Batı standartlarında çoğulcu,katılımcı çağdaş,yöneten ve yönetilen,  bireyi merkeze alan  demokrasi bize göre değil; milli değerlerimizle uyuşmadığını fark ettik ve artık bizim de kendimize göre mucidi Erdoğan’a ait,içinde evrensel hukuk geçmeyen, medya özgürlüğü olmayan,millettin  bağrından çıkan,milletle bütünleşen,milli değerlerimizi içinde taşıyan,devleti kutsayan, din ve mezhep versiyonlu,dalgalı bir  demokrasimiz hepimize hayırlı ve uğurlu olsun.

Yargıyı bay pas eden, çoğulculuğu yok sayan, çoğunluğa dayalı  sandık sonucunu öne alan,saydamlığa ve denetime kapalı  dalgalı bir demokrasiyle yönetilmeye başladık.

Erdoğan yargı  kararları milli iradeye uymuyor deme dimi?

Ey yargı gücün yetiyorsa gel yık diyerek ferman okumadı mı?

Yargıyı haşhaşilerden oluşmuş bir avuç çete diye suçlamıyor mu?

17/25 Aralık’ta yargının AKP hükümetinin bakanları ve çocuklarına, Erdoğan’ın oğlunun da içinde olduğu  yargının başlattığı “yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu” Erdoğan, hükümetine, kendine ve  milli iradeye  yapılmış bir yargı darbesi  ilan etmedi mi?

Savcı vatandaşı ifadeye çağırırsa yargı görevinin yapmış oluyor, yönetenleri çağırırsa iktidara yargı darbesi oluyor? Yeryüzünde herhangi bir  demokratik ülkede  böyle bir yargı anlayışına rastladınız mı?

Dalgalı demokrasimizin içinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olmayacak, yargı denilen kurum yürütmenin kabul edeceği bir  karar verirse bir yargı kararıdır Erdoğan için ve hemen yürütme bunu yerine getirecek;eğer yoksa bu milletin iradesine müdahaledir ve yargı içinde bir avuç çetenin kararıdır.

Erdoğan, demokrasinin evrensel kurallarını  kendine uyanı uyguluyor, uymayanı ise milletimin değerleriyle örtüşmüyor diyerek;çoğunluk üzerinden okuyup bireyi yok sayarak çoğulculuğu kabul etmiyor.

Milletinin değerinin parametresi ney peki?

Erdoğan’a göre; dini kurallara uyması,demedi mi alkol yasasını düzenlenirken, yüce dinimize göre mi karar vereceğiz, yoksa iki ayyaşın çıkarttığı yasaya mı inanacağız.

Erdoğan’ın tek kriteri sandıktan çıkan sonuçtur gerisi teferruattır mantığı ağır basıyor; bunu her makamda uyguladığı gibi Cumhurbaşkanlığında da uygulayacağının sinyallerini vermeye başladı demek bile yetersiz, açıkça ben anayasa mana yasa tanımam milletimin değeriyim,milli  iradeyim  diyor açıkça.

Erdoğan’ın AKP’nin olağanüstü kurultayındaki konuşmasını dikkatle izlediyseniz; ben anayasaya bağlı kalacağım falan demedi, kongrede aşkım,sevdam beşinci çocuğum dediği kurucusu ve  genel başkanı olduğu partisinin ve iktidarda olan hükümetin  yanında olacağını katkı sunmaktan geri kalmayacağını söylerken,son aşkım dediği AKP’yi de  partililere emanet etti ama gözüm üstünüzde olacak diye de uyarıda da bulundu.

Bunları savunan adam kalktı ardından; kongre konuşmasının bir yerinde iki elini bir araya getirerek 77 milyonu kucaklayacağım diyor,bu konuşması neresinden tutsanız elinizde kalan ve  tezat oluşturan bir konuşma!.

Peki önceki konuşmaları ve yargıyı kendine rakip olarak gören bir zihniyet bu tarafsızlığı nasıl uygulayacak, tarafsızlığın bağlayıcısı olan anayasayı yok sayarak ülkede   hukuki düzen olur mu?

Demokrasilerde içinde hukuk ve demokrasi yoksa o iktidar meşru sayılmaz ama Erdoğan için bunlar geçerli değil, artık patenti kendine ait olan  dalgalı demokrasiyi uyguluyor.

Erdoğan,AKP’nin kongresinde muhalefete ve yargıya  bayramlık ağzını açarak konuştu; ağzına ne geldiyse akıl süzgecinden geçirmeden ölçüp-biçmeden  saydırdı, sıfatını unutarak..parti genel başkanı gibi konuşmasına devam etti,hem de kavgadan söylenmeyecek şekilde her türlü yaftalamayı yaptı muhalefete ve yargıya.

Ana muhalefet partisine son kullanma tarihi geçmiş dedi..

Son kullanma tarihi geçen ya kokmuştur ya da bozulmuştur.

Parlamentoda temsil edilen muhalefet partileri de nasibini aldı,MHP’ye terör üzerinden konumunu koruyan parti derken,HDP’ye ise teröre sırtını dayamış parti diye yüklendi.

Peki muhalefeti kokmuş,bozulmuş,terörden beslenen diyen yargıyı çete olarak suçlayan, bu kadar aşağılayıp ardından da ben milli iradeyim diyeceksiniz,peki nasıl 77 milyonu kucaklayacaksınız?

Erdoğan,bu nobran,çoğunluğa  dayalı,dinci ve mezhepçi dili ve öteleştiren yaklaşımı  toplumda var olan kutuplaşmayı yumuşatmadığı gibi daha da gerecektir;dileriz yanılırız da toplumsal çatışmalara dönüşmez.

Bölgemiz de bu tür din,ırk ve mezhep üzerinden sıcak iç savaşların yaşandığını sınırımızda  top seslerini ve görüntülerini canlı izliyoruz,bunları hesaba katmıyor mu,tehlikeli sularda yüzdüğünün ne zaman farkına varacak Erdoğan?

Erdoğan, Çankaya’da açıkça çok sıkıntı yaratacak hem de beklenenin ötesinde bir sıkıntı olacak,2015 Haziranında  yapılacak genel seçimlerde; Erdoğan meydanlara inip milletten açıkça  AKP’ye oy isterse  hiç kimse şaşırmasın!.

 Bunun  işaretlerini vermedi mi,AKP kongresinde, konuşmalarının satır aralarında değil, açıkça beyan etmedi mi?

Erdoğan ile artık bize özgü  dalgalı demokrasiye geçtik.

Erdoğan’ın AB’den neden uzaklaştığını dalgalı demokrasiye geçtiğimizle daha iyi anlaşılmıyor mu?