AKP NEDEN YÖNETEMİYOR VE AKADEMİSYENLER

  • 20.01.2016 00:00

Arkanızda galiba sayısı on üçü bulan seçim zaferi olacak.

 

Partinizin fiili lideri Cumhurbaşkanlığı makamına yüzde 52 oy ile çıkacak.

 

1 Kasım seçimlerinde yaklaşık yüzde elli oy alacaksınız.

 

Devletin tüm kurumları mutlak kontrolünüzde olacak.

 

Devlet kurumları yetmeyecek, özel kurumları da boyunduruğunuza almak isteyeceksiniz.

 

Kimse alınmasın ama CNN’in içler acısı durumu ortada.

 

Ama Türkiye yönetilemiyor olacak.

 

Bugünkü Türkiye manzarası yönetilemeyen ya da çok kötü yönetilen bir ülke manzarası.

 

Terör, yüksek enflasyon, sabah akşam ekranlarda avaz avaz bağıran, çok sinirli, çok yüksek dereceli yöneticiler.

 

İyi yönetilen bir ülkede bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan bu kadar sinirli olur mu?

 

AKP neden yönetemiyor sorumun bir bölümüne yanıtı aslında beş-altı satır yukarıda kendim de verdim.

 

Bir devlette tüm kurumları, devlet ve özel, kontrol etmek ister ve üstelik bu işte bir dereceye kadar da başarılı (!!!) olursanız ülkeyi yönetememeye doğru emin adımlarla gitmeye başlarsınız.

 

Devlet yönetiminde başarı güçler arasında denge demektir, tümünü kontrol etme sapkınlığına düşerseniz dengeyi de kaybedersiniz.

 

Ancak, ben bugün AKP’nin ülkeyi yönetememe keyfiyetine başka bir açıdan yaklaşmak istiyorum.

 

Türkiye son günlerde akademisyen bildirilerini tartışıyor.

 

Bir tarafta Güneydoğu ya da kürt meselesine devlet mantığı dışında yaklaşan bir akademisyenler bildirisi var, imzacı sayısı 1128.

 

Öbür tarafta da, imzacı sayısı iki yüz galiba, “devletimizin yanındayız diyen başka bir akademisyenler bildirisi var.

 

AKP’yi, on dört senelik güçlü bir iktidar döneminde, iyi anlamak ve değerlendirmek için bu iki bildiriyi  ve özellikle de imzacı profilini iyi analiz etmek gerekebilir.

 

Ama, ilk etapta, bildirilerin içeriklerinden ziyade, imzacıların üniversitelerinin niteliklerini iyi değerlendirmek şart.

 

Bir üniversitenin niteliğini ağırlıklı olarak o üniversitenin yaptığı yayın ve özellikle de bizim ülkemizde, çektiği öğrencinin niteliği, ÖYS puanı belirliyor.

 

İktidara destek veren, devletimizin yanındayız diyen bildirinin imzacılarının çalıştıkları üniversitelerin Türkiye içinde sıralaması hiç de iç açıcı değil.

 

Yeni kurulmuş, gelenekleri olmayan taşra üniversiteleri ağırlıktalar.

 

Oysa, Sayın Cumhurbaşkanının çok kızdığı bildirinin imzacıları arasında çok sayıda Boğaziçi, ODTÜ gibi Türkiye’nin gurur kaynağı üniversiteler var.

 

Türkiye’nin en başarılı öğrencileri bu üniversiteleri tercih ediyorlar.

 

Buralarda çalışan ve bildiriye imza atan öğretim üyeleri de dünyanın en önemli üniversitelerinde doktora yapmışlar.

 

Sayın Erdoğan’ın beşinci kol tabirini kullanabildiği bu öğretim üyeleri mesleklerinde daha başarılı.

 

Hani şu meşhur ifade var ya: “Memleketini en çok seven işini en iyi yapandır”.

 

Memleketini sevmek muktedire kayıtsız şartsız destek vermek değildir.

 

Söz konusu alternatif destek profilleri ile AKP’nin herhangi bir konuda başarılı olması kolay değildir.

 

Bu destek profili ile AKP’nin küresel yarışta bir yerlere gelmesi de zordur.

 

Çağın dayatması evrensel ve kozmopolit olan iken, illaki de “yerli ve milli”de ısrarcı olursanız destek profiliniz de belirlenmiş olur.

 

Bu mesele sadece bu bildiri ile sınırlı değil.

 

AKP basında desteğini bir zamanlar Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Altan gibi isimlerin desteği ile sağlamış iken bu profil bugün yerini ismini bile yazmaya değer bulmayacağımız isimlere bırakmıştır.

 

İyi malzeme olmaz ise iyi helva yapmak zordur.

 

“Devletimizin yanındayız” diyen bildiricilerin profili seksen milyon nüfuslu, NATO üyesi, Avrupa Konseyi üyesi, AB tam üyelik adayı bir ülkenin devletini kesmez, kesmeyecektir.

 

Sayın Erdoğan demokrasilerde bir noktaya kadar anlaşılabilir olan kemiyet kavramına, çoğunluk, öncelik ama biraz fazla öncelik vermektedir.

 

Keyfiyetin, niteliğin bu kadar ikinci plana itilebildiği bir sistem mutlaka balon yapar.

 

Kemiyetin keyfiyete sınırsız tercihi bürokraside, iktidar TBMM grubunda, iktidara destek veren üniversitelerden sivil toplum kuruluşlarına, danışman komedilerine kadar iktisattaki ünlü “kötü para iyi parayı kovar” kuralını devreye sokmaktadır.

 

Ama, Büyük Reis böyle buyurdu, sonuçlarını göreceğiz.

                       

ESER KARAKAŞ / HABERDAR

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums