- 13.05.2013 00:00
CHP’nin 10 Mayıs 2013 tarihinde İstanbul da gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle yaptığı basın toplantısında,Kürt sorunu ve ülkenin demokratikleşmesine yönelik;”19 maddelik özgürlük ve barış bildirgesi” yabana atılacak bir gelişme olduğu gibi, övgüyü de hak ediyor eksiklerine rağmen..
CHP’nin anadilde eğitime karşı çıkması ise;ünlü şairimiz Yahya Kemal’in veciz sözünü yazıya başlık koydurdu bana.
CHP’nin önemsediğimiz bildiriyi kamuoyuna açıkladığı gün, Taraf Gazetesinin manşetinde de; 6 CHP milletvekilinin statükodan yana tavır alan partide ulusalcı kanat olarak tanınan,barış sürecine karşı çıktıklarını manşetten veriyordu.Bu da CHP’nin bir tezatlar partisi olduğunu ortaya koymaktadır.
İşte CHP’nin öne çıkarttığı bizim de önemsediğimiz demokratikleşmenin önündeki engeller.
· Seçim barajının yüzde 10 dan 5’e inmesi.
· Siyasi partiler ve seçim kanunun değişmesi,
· Diyarbakır Cezaevinin müze olması.
· Koruculuk sistemini kaldırılması.
· Uludere katliamının aydınlatılması.
· Demokrasimizde hiç birimizin kabul etmediği lider sultası var.Milletin vekilini liderler değil,millet seçsin.
· Düşünceyi,inanç ve ifade özgürlüğünü güvence altına alalım.Kim nerede istiyorsa girsin ibadetini yapsın.Toplantı,gösteri ve örgütlenme özgürlüğü bir haktır,güçlendirelim.
· Din ve vicdan özgürlüğü tartışılamaz.İnançlar arası farklılık gözetilemez.Bunu gerçekleştirelim.
· Demokrasi ve insan haklarının önündeki engelleri temizleyelim.
· Basın hürdür,sansür edilemez.İletişim özgürlüğü esastır,onu sağlayalım.
· Tutuklu siyasetçi,bilim adamı,gazeteci ve öğrenci ayıbına son verelim.
· Faili meçhuller,yargısız infazlar cezasız bırakılamaz.Zaman aşımı engellenmelidir.
· Gizli tanık,yasa dışı dinlemelerle yargılama olamaz.
· Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve kısaca 12 Eylül hukukuna son verilmesini istiyor CHP.
Her şeye rağmen CHP’nin bu önerileri siyasi partiler ve demokrasiden yana olan güçler destek vermeli.
Hatta bu öneriler “ana dilde eğitim,ademi merkeziyetçilik,vicdani ret ve Kürt bölgesindeki isim değişikliklerine son verip orijinal isimlerinin iadesiyle zenginleştirilmeli.”
CHP BDP’den sonra Türkiye de Kürt sorununa parlamentoda en fazla kafa yoran raporlar hazırlayan parti olmasına rağmen,bir türlü parti içinde Kürt sorununun çözümü konusunda ilkesel bir siyaseti kamuoyunun önüne taşıyamıyor.
Anadilde verilecek eğitim ülkeyi böler,ayrıştırır yanıtı akıllara durgunluk veriyor.
Bu kadar önemli bir özgürlük ve barış bildirgesiyle demokrasinin önündeki engellere çözüm üreteceksin ve ardından da ;ana dilde eğitime karşıyım dediğiniz de,bir insanın doğuştan kazanmış olduğu hakkı yok saymanız; bütün demokratik taleplerinizi gölgede bırakır.
Kendisi de çok iyi biliyor ki Kılıçdaroğlu;Kürtlerin olmazsa olmazlarındandır “ana dilde eğitim.”
Anadilde birden fazla eğitim veren dünyada çok ülke var Güney Afrika da 12 dilde devlet eğitim veriliyor,bu kadar ciddi çalışma yapan bir parti bunları nasıl görmez veya görmek istemez. Sıraladığınız güzel özgürlük paketine ana dilde ve her isteyenin istediği dilde kültürünü yaşaması ve yaymasının önündeki engellerinde kalkmasını ilave etseydiniz ne kaybederdiniz,demokrasi,hukuk ve barış açısından.
AKP’nin Kürt sorunu konusunda bir çözüm politikası yok bunu anlıyoruz da; CHP’nin 1991 yılından beri SHP’den bu tarafa yıllarca üzerinde çalıştığı Kürt sorunun çözümü çabalarını;anadilde eğitime karşı çıkarsanız; çok gülünç bir duruma düşürüyor politikanızı içeride ve dış dünyada.
Eğer CHP barış sürecine Kürt sorunun çözümüne ve demokratikleşme boyutunda evrensel bir hukukla katkı sağlamaya devam ederse, iktidar yolunda önemli bir yol alacaktır.CHP’nin barış sürecinin saydam olmadığı konusunda yani PKK ile AKP hangi konularda anlaştılar tezinin haklı yanı var..
Yalnız, CHP’nin AKP’nin PKK ile görüşmesine karşı çıkması ise karşılığı yok bunun siyasette;çünkü kiminle savaşıyorsanız onunla barışırsınız.CHP de olsa bir başka parti de olsa silahların susmasının muhatabı BDP değil PKK’dır.
Eksiklerine rağmen CHP’nin “demokrasi,barış ve özgürlükler” bildirisi veya paketi desteklenmeli; eksikler ise kervan yolda dizilir misali ele alınarak yola devam edilmelidir.
Tabi bizim burada CHP’ye bir vatandaş olarak önerimiz; sosyal,siyasal ve ekonomi politikalarını,sosyal demokrasinin evrensel ilkleriyle,siyasetini örtüştürmeli ve yürütürken de;Türkiye’nin AB’liğinin üyeliğine hız vermeli,yoksa bu mücadelesi çok güdük kalacaktır.
Muhalefet, demokratik toplumlarda her zaman iktidardan daha özgürlükçü,insan odaklı,hümanist bir siyaseti ilke edinir..Vatandaşı devletin hizmetkarı değil,tersi devleti vatandaşın hizmetkarı gören ve devletin nötr olması konusunda,devlet aklını evrensel hukukla bağlayan bir sistemi savunur..
Not.Bu yazıyı bitirdikten sonra; Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde vahim bir terörle şok olduk toplum olarak,patlatılan iki bombalı araçla 43 kişinin ölüm haberini, haber kanallarından öğrendim.Ölenlere baş sağlığı yakınlarına da sabır diliyorum.
Dileriz CHP’nin bu demokratikleşme paketi, bu terör olayıyla gündemden düşmez.
Birde şunu hatırlatalım AKP’ye; Suriye iç savaşının tarafı olup alenen Beşer ESAD muhaliflerini eğitir ve savaşa hazırlarsanız ülkenizde, karşılaştıklarımızda sürpriz olmasa gerek.AKP’nin öngörüsüz dış politikasının sonucudur bu terör olayları.Dilimiz varmıyor söylemeye ama bunun devamı gelecek gibi görünüyor,dileriz yanılırız.
Ne demişler,”camdan evde oturan başkasının penceresine taş atmasın.”
Bir taraftan ülke içinde barışı sağlamaya çalışırken; dışarıdan gelen bir sistematik terörle de kuşatılmış durumdayız.
Yorum Yap