- 1.05.2014 00:00
Bizde ülke gündeminin arkasından koşana aşk olsun denecek türde bir süreç yaşıyoruz..
Erdoğan sadece Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik çalışmalar yapmıyor, birde seçim sistemini daha antidemokratik bir yöntemi hayata geçirmek için;dar ve daraltılmış seçim sistemini çıkartmanın telaşı ve çabası içinde görüyoruz.
Ülke Gündemi Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmişken, Anayasa Mahkemesinin 52.yıl dönümünde AYM Başkanı Haşim Kılıç’ın Devlet erkanına demokratik ülkelerde yargı bağımsızlığı konusunda manifesto düzeyinde konuşmaları tam bir bomba etkisi yarattı.
AYM’in twittwe ve Yutob yasağını kaldırması,HSY’nın bazı maddelerinin anayasa aykırı olarak iptal etmesi Başbakanı ve onun havuz medyasını çileden çıkarttı.
Haşim Kılıç’ın mahalle değiştirdiğini, paralel devlete hizmet etiği gibi akıl almayacak yaftalamalara maruz kalması beklenen bir şey olması da doğal bir hal alırken,muhalefetliğe soyundu, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı gibi senaryolarda yazılıp konuşulmaya başlandı,havuz medyasının yurttan sesler korsuna da fazla mesaiyi yapması için iş çıkmış oldu.
Demokrasi,hukuk devleti,medya ve düşünce özgürlüğünden yana olanlardan,AYM başkanına toplumun her kesiminden çok büyük destek geldi.
Ülke içinde AYM Başkanına özgürlükler babında ülke içinde destek gelirken, demokratik ülkelerden ve medyasından da çok büyük destekler gelmeye başladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün resmi davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck diplomasi teamüllerine uygun olmayan benzerine az rastlanan,seçimle iş başına gelen değil de, darbeyle ülke yönetimine el koyan diktatörlere karşı yapılan konuşmaları hatırlatan bir konuşmaydı ve ülke gündemine de cuk diye oturdu.
Ne diyor Alman Cumhurbaşkanı; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı basın toplantısında; satır başlarıyla hatırlatalım hem de yenilir yutulur bir cinsten değil,Alman Cumhurbaşkanın konuşmaları demokrasiden nasibinin almamışlara saç başa yolduran türdendi:
“Hükümet twetter ve Yutobu niye yasaklar anlamış değilim”
“Türkiye’de fikir ve basın özgürlüğünün kısıtlandığını söyleyen Cumhurbaşkanı,bu gelişmeler beni korkutuyor”
ODTÜ’de konuşması ise tam bir ders niteliğinde,ODTÜ’lü öğrencilerine,Yerleşkenizin açık ve liberal görüşlerin yeri olduğunu duydum,diye seslenen Gauck,özetle MİT yasasından Gezi direnişine,medya özgürlüğü ve sosyal medyaya getirilen yasaklar ve Yargı bağımsızlığına kadar kapsamlı bir konuşma yaptığını yandaş medyanın dışında televizyon kanallarının birinci haberi olarak verirken;yandaş medya belki Alman Cumhurbaşkanını da paralele devletin Almanya temsilcisi olarak yorumlarlarsa şaşırmamalıyız.
Ne diyor Gauck:
“Anayasa Mahkemesi Başkanı neden bu kadar eleştirel konuştu?Hükümet,çok önemli bir seçim zaferiyle bu kadar büyük bir güce sahipken neden yargıya müdahale etmesi? Bu gerçekten demokrasiyi güçlendirecek mi?”
“Kuvvetler ayrılığına saygı,Almanya kuvvetler ayrımına saygı duymaktadır.Demokrasinin sağladığı kazanımı yaşama tecrübesinin etkisiyle herhangi bir yerde hukuk devletini ve bir çok ülkede denemiş olan kuvvetler ayrımını kısıtlama eğilimini gördüğüm zaman bunu özel bir kaygı duyarak izlerim.Hükümet kararları kendi lehine etkilemeye veya hoşnut olmayacağı kararlardan kaçınmaya çalışırsa yargı bağımsızlığı hala güvence altında olur mu diye soruyorum?Beni lütfen yanlış anlamayın.İfade ettiklerim içişlerinize müdahale değil,eşit düzeyde paylaşım arzusu.Söylediklerim totaliter bir devlette uzun yıllar edinmiş olduğum deneyimlerim sonucunda demokrasinin savunucusu bir vatandaşın duyduğu kaygılar.”
“ Bir demokrat olarak, kendi ülkem olmasa da ne zaman hukuk devletinin tehlike altında olduğunu görsem o zaman sesimim yükseltirim.Sesim insanlar içindir;onurları,özgürlükleri ve fiziksel dokunulmazlıkları içindir.
Guauck,AKP’nin yaptığı demokratik adımları da teslim ediyor,askeri vesayeti etkisiz hale getirmesinden, Kürtlerle kurduğu diyalog ,barış süreci ve Ermeniler için taziye mesajı ve tabuların yıkılmasına kadar değiniyor.
“MİT’le ilgili son zamanlarda bir çok kişinin demokrasiye tehdit oluşturduğu şeklinde algıladığı bir yönetim üslubundan ötürü hayal kırıklığını da,duyuyoruz”
“İtiraf ediyorum bu gelişmeler beni korkutuyor.Özellikle de fikir ve basın özgürlüğü kısıtlandığı için.İnternet ve sosyal iletişim ağlarına erişimin kısıtlandığını;eleştirel ağlarına erişimin kısıtlandığını,eleştirel bakış açısına sahip gazetecilerin işten çıkarıldığını hatta yargılandığını,gazetelere yayın yasağının getirildiğini ve yayıncıların hukuki baskı altına alındıkları zamanı yaşıyoruz.Oysaki kapsamlı şekilde bilgilendirilmek özgür ve demokratik toplumun iki ana şartıdır.Ancak bu sayede çarpık gelişmeler aydınlatılabilir ve hükümetin eylemleri kontrol edilebilir.”
“Protesto uyarıcı bir sinyaldir.Vatandaşların kendilerini birer emir kulu olarak algılamamaları ülke refahına hizmet eder.”
“Demokrasi ötekine saygı gerektirir.Kimsenin hayat tarzına zorla müdahale edilemez.Kimsenin dinin kamusal alana da uygulanmasını ve uygulanmasına engel olunmaz.Almanya da bu saygıyı öğrenmek zorunda.Demokrasinin diyaloga ihtiyacı vardır.Kamuoyunda kullanılan dilin zehirlenmesi ve düşman imajının yaratılması toplumsal alana zarar verir.”
Paralel devlet diye tutturanların,tek adamlığa ve otoriter bir sisteme özenenlerin dışında,Alman Cumhurbaşkanının bu tespitlerine ve önerilerinin altına kim imza atmaz?
Görüldüğü gibi Alman Cumhurbaşkanının 1 Mayıs’ın kutlanmasının Taksimde yasaklanmasının arifesinde, önceden hazırlanmış bir konuşma metniyle Türkiye kamuoyunun önüne çıkması ve verdiği özgürlükçü mesajları, kimsenin sandıktan çıktım bu da kim oluyor,diye burun kıvırma lüksü yoktur.
Gauck’in konuşmalarından çıkartılacak ve alınacak çok ders var;Erdoğan’ın AB’liğinden uzaklaşmasının nedeni şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Eğer Türkiye Bir AB üyesi olmuş olsaydı,Bütçeyi Bürüksel onaylayacak ve denetleyecekti; yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun önünü keserek ve yargıya darbe yaparak,yargıyı yürütmeye bağlayarak yolsuzluk ve rüşvetin üstünün kapatılmasına kim cesaret edebilirdi?
Gauck’ın konuşmalarının altını kalın ve kırmızı kalemle çizmemiz gerekiyor ”İnsan Hakları” artık bu çağda hiçbir ülkenin içişleri sorunu değildir.
Küresel bir çağda temel hak ve özgürlükleri boğanların,ülkede huzur sağlamaları ve huzurlu olmaları imkansızdır.
Gauck’ın, konuşmaları bir demokrasi dersi niteliğinde resital değil mi?
Not:Dostum Mehmet Altan’ın T24 sitesinde “İkinci Cumhuriyet :Mecburi İstikamet” başlığında dört yazı dizisi halinde yayınlanacak, ilki 29 Nisan 2014 tarihinde yayınlandı..Evrensel hukuktan ve özgürlüklerden yana olanların yaşanan ve yaşatılan süreci okumaları açısından hararetle öneririm.
Yorum Yap