Sokağa çıkan benim gibi düşünüyorsa halk, değilse çapulcu ve darbeci

  • 12.07.2013 00:00

 Bizim Başbakanın demokrasi ve özgürlük okumalarına hayran olmamak elde değil.

Mısır’da Mursi’ye yapılan askeri darbeden sonra,Erdoğan;demokrasi resitali veriyor dünyaya;sandık diyor,milli irade diyor,meşruiyet diyor,hukuk diyor,temel hak ve özgürlükler diyor;insan tanımasa diyeceği geliyor; bu adamın bir ülkeyi yönetmesi kesmez, Birleşmiş Milletler Örgütünün(BMÖ) başına getirilmeli. Mursi’nin yanlışını söylediğinde Erdoğan hemen bu da,bunlarda darbeci, diye yaftalıyor.

Mısırda darbe karşıtlarıyla taraftarları arasında analiz yapıyor Başbakan; ey dünya medyası Tahrir meydanını veriyorsun da, Adeviye meydanını niye vermiyorsun,diye avazı çıktığı kadar dünyaya sesleniyor..

Ne kadar doğru bir çıkış ama…

Kendi ülkesinde insanlar kırk gündür sokaklar da yürüyor,kendi medyası bu sokağa dökülen kitleleri üç gün görmedi hala da görmemeye direniyor,sokaklara dökülen binlerce insan çapulcu diyor,pes vallahi.

Kendisine karşı eylem yapanlar üç beş çapulcu,komplocular,darbe provası yapıyorlar,provokatörler,faiz lobisinin organize ettiği güçler oluyor.Kendisinin bindirilmiş kıtalar olan mitinglerine katılanlar ise milli iradeye sahip çıkıyor ve gerçek halk burada,diye de aslan gibi kükrüyor.

Sevsinler senin demokrasi ve özgürlük anlayışını.

Sormazlar mı adama yav sen hangi ülkenin Başbakanısın,kendi ülken de her gün binlerce kişi kırk gündür sokaklarda yürüyor,diye?

Mısır üzerinden yeryüzünün demokratı kesilen bizim Başbakanı ve toplum olara hepimizi; çok büyük tehlike bekliyor her an gündeme bomba gibi düşebilir.

Adeviye meydanında askerlerin 52 sivil Mısırlıya kurşun sıkarak öldürmesini dünyaya çağrıda bulunuyor Erdoğan,senin askerlerin savaş uçaklarıyla  Roboski de 34 Kürt vatandaşı bombalayarak öldürmedi mi;bu katliamı yapanları ortaya çıkartın mı, üzerinden 19 ay geçti,bunun cevabını ver sen ilk önce, derlerse ya?

Kürt sorununda gelinen süreç ve bekleyen tehlikeyi ne yapacak Başbakan, bunu da çok merak ediyoruz!.

PKK ile AKP’nin arasında varılan anlaşmanın sonucunda gelinen noktada  ciddi tıkanma olduğu, hatta kesilmesi an meselesi durumunda; adına barış süreci denilen çözüm politikası.

Bu anlaşmadan masayı terk eden AKP mi olacak yoksa masayı deviren PKK’mı olacak?

Yedi aydır PKK’nnı ateşkesiyle bir tane vatandaşımızın ölmemsi çok sevindirici bir gelişme ama her an Allah korusun bu ateşkes sona erebilir;PKK’nın  üst düzey kadrosunda görev değişiklikleri bunun işaretini veriyor..Bir de BDP’nin demokratik adım at eylemleri,o bölgeye yapılan karakol ve kalekol yapımına karşı gösterilen halkın tepkileri ve son Lice deki gösteride çatışmada ölen bir gencin ve yaralanmalar bölgenin ciddi bir şekilde içten içe kaynadığını işaretleri geliyor?

PKK’nın çekilme süreciyle dağ kadrosunda azalma olacağına, beklenmedik örgüte  katılımların olması ve çekilme sürecinde 2 bin kişin daha PKK’ya katılım olduğunu,eve dönüş olacağı yerde dağa çıkışların beklenen daha fazla devam ettiğini açıklıyor, BDP eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş.Bir şeyi daha öğreniyoruz PKK’nın örgüt potansiyelinin yüzde 40’ını kadınlar oluşturuyor.

PKK  ve bu örgütün potansiyeli hep küçümsendi ama geldiği noktada PKK’dan daha güçlü bir örgütün de olmadığı ortaya çıktı.Artık dizginler örgütün elinde gözüküyor,AKP’yi de teslim almış gibi.

Bu barış sürecinin nasıl yürüdüğünü,MİT ve PKK dışında gerçekten kimse bir şey bilmiyor dersek,yanlışta söylemiş olmayız.

Körün fili tarif ettiği gibi bir barış sürecinden bahsediliyor böylesi tanımlamalarda gayet doğal çünkü;görüşmeler çok kapalı ve MİT ile PKK yürütüyor, BDP’de kuryelik yapıyor..Bu sorunun çözüm süreci  şeffaf olmalı ve parlamento el atmalı yoksa;başa dönmekle kalmaz daha da tehlikeli bir yola girer.

Kürt sorununu demokratik bir zemine çekmeden ve saydam bir politika ortaya koymadan çözemeyiz..

Hele Başbakan son Akil İnsanlarla  yaptığı toplantıda Anadilde eğitim hazırlığımız yok,seçim barajını indirmeyiz dedikten sonra, bu sorun daha da derinleşecek gibi gözüküyor. Ve har an çatışmaların eli kulağında.

Yalnız Erdoğan’ın kafasında hiçbir zaman bir Kürt sorununun çözüm projesi olmadı;Kürt sorunu yok, Kürt kardeşlerimin sorunu var ve bu ülkede terör sorunu var dedi..Ama PKK ile nasıl bir anlaşmaya vardı işte burası çok merak edilen,zurnanın zırt deliği;çünkü yedi ay önce Öcalan’ı ben olsam asardım diyordu, şimdi anlaşmalar yapıyor ve düzenli görüşmeler yapıyor.

Erdoğan’ın  en büyük yanlışını Kürt sorununda meşru yollardan siyasi olarak Kürt sorunun muhatabı olan BDP’yle görüşmeyip, PKK ile görüşünce PKK’yı baş pehlivan ilan etmiş oldu.Demokratik dünya kamuoyu PKK’yı  terör örgütü listesinden çıkartırken;Suriye iç savaşı da bölgede büyük bir güç haline getirdi örgütü.BDP ile görüşmüyordu terör örgütünün meclisteki uzantısı diye ama  Başbakanın HAMAS ile görüşmesi ve HAMAS’ı meşru görmesi, seçimle gelmiş demesi, PKK’ya çok büyük meşruiyet kazandırdı özellikle de Avrupa’da.

Gizleyerek halının altına süpürerek sorun çözülemez;hele basının özgür olmadığı yerde soru buharlaşmış olur,sorunun sorulmadığı yerde tartışma mı olur?

Birde Başbakana bağlı merkez medyamız var ki tam bir AKP’nin “yurttan sesler korosu” görevini yapıyor.

Basın özgülüğünün olmadığı yerde yargı da  AKP’nin güdümüne girmiş,askeri vesayete getirilen mesafeyi, Erdoğan kendi siyaseti doğrultusunda polisi devreye sokarak çözmeye çalışıyor,her şeyi güvenlik çerçevesinde ele alıyor,Gezi olaylarında dünyanın kınadı polis şiddetini öve öve yere göğe sığdırmadı.

Ülkenin gündemini sözde darbe karşıtı olan bir anlayışla Mısır üzerinden tutarken Suriye de Esad’ın ülkeye hakimiyeti günden güne kendini gösteriyor bunu nereden biliyorsunuz derseniz,dünya medyasının gündeminde eskisi kadar yer almıyor; bir de Esatsız sorunun çözülmeyeceğine inanmış gibi küresel aktörler..PKK’da Kürdistan coğrafyasında belirleyici bir güç olduğu artık tartışılmaz bir vaka.

AB’den uzaklaşıp Erdoğan orta doğuda “dinci ve Sünni” bir politikaya soyununca,Gezi direnişinde polisin şiddeti her şeyin tuzu biberi oldu;ABD ve AB’liğinden de kırmız kartı da görünce,Suudi Arabistan’ın Mısır da darbeyi desteklemesi,bizim Başbakanın dış politikası uluslar arası arenadan izole edilmiş vaziyette.Bizim bu analizimize yakın olarak, AKP’nin bir dönem ikinci adamı olan Dengir Mir Fırat’ta,Taraf gazetesindeki “Ne oluyor” başlıklı yazısından bir bölüm:”Türkiye’nin giderek İslam ülkelerinin önderliğine talip olması,daha sonra hedefini daraltarak Sünni İslam liderliğine soyunması” diyordu. (11 Temmuz 2013.)

Bir hırsız avukat hikayesi vardır ya;hırsız yakalanınca ben avukatımı istiyorum demiş.poliste, hırsıza  avukatın ne yapacak hırsızlığın sabit ne diyecek deyince;”ben de çok merak ediyorum avukatımı sizin gibi, ne diyecek” der hırsız.

Halkının yüzde 50’siyle kavgalı,kendi tanımıyla yüzde elliyi evlerde zor tutuyorum demişti Gezi olayları karşısında Erdoğan;komşularıyla kavgalı,bölgesiyle kavgalı ve  dünya ile kavgalı.

Bundan sonra Başbakan Erdoğan ne yapacak çok merak ediyoruz;avukatını isteyen hırsız misali.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums