- 27.10.2014 00:00
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu,AKP hükümetinin yolsuzluk ve rüşvetini teşhir ederek ipliğini pazara çıkartan operasyona; yandaş çakma yargının takipsizlik kararı sonrasında bizim medyanın yandaşlarından bahsetmiyorum;hükümet karşıtı demeyelim de objektif gazetecilik yapan gazetelerde yolsuzluk ve rüşvet haberlerini arka sayfalara kaydırdı.
Bilmem sizlerin de dikkatinizi çekti mi Taraf Gazetesi, çok büyük tirajı olan bir gazete değil ama büyük tirajlı gazetelerden daha cesur gazetecilik görevini yerine getiren gazetelerden biri.
Taraf Gazetesinin 21 Ekim 2014 tarihli sayısında arka sayfa da bir haber gözüme çarptı Japonya’da geçen yolsuzlukla ilgili, aslından bu haber manşet olmasa da birinci sayfadan görülmesi gereken bir haber ama gazetede bu haber bir sığara paketi kadar arka sayfa da yer bulmuştu.
Biz haberin içeriğini bir aktaralım, 17/25 Aralık’ta olan yolsuzluğun İslam dinin de fitresi, zekatı olmaz.
Haberin başlığı”Japonya’da İstifalar Böyle”
“Japonya Başbakanı Şinzo Abe’nin kadınların üst düzey görevlere gelmesini destek için kabinesine 5 bakan dahil ederek öncüsü olmaya çalıştığı değişim rüzgarı çabuk söndü.Yolsuzluk yaptıklarına dair haberler çıkan Ticaret ve Endüstri Bakanı Yuko Obuç’i ile Adalet Bakanı Midora Matsuşima birkaç saat arayla istifa etti.Abe ise “Onları bu görevlere ben getirdim .Bu yüzden özür diliyorum” dedi.Obuçi’nin 2012 seçim kampanyası için topladığı paraları makyaj malzemesi gibi göreviyle alakalı olmayan şeylere harcadığı öne sürülmüştü. Matsuşima ise o parayla kendisine oy verenlere hediyeler almakla suçlanıyor.”Yolsuzlukta iddia edilen para ise 174 dolarcık..Haberin kaynağı ise Reuters.
Bu haberi okuyup bizdeki yolsuzluk haberleriyle karşılaştırmadım bile.. Bizde böyle bir yolsuzluk olsa bakanların istifa etmesi, başbakanın özür dilemesi şöyle dursun, bunu haber yapan gazeteyi ve televizyon binalarını taşa tutarlar,bu haberi ortaya çıkartan gazeteciyi de sokakta linç ederler.
Japonya’da olana yolsuzluk denilir mi bizde olana göre bilmem; bizdeki 17/25 Aralık yolsuzluğunun KDV’sine bile tekabül etmez, öyle değil mi havuzdan beslenen ;yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu Erdoğan’a karşı yapılmış yargı darbesi diye algı yaratan tetikçiler?
Japonya Başbakanı iki bayan bakanını kendisi getirmiş,bu bakanların yolsuzluğundan kendisinin sorumlu olduğunu kabul ederek Japon halkından özür diliyor..
Edebe,asilliğe ve ahlaka bakar mısınız?.
Ya bizim Başbakan ne yaptı, yolsuzluk ve rüşvet üzerine; dört bakanının, çocuklarının, kendi oğlunun da içinde olduğu rüşveti ve yolsuzluk adeta belgeli olmasına rağmen;bize yargı yoluyla darbe yapmaya kalktı paralel devle diyerek, eski müttefiki cemaati suçladı..Yolsuzlukla suçlanan bakanları istifa ettirdi ama kendisi ve hükümeti istifa etmedi,halktan da özür dilemedi;gözlerimizin içine bakarak yalan söyleyip, rüşvetçi ve hırsızları sütten çıkmış ak kaşık gibi gösterdi.
Erdoğan,139 milyon TL rüşvet dağıtan Rıza Zarraf’ı hayır sever iş adamı,evinde ayakkabı kutuları içinde 4 milyon dolar saklayan Halk Bankası Genel müdürünü dürüst diye savunurken,bakanlarıma ve çocuklarına, bana komplo kurdular,hükümetime darbe yapmak istediler dedi..Peki dört bakanını niye istifa ettirdin demezler mi adama? Buna derler pes vallahi.
Erdoğan, çakma yargı kararıyla yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu savcılıktan takipsizlik kararı çıkartsa da,17/25 Aralığın bir rüşvet ve yolsuzluk operasyonu olduğu, OECD raporuna girdi bile..
OECD raporuna yolsuzluk ve rüşvet girdi ama bu raporu da medya görmedi, bir tek hakkını teslim edelim sadece Cumhuriyet gazetesi gördü..
Gazetenin haberi OECD’nin “Tokat Gibi Rüşvet Raporu” diye.
Raporu yer nedeniyle kısaca özetleyelim.
OECD :“ En yüksek yetkililerin karıştığı soruşturmada 96 kişi takipsizlik aldı,bu ciddi bir endişe kaynağı.Rüşvetin önlenmesine ilişkin gelişmelerden ciddi endişe duyduğunu açıkladı.”
OECD’nin “Rüşvetle İlgili Çalışma Grubu”,Türkiye’nin rüşvet uygulamalarıyla mücadele sözleşmesini uygulama seviyesine ilişkin saptamaların yer aldığı raporu tamamladı.
Raporun bir bölümünde,diğer bir çok ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin şirketleri yolsuzluğa eğilimli sektör ve ülkelerde iş yapıyor.. Yolsuzluğun Türkiye’de fotoğrafını çeken çalışma grubu en dikkat çekici bölümlerden biri de şu.
“Türkiye’nin 2013 Aralık’ta iç rüşvet,para aklama ve altın kaçakçılığının içinde bulunduğu,hükümetinin yüksek düzeydeki yetkililerinin karıştığı yüksek profilli bir soruşturma deneyimi yaşadığı kaydedilen raporda,2014 başında Türk hükümetinin bazı savcı ve hakimlerin yanında,Aralık 2013 soruşturmasına dahil olanların da aralarında bulunduğu birkaç yüz adet polisi atamaya tabi tuttu.Kısa süre sonra Türk Parlamentosu seçilmişlerin yargı üzerindeki gücünü artıran tartışmalı bir yasa çıkardı.1 Eylül 2014’te Aralık 2013 soruşturmasına yeni atanan savcı, 96 kişinin soruşturmasına gerek olmadığı kararını verdi.Çalışma grubu bir başka endişesini ise;Türkiye’de ki kolluğun tarafsızlık ve bağımsızlığıyla ilgili algılamaları etkilediğini belirtiyor.”
Erdoğan ve hükümetlerinde görev yapan bakanların,çocuklarının ve yakınlarının rüşveti ve yolsuzluğunun şanı şöhreti OECD raporuna kadar girdi,bunu kapatmaları mümkün değil,yeryüzünün demokratik kamuoyu ve onun kurumları;sandıktan ne kadar oy aldığına değil, yargıdan çıkan karara bakarlar.OECD raporu 17/25 Aralık için savcının verdiği takipsizlik kararını geçersiz saymıştır.
İsterseniz bu istifa müessesinin üzerinde biraz duralım.
İstifa müessessi nedir veya nasıl oluşur?
İstifa müessesesine öncülük etmesi gerekenler; toplumlara öncülük eden siyasete yön verenlerin hesap vermelerini kanunlara değil, utanma duygularıyla bakmaları karşılığında gelişir. Veya kanat önderleri,sivil toplum yöneticileri,medya ve aydınların öncülük etmesi ve akil adamlık yapacak insanların öne çıkması;çıkması için de o toplumda,gayri meşru işlerin yüz kızartıcı suç alanına girmeli,yargının da enselerinde olacağı korkusunu taşımalılar; bir de o toplumun eğitimi sorgulayıcı ve hesap soran bireyleri yetiştirmeye yönelik olmalı.Gelir dağılımında ki uçurum, ahlaksızlığın en büyük alt yapısını oluştururken,çalışanların örgütlü olması hukuk toplumunu öne alması ve vatandaşlık hukukunun ilke edinildiği bir yerde, o toplumlarda istifa müessesi devreye girer, yargı kararı beklenmez.
İstifa müessesi bizde sadece siyasette işlemediği gibi sportif başarısızlıkta da işlemiyor.İşte Futbol Milli takımının aldığı sonuçlar ortada ama teknik direktörü ayda 700 bin lira maaş almaya devam ediyor..Futbol federasyonu 3 Temmuz Şike olaylarında UEFA Türk takımlarını uluslar arası yarışmalardan men ederken;Futbol federasyonu başkanlığı yapan kişinin bir dönem başkanlığını yaptığı dönemle ilgili, takımı da şikeden yargılanıp uluslararası müsabakalardan men edilirken, bizim federasyon hiçbir şey olmamış gibi pişkince görevine devam etti ve ediyor da..
Yolsuzluğun,rüşvetin ve başarısızlığın haber değeri bile olmadığı bir yerde istifa müessesesi olur mu?
Yolsuzluğu ve rüşveti inancına uyarlayan beslendiği hükümetin düşmemesi için, inancının saygısı olmayan ve saygınlığını yitiren;bir iktidar ve müttefiklerinin olduğu yerde istifa müessesi işler mi hiç?
Varsın yandaş medyası ve Erdoğan, yolsuzluğu ve rüşveti görmesin,yargıya darbe yaparak kendine bağlasın,savcı da takipsizlik kararı çıkartsın,Erdoğan’da, bakanları da istifa etmesin;OECD raporuyla Türkiye’de Erdoğan ve bakanlarının yolsuzluğunu rapor etti bie,çünkü ortada bir yargı kararı olmadığı için.
Erdoğan,OECD raporuna da takipsizlik kararı çıkartıp yayın yasağı getiremez ya.
Yorum Yap