Siyaset ve modeller

  • 5.02.2016 00:00

Siyasete olan güvenim her geçen gün azalıyor.

 

Belirli ispatlanmış modellere olan güvenim ise her geçen gün artıyor.

 

Aslında siyaseti, hele kısa vadede, pek de sevmiyorum, güvenmiyorum.

 

Siyaset ancak eş hukuki meşruiyeti haiz rakipler arasında anlamlı bir yarış.

 

Bir taraf hoyratça hukuku ayaklar altına alıyor ise siyaset de meşruiyetini yitiriyor, birilerinin, mesela AKP ve destekçilerinin bunu iyi görmesi lazım.

 

Siyasete yönelik çıkışlarım, değerlendirmelerim ise büyük ölçüde soyut diyebileceğim modelleri savunma, destekleme çerçevesinde.

 

Örnekler vereceğim.

 

Demokrasi ve hukuk devleti üzerindeki askeri vesayete, askeri egemenliğe karşıyım.

 

Bunun temel nedeni ise asla askeri sevmemem, 12 Mart, 12 Eylül acı tecrübelerini toplum olarak yaşamış olmamız değil.

Türkiye’deki askeri vesayet kurumu öyle davranışsal bir mesele, bir-iki darbeci subayın maceraperest girişimleri de hiç değil.

 

Anayasal, yasal, kurumsal bir mesele.

 

Milli Güvenlik Kurumunun bu anayasal statüsü (Anayasa 118), Genelkurmay Başkanının Milli Savunma Bakanı’na bağlı olmadığı bir bürokrasi modeli (Anayasa 117) sürdükleri sürece; çift başlı yargı anayasal olarak devam ettiği müddetçe askeri vesayet de bütün gücüyle sürüyor demektir.

 

Bazı AKP’lilere bu temel gerçeği her gün hatırlatmak lazım.

 

Benim peşinde olduğum kurumsal, anayasal yapı evrensel standartları haiz bir demokratik hukuk devleti modeli.

 

Yukarıda saydığım askere ilişkin anayasal maddeler, kurumlar ise bu evrensel demokratik hukuk devleti modeline taban tabana zıt.

 

Benim rahatsızlığım askerin bu mevcut statüyü istismar etmesinden, darbe yapmasından falan değil.

 

Bu kurumsal yapı ile evrensel hukuk devletinin kurulmasının imkansızlığından.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) kurumuna da çok büyük itirazım var.

 

Ancak, bu itirazımın kaynağı DİB’in kötü yönetilmesi, çok ilginç fetvalar yayınlaması falan değil.

 

Benim DİB’e ilişkin rahatsızlığım bu kurumun anayasal ve kurumsal yapısının evrensel (batı)laik devlet yapılanması ile muazzam bir çelişki içinde olması.

 

Türkiye bazı kavramları artık çok açık tartışmalı.

 

İçeriği tartışmaya açıktır ama en genel çizgisiyle evrensel bir bağlamda laik devlet yapılanmasına karşı mıyız, değil miyiz?

 

Bu sorunun yanıtının verilmesi şart.

 

Mevcut statüsü ile, anayasal konumu ve en önemlisi finansman biçimi ve Siyasal Partiler Kanunu 89’un sağladığı ahlaksız koruma kalkanı ile DİB kurumsal ve hukuksal statüsü  demokratik hukuk devleti modellerine aykırı bir yapılanma.

 

                                                           ***

 

Bu evrensel olarak nitelediğim modeller de havadan inmiyorlar.

 

Siyaset kurumu kısa vadede belirli konulara çözümler üretiyor.

 

Türkiye’de sivil-asker, din-devlet ilişkilerine de bu kötü çözümleri üretmiş.

 

Modeller ise çok uzun seneler, on seneler, hatta asırlar içinde ve sadece tek bir ülke pratiği ile değil, çok sayıda ülke pratiği ile oluşmuş bir siyasal birikime tekabül ediyorlar.

 

Savunageldiğim demokratik hukuk devleti modeli öyle masa başında oluşturulan bir model hiç değil.

 

Hiç küçümsemediğim siyasal süreçlerin farklı mekan ve zamanlarda ürettiği, çok önemli ve zor testlerden geçmiş birikimli modellerin bir bileşkesidir bu model.

 

Bizdeki siyasal ve anayasal yapı ise maalesef bu zor tarihsel testlerden geçerek oluşmuş modelden, demokratik hukuk devleti modelinden çok büyük sapmalar göstermektedir.

 

Ve, ben, bu tarihsel testlerden geçerek olgunlaşmış modeli bizim siyasi ve anayasal yapıya çok büyük ölçüde tercih ediyorum.

 

Tercih etmekle de kalmıyorum, bu evrensel diyebileceğim modelin tüm kurum ve kurallarıyla bizim sistemimize yerleşmesi için gayret gösteriyorum.

 

Bizde ise, birileri, yerli ve milli adını verdikleri, evrensel modelden çok kopuk, daha da vahimi kopuk olmasını tercih ettikleri bir yapılanmayı dayatmak istiyorlar.

 

Milli ve yerli model önerisinin testi bile yapılmamış, neden alıp kullanalım?

 

Vatandaşlık hukuku da, asırlar içinde ortaya çıkmış bir demokratik hukuk devleti evrensel modelinin bir parçasıdır.

 

Bizdeki vatandaşlık anayasal, kanuni yapılanması ise evrensel modelin çok dışına çıkmış bir yapılanmadır.

 

Evrensel demokratik hukuk devleti modelinin, mesela vatandaşlık özelinde, dışına çıkmış olmanın maliyetini Türkiye, on senelerdir, bir iç savaş manzarası benzerini yaşayarak taşımaktadır.

 

Demokratik hukuk devleti evrensel modelinin on senelerdir dışında olmamızın en büyük maliyetini de fakirlik olarak, düşük ekonomik büyüme olarak ödemekteyiz.

 

Türkiye’de önemli bir siyasal akım ve parlamenter çoğunluk milli ve yerli olduğunu iddia ettikleri bir tuhaf, tarihsel testlerden geçmemiş bir modeli önermektedir.

 

Bazı sözde entelektüeller de, siyaset adı altında, testlerden geçmemiş yerel modelleri evrensel modellerin önüne koyabilmektedirler.

 

Neden mi?

 

Muhtemelen para ve mevki rantları nedeniyle.

 

Ben de, karınca kararınca, tarihsel testlerden geçmiş  evrensel demokratik hukuk devleti modelini “yerli ve milli” adı verilen bir ucubeden çok daha etkin ve çok daha az hatalı olduğunu düşündüğüm için öneriyorum.

 

Hep söyleyegeldim, kamusal alanda “bize özgü” kurum ve hukuk olmaz.

 

Bize özgü kamusal kurum ve kural olmaz ise yerel siyasetin kurumsal önerilerini öne çıkarmanın da pek anlamı kalmamaktadır.

 

Birisi kamu hukukuna ilişkin “yerli ve milli” bir sistem öneriyor ise uzak duracaksın, şüpheleneceksin.

 

ESER KARAKAŞ / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums