- 18.09.2013 00:00
Elimde kağıt kalem ilk önce internetten ulusal ve yerel gazetelerin veb sayfasına göz atıp öne çıkan haber ve yorumlara bakıyorum;ağırlıklı haber olarak öne çıkan gündemin ilk sırasını Suriye olayları ve BDP heyetinin İmrallı da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerden Öcalan’ın barış sürecine yönelik KCK’nın çekilmeyi durduruyoruz haberleri ağırlık kazanırken;birde ABD-Rusya dışişleri bakanlarının Suriye konusunda Cenevre anlaşmaları, Suriye de Esed’in kısa sürede gitmeyeceğini bu anlaşmadan sonra Esed’in elinin güçlendiği konusunda ortak bir görüş ortaya çıkıyordu haber ve objektif yorumlarda, AKP’nin dalkavuk medyası hariç…Birde Türkiye’nin Suriye de muhalif olan güçlerden eli Kanlı El kaideninkolu El Nusrayı desteklemesi ve bu vahşi dinci örgütün işlediği cinayetlerin internette görüntüleri yayınlanıyordu, hem de bu video görüntülerini eli kanlı örgüt internete atıyor düşünebiliyor musunuz?Hem de ne görüntü Alevi masum silahsız insanların kafalarına kurşun sıkmalar, öldürdükleri insanların kalbini v e ciğerini söküp yemeler ardından da,topluca tek bir getirmeleri Allahuekber diyerek,bunlar Müslüman olması şöyle dursun insan olamaz,bunlara destek çıkan da insan değildir ,et yiyen vahşi yaratıklar bunlardan bin kere sevimli.
İnsanın tüylerini ürperten,insanı insanlığından utandıran görüntü ve haberlerin arasından, iktidar ve onun dalkavuk medyasının gündemine almadığı haberlere daldım ve öne çıkanlardan yorumsuz bir demet yapayım dedim.Önemli gördüğüm haberlerden birisi Hırant Dink davasının yeniden başlaması, AKP medyasının ve ulusalcı medyanın dışında gazetecilik yapanlar Dink davasının geldiği sonucu haber yapıyorlar ve yorumlar getiriyorlardı.
Hırant Din cinayetine giden yolun güzergahını belirleyenlerin şimdi nerelere geldiğini yani Erdoğan tarafından adeta ödüllendirildiğini öğreniyoruz.Birde Başbakan, Hırant Dink cinayet Ankara dehlizlerinde kaybolmayacak demişti.Cinayet kaybolmadı ama Hırant Dink öldürüldüğünde görev başında bulunanlar nerelere getirilmiş bir göz atalım, gerçi benim yazılarımı takip edenler için yazacaklarım çok yabancı gelmeyecek ama yine de bir daha gündeme getirelim.
Hırant Dink cinayetinin üzerinden 6 yıl geçmiş ama cinayet döneminde olanların hepsi terfi edildi işte ünvanları ve yerleri.
“Hırant Dink cinayeti işlendiğinde Muammer Güler İstanbul valisiydi şimdi İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyor.”
“Celalettin Cerrah İstanbul Emniyet Müdürüydü önce Osmaniye iline vali olarak atandı ardından da merkeze alındı.”
Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek ve Engin Dinç birbiri ardına İstihbarat Daire Başkanlığı’na yükseldi.”
“Dink’le ilgili suç duyurusunda bulunan Avni Usta,Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne atandı.”
“Samsun ‘da katil Ogün Samast’la fotoğraf çektiren Yakup Kurtaran Malatya Emniyet Müdür Yardımcılığı’na uzandı.”
Yargıtay’da Dink’in ceza alması yönünde uğraş veren Nihat Ömeroğlu Ombudsmanlığa,Muhittin Mıhçak yardımcılığına seçildi.”
“O dönem Yargıtay başkanı olan Hasan Gerçeker Tahkim Kurulu’na ,Hasan Erbil Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcılığına getirildiler.”
Bizde halk arasında güzel bir söz var hırsızı bağa bekçi tutmuşlar,diye..
Dink cinayeti Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmayacak diyenlerine dikkatine sunulurken; dalkavuk medya bunlar sizin gazetecilik ve habercilik alanınıza girmiyor mu? Birde şunu belirteyim Dink davası yeniden başlamansa rağmen ailesi bu davaya katılmayacaklarını açıklıyorlardı;suçlu devlet ve onu yönetenler anlamında.
İçimizi böylesi karartan haberlerin yanında birde sevindirici ülke ekonomisi açısından olumlu bir gelişmeyi okudum Taraf Gazetesini n 16 Eylül 2013 sayısının her taraf köşesinde, New York’ ta gazetecilik yapan Ahmet Buğdaycı makalesine takıldım,Dünya Bankası Dünya Kalkınma Göstergeleri(WDI) 2012 raporuna göre,Türkiye hakkında verileri gözüme çarptı sevindim ve onu gündeme almayı uygun gördüm.
Türkiye’ de kişi başına milli gelir itibarıyla:birinci ve en fakir yüzde 20’lik kesim tüm gelir ya da tüketimin yüzde 5.7’sini alırken bu 200 yılında ise yüzde 4.9.
İkinci yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 22.4’nü alıyor,2000 yılında ise yüzde 8.6’sını alıyordu.
Üçüncü yüzde 20’lik kesim yüzde gelirin 15.9’unu alırken,2000 yılında yüzde 12.6’sını alıyor.
Dördüncü yüzde 20’lik kesim gelirin yüzde 10’9’unu ,2000 yılında ise yüzde 19.0 ‘nu alıyor.
Toplumun beşinci yüzde 20’lik kesimi(en zengin elit tabakası) ise Türkiye’ deki gelirlerin yüzde 45’ni alırken,2000 yılında ise yüzde 54.9’unu alıyordu.
Verilerin açıkça gösterdiği gibi AKP döneminde tabandaki üç gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay 12 yılda ciddi bir şekilde yükseldiğini gösteriyor.
Dünya bankasının verilerinden çıkan sonuca baktığımızda en yoksul kesimin alım gücünde çok cüzi denilecek kadar bir yükselme var,yeterli olması ise imkansız.
En zengin tabakanın gelirinde ise 5 puanlık bir düşüş gözüküyor.
En ciddi fark dördüncü kesimin aldığı pay gözüküyor tam 10 puanlık bir artış var ama bu hangi kesim olduğunu belirtmemişler.
Yalnız gazeteci 2007 yılından sonra oy oranını artıran AKP’e önce parti içinde tam bir liderlik kültü yaratıldı,parti hızla tek adamlığa kayarken;devlet aygıtının sivilleştirilmesi ise,sadece partinin İslamcı kanadına ait taraftarlarına açık bir yörüngede ilerleyerek,kapsayıcı olmak yerine toplumun diğer kesimlerini dışlayıcı bir niteliğe büründüğünü belirtiyordu.
Tabi birde bizim devlet kurumumuzun ekonomi konusunda verdiği rakamlar var, onları da kısaca verelim kayıt dışı ekonomi yüzde 48,12 milyon insan günde 2 dolar ile geçiniyor,açlık sınırına dayanmış 1 milyon kişi ise 1 dolar geliri var,en üst gelir grubuyla en alt düşük gelir grubu arasında alım gücü tam 8 kat,Dünyada gelir dağılımı bozuk 5 ülkeden biri olduğumuzu da unutmayalım, göstergeler sevindirici ama..
Değerli dostum iktisat profesörü Mehmet Altan’ın adını koyduğu bir de “cinayet ekonomisi” var günde 3 işçi iş kazasında ölüyor, 5 işçi iş göremez duruma düşüp sakat kalıyor ,bugüne kadar AKP’nin 11 yıllık iktidarında tam 10 bin 850 işçi iş kazalarında ölmüş bu rakamlara 2013 yılı dahil değil.İş kazarlında dünya da Çin den sonra ikinciyiz ama Avrupa da birincilik bizde,AB ülkelerinde olan iş kazalarının 7 katı oluyor Türkiye’de, İLO ülkemizi kara listeye almış.
Bir başka haber ise Radikal gazetesinin 16 eylül 2013 sayısında manşetten vermesiydi “Devlet’in 58 bin ücretli öğretmen çalıştırdığını ama bu öğretmenlerin mevsimlik işçi gibi gördüğü, bu ücretli öğretmenlerin hiçbir sosyal haklarının olmadığı,sigortalarının da tam yatırılmadığı, meslektaşlarıyla aralarında tam üç kat maaş farkı olduğunun altını çiziyordu.” Detaylarını da okuyunca insan anayasasında hukuk devleti yazan bir ülkede bunlar nasıl olur diyor ama burada maalesef oluyor.
Devletin kendisi böyle bir uygulamaya gidiyorsa ki gidiyor, taşeron sistemini kendi eliyle yürüten kayıt dışı ekonomiyi nasıl önleyecek veya iş kazalarının önüne nasıl geçecek, ekonominin iyi göstergelerini yanında bu olumsuzlukları ve ölümleri, kayıt dışı gelirlerin önüne geçmek Erdoğan hükümetlerinin görevi ve sonucu olmuştur bunları da belirtmeliyiz.
Bu uyarı,haber, yorum ve fikri takip AKP’nin dalkavuk medyasının ve onun tetikçi yazar kadrosunun alanına girmediğini belirtelim,onların işi savaş tamtamcılığı ve yalakalık bunu biz söylemiyoruz kendilerine yakın bir gazete de yazan insanın çığlığı.
Yorum Yap