı ve beni yasa dışı dinlediler, hem de kripto telefonumdan demeye başladı;kripto telefon devlete ait olduğu için dinlenilmesi yasa dışı ama bu yolsuzlukların olduğunun önünde de engel değil.
Erdoğan, 17/25 Aralık ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonun içinde çocukları ve yakınları olmasaydı, ismi geçen bakanları tefte kor eliyle mahkemeye teslim eder, partiden ihraç ettirir, onların mal varlıklarını didik didik edip kamuoyuna açıklardı mahkeme sürecinin beklemeden. Kendisinin ve çocuklarının içinde olması elinin kolunu bağlıyor; TÜRGEV vakfına yapılan bağışlar başlı başına bir suç dosyası,TÜRGEV’in yönetiminde Erdoğan’ın çocukları ve yakınları var.
Bir hatırlatma yapalım 17 Aralıkta yapılan operasyona Erdoğan ilk önce tepki göstermedi; haberi Konya’da öğrendiğinde gazetecilere yargıya intikal etmiş bir olay, beklemeliyiz demiş; peşinden gelen 25 Aralık operasyonun da; oğlunun da içinde olduğu operasyon başlayınca, bunlar oğlumun üstünden bana gelmeye çalışıyorlar, bu bir yargı darbesi diyerek iktidardan beni yargı yoluyla uzaklaştırmak istiyorlar diyerek;bir algı operasyonuna geçmişti..
Erdoğan ve yandaşları hukuksuzluk,yolsuzluk ve hırsızlıklarının üstünü kapatmak için takipsizlik kararı çıkartsa da, çakma yargıdan yasaklara baş vurarak suçlandığı her konuya yayın yasağı getirtse de inandırıcılığı yok,1150 odalı kaçak Ak Saray ona kulübeden daha dar geliyor ruhen ve vicdanen.
Adı gibi biliyor bu hazırlanan iddianamelerin doğru olduğuna, yoksa kıyameti kopartırdı Erdoğan,istinat edilen suçlar yenilir yutulur tarzda değil ki?
Yazılanlar ve söylenenler yalan ise yargıya taşı, neden yargıya götürmüyorsun da;sandıktan aldığın oyun arkasına sığınıyorsun.
Suçu hukuk devletinde ne zaman sandık aklamış, yargı kararını yok saymak başlı başına bir suçtur.
Mahkemeler şeyhülislam kararlarıyla karar verseler bile yargılanmaktan kurtulmazsınız?
Yorum Yap