GEZİ PARKI OLAYLARI BARDAĞI TAŞIRAN DAMLA

  • 2.06.2013 00:00

 Taksim Gezi Parkı olaylarının 28 Mayıs 2013 tarihinde başlayıp beşinci gününe girmesi ben yazıya oturduğumda devam ediyordu hem de ülke geneline yayılarak;başta İstanbul,Ankara,İzmir,İzmit,Adana,Aydın,Muğla,Kırıkkale,Antalya gibi illerde gezi parkına destek ve AKP’ye karşı öfke patlamaları ve olaylar ekranlarda gösteriliyor ve polisle eyleme katılanlar arasında çatışmalar oluyordu.Gezi parkı eylemi ülke gündemine oturması ve ülkenin dört bir yanından kitlesel gösterilere dönüşmesinin bir fikri takibini yaparsak bu olayların nasıl geliştiğini yani klasik deyimle büyük fotoğrafı görmüş oluruz.

Bugünlere nasıl gelindi?

Erdoğan’ın dış politikada özellikle de Orta Doğu siyasetinin Suriye iç savaşıyla yerle bir olması, bir yerde siyasette bir miyopluk yaşamasının sonucu, bugün önümüze çıkan olayların büyük payı var.

Başta AB’liğinde uzaklaşıp Orta doğu da tek başına bir aktörlüğe soyunması ,Suriye de başlayan Esad muhalefetin gösterileriyle Esad’ın kısa sürede gideceğini tahmin ederek köprüleri atıp,muhalif olan Sünni kesimle yakınlaşması, ardından Suudi Arabistan ve Katar gibi Sünni, mezhepsel politika izleyen ülkelerle  ittifak yapıp; Özgür Suriye Ordusuna(ÖSO) açıktan destek vermesi ,olayların da beklediğinin dışında tam tersi gelişmesi;bizim başbakanın kimyasını bozdu.

Erdoğan her olayı din ve mezhep referanslı açıklamaya kalktı  ve çoğunluk üzerinden,bireysel hakları ve azınlıkları yok sayan, hukuk ve demokrasi referanslı değil de, din eksenli açıklık getirmesi toplumda ve dış dünyada çok ciddi sorunlarla karşılaşmaya başladı.

Ne diyordu Erdoğan :

Tek din,dindar nesil yetiştireceğiz,Çamlıcaya cami yapacağım,bizim neslimiz bozdular bunu yeniden yaratacağız,seçmeli kuran dersi,Diyanet işler başkanlığını Osmanlının Şeyhlül İslam gibi devreye sokması ve diyanet işler başkanlığının bütçesini 11 bakanlığın bütçesine eşit hale getirmesi,Diyanet işler başkanlığını önemli bir devlet protokolünün sırasına çekmesi,her yıl diyanete 10 bin kişilik kadro alınması,Cem Evlerini ibadet yeri olarak tanımayız, bizim tek ibadet yerimiz Cami demesi,üçüncü köprünün adını Alevileri katleden bir padişahın ismini vermesi,kürtaj yasağı ve her Kürtaj bir Uludere’dir,Uludere katliamını aydınlatmaması,bu katliamı küçümsemesi ve tutturmuşlar bir Uludere demesi,Uludere katliamını yapan silahlı kuvvetlere teşekkür etmesi,idamı getireceğim,kendisine oy vermeyen Kürtler Zerdüşt açıklaması,demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüzü kesiyor,yargıya talimat verdim gereğini yapacak,bir taraf olmayan bertaraf olur,basın üzerinde baskıların artırması ve muhalif olan gazetecileri ve köşe yazarlarını işten attırması,kendine bir yandaş basın oluşturması,alkol düzenlemesinde yaptığı konuşma;iki ayyaşın yaptığı yasaya mı inanacaksın yoksa dinimizin emrine gibi açıklamaları,özel hayata müdahaleye gelen açıklamaları,alkol alanları aşağılaması,kibirli ve öteleyici bir dil kullanması,aksırana tıksırana kadar içiyorlar,biz kurusuna da sulusuna da karşıyız,diyerek neredeyse alkol alanların bir tek sarhoş taklidini yapmadı,dahası; toplumun sinir uçlarıyla oynadığının farkında mı acaba Başbakan.”

Başbakanın dini referanslı konuşmalarından sonra artık valiler de,de din referanslı açıklamalar gelmeye başladı bunlardan biri de Hatay Valisinin Reyhanlı kanlı saldırısından sonra açıklamaları,Erdoğan’ı doğrular nitelikteydi.31 Mayıs 2013 tarihli basına yansıyan İşte Hatay valisinin açıklamaları:

“Hatay valisi Mehmet Celalettin Lekesiz,Reyhanlı saldırılarının ardından devletin görevini başında olduğunu belirterek,Regaip kandili gecesi dahil olmak üzere 95 hatim,4 bin 374 Yasin-i Şerif ve 70 Mevlid-i Şerif okundu” diye basına açıklamalar yaptı.

Hukuk devletinde  olayı böyle algılayan bir vali olur mu?

Başbakanın din ve mezhep referanslı açıklamalarda bulunursa bal gibi olur?

İmam ne yaparsa cemaatin ne yapacağı misali..

Taksim gezi parkı olaylarına gelirsek,Başbakan Mısır da,Libya da ve Suriye de kitlelerin soka dökülmesiyle,çağrıda bulunuyordu diktatörlere halkının sesine kulak ver.Ama kendi ülkesinde halkı sokağa dökülünce bunların emelleri başka, diye tepki gösteriyor,İstanbul valisi de niyet okuma yeteneğini gösteriyor,on binleri marjinal sayıyor,bunların emeller farklı,diyordu canlı yayında basın toplantısında.

Gerçi bizim Başbakan Almanya’da Alman Başbakanına sen benim vatandaşıma ana dilinde eğitim vermeyerek asimile ediyorsun,diye tepki gösterirken,ülkesinde Kürtlerin ana dilde eğitimini ise reddediyordu.

Tabi birde Akp’nin yandaş medyasından bahsetmeden geçemeyiz,beş gündür süren on binlerce insanın eylemini görmeyen bir medya ve haber kanalları var,bunların başında Sabah gazetesi ve HABERTÜR kanalı ve gazetesi..Diğerleri Starımız,Yeni Şafağımız ve onlara endeksli yayın yapan görsel medyamızda da komplo teorileri kurup,yaftalamalardan geçilmiyor, ülke için mutluluk tabloları çiziliyordu.Ama OECD,36 ülke arasında yaptığı araştırmada Türkiye’yi en mutsuz  ülke ve sonuncu olarak raporunu açıklıyordu; 30 mayıs 2013 tarihinde çok az gazeteler bu haberi verirken,tabi ki yandaşlar görmemezlikten geldiler.

Hoşgörü ve diyalog hareketinin lideri mütedeyyin insanların üzerinde büyük saygınlığı olan Fevtullah Gülen ABD’den Erdoğan için çok ciddi bir açıklaması yansıdı medyaya,şöyle diyordu Gülen:”Güç zehirlenmesine yakalanmış” diye..

Çok sık gündeme getirdiğim bir düşüncemi tekrar edeceğim,Erdoğan muhalefetsiz, hukuksuz bir demokrasiyi savunuyor,bunu da çoğunluğa dayandırıyor; kim sandıktan seçimle çoğunluğun oyunu aldıysa halktan, istediğini yapsın mantığına dayandırıyor.Hiç bir gösteri,yürüyüş,aykırı fikre tahammül edemiyor ve terör örgütüyle ilişkilendiriyor her göz altına alınları,yargı kararını beklemeden.Murat Belge de 1 Haziran 2013 tarihli Taraf gazetesindeki yazısında;demokrasi Erdoğan’a tahsisi edilmiş otobüs değil,ve bu otobüs benim istediğim durağa beni götürmüyor,diye gezi parkı olaylarını böyle yorumluyordu.

Erdoğan,milyonlarca insanı kendi özel yaşamıyla ve sosyal hayatına benzeştirmeye çalışıyor ama bunun tehlikeli bir çıkış olduğunu nasıl anlayacak zaman gösterir ama nasıl gösterir,dilimiz varmıyor söylemeye ama ortalık toz dumanında da kimse  bunu göremez.

Halkıyla karşı karşıya gelen ve inatlaşan,tarihten ders almayan,değişen dünyayı okuyamayan  siyasetçiyi,zor ve tehlikeli günlerin sinyalidir bu olaylar.

Çoğunluk benim arkamda istediğimi yaparımın  bir sınırı vardır;o da yeryüzünün ortak kararı temel hak ve özgürlüklerdir.İnsan Hakları artık hiçbir ülkenin içişleri sorunu değildir.

Arap Baharı bu kararın sonucu ortaya çıktı küreselleşmeyle.

Not:bu yazıyı İzmit’te katıldığım ‘Taksim Gezi Parkına’ destek mitingine katıldıktan sonra kaleme aldım.Binlerce kişinin katıldığı mitingde ortak slogan ”her yer direniş her yer Taksim” diye haykırıyordu insanlar.Eylemler de dalga dalga iller bazında yayıldığını,tam 48 ilde eylemleriyle insanların destek verdiğini ajanslar veriyordu, ben yazıyı bitirdiğimde.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums