- 8.06.2013 00:00
Gezi parkı olaylarını değerlendiren Başbakan bu eyleme katılan hem de ülkenin 78 ilinde süren direnişçilere “üç beş çapulcu” deyince, Libya da kendine karşı sokaklara dökülen vatandaşlarını “sıçanlar” diyen ve ayaklanan halkı tarafından öldürülen Kaddafi aklıma geldi.
Gezi parkı olaylarının bugün 12.gününe girdi ve süreklilik arz ederek tam gaz gidiyor ve nerede durdurulacağı da, kestirilemeyen bir şekilde ilerliyor..
Dört gündür Kuzey Afrika da seyahatte olan Başbakanın dönüşüyle bir rahatlama olacağı yerde Erdoğan dönmeden ayrılışı noktasında durduğunu açıklayıp;yoluna kaldığı yerden devam edeceğini beyan etti..
Beyan etmekle kalmadı kendisini yıllarca sürgünde yaşamış politik kurtarıcı bir lider gibi İstanbul Yeşil Köy Atatürk Hava limanında; binlerce partililer tarafından karşılattı.Bir de bu karşılamaya AKP İstanbul İl Başkanı bu karşılamayı gönül sevgisi engellememiz mümkün değil,diyor ama Metro sabah saat 4 de kadar çalışıyor.
Partililerin karşılamada attığı sloganlar çok dikkat çekici ve ürperticiydi ne diyorlardı:”Azınlık şaşırma sabrımızı taşırma,Yol ver Gidelim Taksimi Ezelim,Tayyipin Askerleriyiz..”
Bu sloganları dinleyince,Suriye de Beşar Esad’akarşı ayaklanan dinci örgütlerin attığı sloganları hatırladım onlarda şöyle bağırıyorlardı Şam ve Halep sokaklarında;”Hristiyanlar Lübnan’a,Aleviler Mezara”diye..
Tayyip Erdoağn’ı karşılayanlan AKP’lileirn attığı sloganla ne kadar örtüşüyor,Suriyeli dincilerin zihniyet aynı, sadece söylem değişikliğinin yanında yer ve zaman farkı vardı.
Azınlık şaşırma sabrımızı taşırma, sloganı beni hem çok korkuttu hem de azınlık olmanın ne kadar zor bir olduğu üzerine düşünmeye başladım.
Orta doğu toplumlarında haklı olmanız çok önemli değil, çoğunluk iseniz,doğruyu kendinize uyarlayıp,azınlığı da oyun bozan veya eski köye yeni adat olmaz,diye etkisiz hale getirirsiniz..
Hele birde birey olmadan bahsederseniz,tamamen kendinize sığınır, toplumdan sizi izole ederler ve yalnızlığınızı ancak içinize seslendiğiniz sesiniz size yankı yapar,kulak uğultunuzla avunursunuz..!
Azınlık olacaksınız ama talebinizi olmayacak,talebiniz haddinizi bilmemektir, verilenle yetinecek uslu yaramazlık yapmayan çocuk gibi hareket edeceksiniz;çoğunluğu haklı gören,boyun eğen bir hayatı seçeceksiniz, yoksa kan kustururlar kızılcık şerbeti içtim,diye bağırtırlar.
İşte Atatürk hava limanında AKP’lilerin ‘azınlık şaşırma sabrımızı taşırma” diye sloganı Başbakan da onaylar bir şekilde dinliyordu.
Gerçi biz bu azınlık sloganından daha tehlikelisini Erdoğan’ın 2011 seçim meydanlarında 7 ilde Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini teşhir edip meydanlarda kitlelere yuhalattığını da biliyoruz..Başbakan bunları bilinçli yapar, çünkü bu sloganlar kendisine din ve mezhep boyutunda çok büyük oy taşıdığını biliyor;bu tezimizin doğru olmadığını iddia edenler varsa,bizahmet çevrelerinde Akp örgüt yönetiminde,belediye ve il genel meclis üyeleri arasında,devlet bürokrasisinde,bir tane Alevi vatandaşın görev alıp almadığını bir araştırsın.
Gezi Parkı eylemlerine dönüp süreci ve gelişmeleri analiz ettiğimizde şunu görüyoruz; “bu direniş bireyim özel hayatıma karışma ve bir kentli direnişi aynı zamanda, sosyal insanların baş kaldırısı, çok kültürlülüğü içselleştirenlerin hareketi olarak karşımıza çıkıyor.”
İnsanların direnişte ortak noktalarını sosyolog Nilüfer Göle’de şöyle analiz ediyor;”Başbakanın kamusal alanı İslami değerlere göre düzenlemeye kalkışması toplumda tedirginlik yarattı.” diye yorumluyordu 5 Haziran 2013 tarihli T24 deki yazısında.
Erdoğan Ekonomiyi “dini ve mezhebi” kadar ciddiye alıyor,ekonomiye mikro düzeyinde değil makro boyutunda bakıyor iyi de yapıyor ama demokratik haklar ve özgürlükler konusunda ise hiç umursamıyor..Nasıl olsa bu toplumun demokrasi ve hukuk talebi yok, bir de demokrasi karın doyurmaz para ile her şeyi hallederim mantığıyla hareket etmesi;eğitimli, kentli genç kuşağın tepkisi hayatın böyle olmadığını gezi parkı direnişiyle ezberini bozdu uykularını kaçırdı Başbakanın.
Başbakan eğer sorunları çözecek bu direnişe çıkan insanları evine-işine gönderecekse demokratikleşmeye hız vermeden başka bir çıkış yolu yok..
Gezi Parkı direnişçilerini azınlık görmek veya bunların karşısına on misli kalabalıkla çıkarım dediğiniz de, hespalyamadığınız bir felaketle karşılaşırsınız;sorun meydanlara daha fazla insan yığmakla değil,temel hak ve özgürlükleri eksiksiz yerine getirmek;kendi grubunu ve tabanını memnun etmeniz karşı tarafı etkisiz hale getirmez,senin kadar çoğunluk olmayanların yeryüzünde, senden fazla kalabalığı var bunu da aklınızdan çıkartmayın sayın Erdoğan.
Gezi Parkı direnişi sizin algıladığınız gibi azınlığın çoğunluk üzerinde tahakkümü değil,tam tersine çoğulcu kültürü yok saymanız,otoriter yaklaşımınız,din ve mezhep referanslı konuşmalarınız ve özel hayata bakışınıza karşı oluşmuş bir tepki..Sakın bunu dış güçler,provokatörler,faiz lobicileri gibi küçümseyerek ve geçiştirerek bu eylemleri etkisiz hale getiremezsiniz,sorun gerçekle yüzleşmek ve gerçek özgürlüğün sahipleriyle bir mutabakata varmaktan geçiyor.
Erdoğan, siyasal yaşamında bu kadar kitlesel,ülkenin yedi bölgesinde 78 ilinde böyle bir tepkiyle karşılaşacağını hesaplamıyordu..Sadece Başbakan değil,hiçbir kişi ben böyle bir kitlesel ayaklanmayı bekliyordum,diyen yok olay bu kadar ciddi..Birde Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir ayaklanma Gezi Parkı direnişi.
Mısır’da ,Libya’da ve Suriye de sokaklara dökülen halkın sesine kulak verin,diyordunuz diktatörlere ya;kendi halkınızın tepkisine üç beş çapulcu derseniz,ciddiye alınmazsınız.
Politikanızın karşısında olan yüzde 50’ye azınlık derseniz komik duruma düşer,mizah konusu olursunuz sayın Başbakan.
İşte benim karaladığım şiir gibi:
Dışarıda demokrat,
İçeride diktatör,
Eğer bana inanmazsan,
Haklarını aramak için sokağa çıkta,
Başına geleni gör.
Yorum Yap