- 26.04.2013 00:00
CHP’li Umut Oran basına düzeltme yollamış. “Sayın Gülseren Onanç’ın sonuçlarını açıkladığı anket CHP’nin yaptırdığı bir anket değildir. Bu nedenle partimizin yaptırmadığı bir anketin ücretinin Genel Başkanımızın imzasıyla ödenmiş olması da söz konusu olamaz” demiş.
Bahse konu anket mâlum CHP tabanın yüzde 65’inin barış taraftarı olduğunu kaydeden çalışma. Yani öyle utanılacak bir şey değil.
MHP’nin kahırlı hâlleri
MHP’li Semih Yalçın epeyidir esip gürlüyor, sağa sola ayar veriyor. Barışın hesabını soruyor. Bu defaAli Bayramoğlu’na açık mektup yazmış. Bir dolu fuzulî lakırdı, mecaz ama sıfır politika. Barışla birlikte marjinalleşmesi mukadder MHP’nin bugünkü ruh ve şuur hâlini mükemmel anlatan bir name.
MHP’nin Kürt çatışmasını çözmek gibi bir derdi yok. “Barış düşmanla yapılır” düsturundan bihaber. Kibirli bir duruşla boyuna geriyor.
ÇED kepazeliği
Mâlum hükümet Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) deyince cin çarpmışa dönüyor. ÇED Başbakan’ın her fırsatta “bürokratik engel” dediklerinden... İkide birde ÇED muafiyetini gündeme getirmenin nedeni bu. 2008 ve 2012’de muafiyet dayatılmış ve en son açılan davada Danıştay 14. Daire’nin verdiği nihaî karara göre bütün eski projelere ÇED alınması zorunlu hâle gelmişti.
Takiben idare yine devreye girdi. Bu sefer 23.6.1997 tarihinden önce yatırım programı kapsamına alınmış, 5 Nisan 2013 itibariyle planlanma aşaması geçmiş, ihalesi yapılmış, üretim veya işletmeye başlamış projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu yapı ve tesislerde yapılacak işletme ve uygulamalar ÇED yönetmeliği kapsamından çıkarıldı.
Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin Perspectives dergisinin son sayısında hukukçu Gonca Yılmaz’ın Türkiye’deki ÇED maskaralığını anlatan mükemmel bir makalesi mevcut.http://www.tr.boell.org/web/111-1627.html “ÇED raporları çevresel etkiyi değerlendirebilir mi?” başlıklı makalede ÇED’in nasıl göstermelik bir iş olduğu açıkça görülüyor. ÇED Yönetmeliği 1993’te yürürlüğe giriyor. Toplam sekiz defa değişikliğe uğruyor, üç defa da tamamıyla yürürlükten kaldırılıyor. ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü verileri 1993-2010 arasında verilen 33.824 ÇED kararından sadece otuz ikisi “ÇED olumsuz” olarak verilmiş. “ÇED gerekli değildir” kararı sayısı ise 31.285!
Kimi kandırıyoruz acaba kendimizden gayrı?
Nükleer ile domates biber
Bugün Çernobil Felâketi’nin 27. yıldönümü. 20. yüzyılın en büyük nükleer felâketi Çernobil’in etkileri sürmesine rağmen insanlığın bundan gereken dersi çıkardığı söylenemez. Daha iki yıl önce meydana gelen Fukuşima Felâketi nükleer konusunda Japonya’nın aklını başına getirmeye yetmedi. İnsanlık bugünü ve yarının riske atma konusunda yarışmaya devam ediyor. Hele gelişmekte olanlar...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız geçende Amerika’ya sitemde bulunarak, “Ben 22 milyar dolarlık nükleer santralı stratejik ortağım Amerika ile yapmayacaksam, hangi projeyi yapacağım, domates biber mi satacağım?” dediydi. Keşke Türkiye organik domates biber üssü hâline gelebilseydi de doğanın canına okumadan para nasıl kazanılır dünyaya gösterebilseydi. Tarımı iptidaî bir uğraş sanmak, nükleeri de modern sanmak sonradan gelişenlere mahsus bir kurgu.
Gelelim “enerjiyi nerden sağlayacağız” diyeceklere. WWF - Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın yayımladığı Güneş Atlası’nda, Türkiye’nin mevcut elektrik ihtiyacının tamamının 790 km2 yani yüzölçümünün binde biri kadar bir alana yayılacak güneş panelleriyle karşılanmasının mümkün olduğu belirtiliyor.
2050 yılında ise Türkiye’nin elektrik ihtiyacının tamamını karşılamak için bunun aşağı yukarı iki misli kadar güneş paneli yeterliymiş. WWF bunun iki Atatürk Barajı kadar alana karşılık geleceğinin altını çiziyor.
Temiz, doğa dostu, sürdürülebilir ve Türkiye’de bol bulunan bir kaynak güneş. Paneller pahalı, evet, ama diğer kaynakların tahribatının yanında devede kulak. Bakan Yıldız görev tanımında bulunan enerji kadar tabii kaynaklarla ilgilense yeter!
Avrupa Çernobil Ağı’na dâhil olan Yeşil Düşünce Derneği, Çernobil Haftası etkinlikleri çerçevesinde, nükleer kazada çalışan üç tasfiye memurunu, deneyimlerini paylaşmak için Türkiye’ye getirdi.
Karadeniz İsyandadır Platformu ise İstanbul Taksim’de saat 19:30’da “Çernobil’e Lânet, Nükleere Hayır” yürüyüşüne çağırıyor. Tekrarda daima fayda var: Nükleer ucuz değil, temiz değil, güvenli değil.
cengizaktar@gmail.com
Yorum Yap