Seçim barajı seçmenin önünde baraj değil mi?

  • 21.09.2013 00:00

 Başbakan Erdoğan iktidara geldiğinden bugüne kadar hep yeni bir anayasa vaat etmesine rağmen üzerinden on yıl geçti ve iktidarında on bir yıla girdi; hala yeni bir anayasa çıkartacak,anayasa  tam bir yılan hikayesine döndü; yeni anayasa gele gele demokratikleşme paketine bağlandı.Sözde Erdoğan darbecilerin anayasasını çöpe atacaktı ama hala bu anayasayla ülkeyi yönetiyor, çünkü işine geliyor işte seçim barajı da darbecilerin eseri değil mi?

Demokratikleşme paketi açılmadı ama basına sızan haberlere göre üzerinde en çok durulan seçim barajı olarak medya da tartışılan konu olarak öne çıkarken;AKP’nin kurmayları bekleyin ayın sonuna kadar  çok sürpriz demokratikleşme paketinin içinde özgürlükler gelecek, diye topluma heyecan pompalıyorlar.

Çok net söylemeseler de AKP’ye yakın Ankara gazeteci takımının kesin söyledikleri, seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’e çekileceği daha aşağı çekilmesinin mümkün olmadığını söylüyorlar ama Erdoğan daha öncede birkaç defa açıklamasında, biz barajın düşürülmesine karşıyız demiş; hatta bu barajı biz getirmedik diye de kendince bir haklılık payı çıkartıyordu ve şöyle devam etmişti bir konuşmasında;seçim barajının  düşürülmesi siyasi istikrarı bozar derken, temsilde adaletten ise hiç bahsetmemiş,gri görüşlerle geçiştirmiş sorulan bu soruya verdiği cevaplarla.

AB üyesi olmak isteyen bir ülke böylesi yüksek baraj ile katılımcı -çoğulcu demokrasiyi nasıl hayata geçirecek?

Bu seçim barajı AKP’ye her genel seçimlerde neresinden bakarsanız bakın kafadan en az elli milletvekili kazandırıyor.

Bir örnek vermek gerekirse eğer seçim barajı yüzde beş olsa idi bugün Diyarbakır’dan çıkan 11 milletvekilinin   8 veya 9’nu BDP alacaktı, barajdan dolayı BDP bağımsız girdi ve 6’nı kazandı birini de hile- hurdayla Hatip Dicle’nin milletvekili düşürüldü, BDP  5 milletvekiline düşerken 6’sına AKP  sahip oldu, BDP Diyarbakır’da  oyların yüzde 65’ni almıştı.

Barajdan kaynaklanan  böyle çok  illerden AKP’ye beklenmedik Milletvekilliği kazandırdı.

Hatırlanırsa  2002 tarihinde  yapılan genel seçimlerde AKP oyların yüzde 34’nü alırken; CHP’nin aldığı oy ise yüzde 18’idi ve AKP yüzde 34 ile parlamentonun yüzde 65 ini ele geçirirken,oyların yüzde 48’i çöpe giderken, barajı sadece iki parti aşmış oldu.

Peki bu barajın böylesi yüksek tutulmasının nedeni ney,hiç düşündük mü,kendisi de bir kere barajın altında kalan, barajı aşmak için başka partilerle seçim ittifakı yapmış olan MHP’de mevcut barajın olduğu gibi  kalmasını savunuyor ,bu neden kaynaklanıyor?

Açıkça barajın yüksek tutulmasının tek tartışılmaz bir nedeni var ;o da Kürtleri Parlamentoya sokmama politikasıdır bunun başka bir siyasi analiz yoktur.. ANAP ve DYP’de bunu yaptı ve en sonunda eştikleri  kuyuya kendileri düştüler, barajın altında kalıp tarihin çöp sepetine giderken siyaset sahnesinden de  silindiler.

BDP’nin barajı bağımsız adaylarla  girerek delmesi ve parlamentoda iki dönemdir  grup  sayısına ulaşmasıyla, baraj tekrar gündeme geldi ama bunda da barajın yüzde 7’de kalmasını ısrar ediyor MHP ve AKP parti,CHP ise barajın yüzde 5 inmesi konusunda ısrarlı.Neden yüzde 5 değil de 7?

BDP’nin il genel meclis oyu Türkiye genelinde yüzde 6’da olmasını düşünerek ve BDP’nin yüzde 7’yi aşamayarak barajın altında kalacağını düşünüyorlar ;demokrasinin namusu sandık diyenler.Ama oy hırsızlıklarını  ise antidemokratik yasaya bağlamaları,kendilerinin de ne kadar demokrat olduklarını da ele vermiş oluyorlar.

Böylesi hileli hurdalı bir seçim barajı anlayışıyla nereye kadar götüreceksiniz?

İçinde yer almak için 50 yıldır mücadele verdiğimiz  AB üyesi ülkelerinin  hiç birinde yüzde 5’in üstünde seçim barajı yok ve onlar siyasi istikrar bozulur diye bir korkuları ve endişeleri olmaz iken; bizden farklı bakışları temsilde adaleti önemseyip, farklı seçmen kitlelerinin tüm renklerini ve iradelerini parlamentoya taşıyarak, demokrasinin ruhuna uygun mutabakat arayarak, koalisyon hükümetleriyle ülkeyi yönetip iç barışı sağlayıp; demokrasinin kökleşip toplumun her kesiminin bir rejimi olarak; demokrasi toplumda lirik bir duyguya dönüşürken ve başka bir sistem arayışı içinde olmuyorlar.

Radikal partileri ve aykırı fikirleri demokrasi içerisinde entegre etmenin değişmez tek yolu; böylesi uç fikirde olan partileri ve düşünceleri parlamentoya taşıyarak meşru zeminlerde, sorunların ve olayların çözümü konusunda, düşüncelerinin toplumda karşılık görüp görmediğini halka  sunmaktır; yoksa yasaklarla böylesi partiler ve marjinal düşünceler gündemden düşmediği gibi,gündemi kilitledikleri de oluyor.

Birde mahalli genel seçimlerde belediye başkanlık seçimlerinde benim düşüncem;özellikle de büyük şehir statüsünde olan belediye başkanları  yüzde 51 ile seçilmeli, birinci turda yüzde 51’alan belediye başkanı olmalı, yoksa  ikinci  tur seçimi yapılmalı;yüzde 20 ile belediye başkanlıkları gerçekten temsilde pek adalet sağlamadığını görüyoruz.

Tabi böylesi yüzde 51 ile yerel yönetime gelenlerin  yetkileri daha da güçlendirilmeli; belediye meclis üyeleri nüfus oranlarına göre mahalle bazında seçilerek temsil edilmeli,muhtarlıklar yeniden yapılandırılarak, belediye meclis toplantılarında oy kullanma hakkına sahip olmalı.Büyük şehir statüsüne geçen illere bağlı köyler mahalle olmuyor mu?

Yerel yönetimlerin iktidara gelmesi yerinden yönetime geçmek için  yani Valiler,kaymakamlar ve emniyet müdürleri seçimle göreve getirilmeli, yerel parlamentolar oluşmalı,sağlıktan,trafikten,vergi salmadan,eğitimden ve ilin tüm sorunlarının muhatabı  yerel yönetimler olmalı, yani merkeziyetçilikten ademi merkeziyetçiliğe geçilmeli.AB standartlarında bir demokratik anayasayla bunların üstesinden gelinir ve hayata  geçirilmemesi için de bir neden olmasa gerek!.

Sorunun önündeki tek engele yetkiyi paylaşmayan Ankara zihniyeti ve seçim barajı da, bunun nedeni değil mi?Demirel muhalefette iken artık Türkiye Ankara dan yönetilemez derdi ama iktidar olunca yakındığı sistemi savunurdu, şimdi Erdoğan da Demirelleşme yolunda hızla yol alıyor.

Toplumun önüne barajsız bir seçim sistemi getirirken;lider sultasını kırmanın yollarından biri de parti içi demokrasinin aşılması için  delege siteminin bertaraf etmesinden geçiyor; onun yolu da geçmişte 12 Eylül öncesinde  bizim  siyasi geleneğimiz var olan ön seçim sistemini işletmek.Adayları partilerin liderleri değil de, parti üyelerinin özgür iradesiyle belirlenmesi.

Sonuç olarak yeni bir projeye gerek yok; eğer siz demokratsanız ve demokrasiye de inanıyorsanız,demokrasinin size verdiği irade ve hakları muhalefetinizle de eşit şartlarda seçime girmeyi kabul ettiğinizde, her şey bir gün de çözülür ve şaibesiz tartışmasız bir seçimi da hayata geçirmiş olursunuz;yöneten ve yönetilen demokrasiye de ivme kazandırırsınız.

Her şey demokrat olmayı içselleştiren bir zihniyetten geçiyor.Yasalar fasa fiso.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums