Önlem almazsak küresel ısınma dünyanın sonu olur

  • 21.01.2020 00:00

  Önce doğal hayatın adını ‘vahşi doğa, ilkellik’ gibi tanımlamalar ile kirlettik. Şehirleşmenin gereğinden, öneminden, çamursuz yollardan, asfaltlardan büyük memnuniyet duyduk… Lüks semtler, gökdelenler inşa ettik. Motorlu araç, hazır gıda… güya bir ‘medeniyet’ inşa ettik.

 
 
El değmemiş koyları işgal ettik, el değmedik yer bırakmadık. Yağmur ormanlarından kutuplara kadar ‘insan eli değmedik’ yer bırakmamaya karar vermiştik. Hepsine kirli ellerimizle elledik, ellenemeyecek hale getirdik.
 
Sanayileştik! Bacasından zehir çıkan fabrikalar inşa ettik. Zehirli atıklarla su kaynaklarını kirlettik. Yeri kirletmemiz bize göğün kirlenmesi olarak döndü ve rahmet ve bereket olan yağmuru bile kirletebildik.
 
Önce güçlü ülke olduk, sonra sayesinde güçlü olduğumuz, ham maddesine çöktüğümüz ülkelere 3. Dünya ülkesi demeye başladık. Güçlü ülkelerde fabrika inşa etme, çevreye zarar verme, çalışan güvencesi daha pahalıya mâl olduğu için nasılsa karışan görüşen yok diye sömürdüğümüz 3. Dünya ülkelerine zehir saçan fabrikalar yaptık, ‘işsizliği önledik’ bahanelerine sığındık.
 
Topraktan verim almamıza, o toprağı içeriden haşerat işlemesine rağmen tarladaki ürün kalıntılarını, küçük canlıların yanarak öleceğini bile bile ateşe verdik.
 
Sigaralarımızı, mangallarımızı söndürmedik, ciğerlerimizi, ormanlarımızı yaktık.
 
Kürkü, dişi ve hatta zevki için hayvanları öldürdük, nesillerini tükettik. Vahşi av gezilerini bir sınıfsal araç haline bile getirebildik.
 
Kıyısında pet şişe, plastik atık olmayan bir tane sahil bırakmadık.
 
Ağaç dikmediğimiz gibi var olan ağaçları da kestik.
 
Gün ışığıyla pekâlâ aydınlanabilecek plazaları, AVM’leri günün nasıl bittiğini anlayamayalım diye komple taştan imar ettik, sonra enerjiye ihtiyacımız var diyerek dereleri kuruttuk, doğaya zarar verdik.
 
Tüm bu vahşice düşüncesiz tutumlarımız sonunda muazzam bir düzeni olan kâinatın düzenini bozduk. Mevsimleri, dünyanın ısısını değiştirdik, artık bize gökten rahmet inmeyecek kadar acı bir kuraklık ile afet şeklindeki sellerin arasına kendimizi hapsettik. Şimdi suyu tüketiyor diye aslında suda onların da hakkı olmasına rağmen develeri toplu halde katletmeyi planlıyoruz. Küresel ısınma sonucunda birkaç yıldır dünyanın her yerinde çıkan ve söndürülemeyen yangınlar nedeniyle tüm canlıların canlı canlı yanmasına sebep olduk.
 
Kendi türümüz olan yani doğrudan akrabalığımız olan insanlarla aramıza ‘farklı ırk’ ayrımını soktuk ve birbirimizi öldürmek için nükleer silahlar icat ettik, nükleer sızıntılarla dünyayı mahvettik. Sadece bir savaşı kazanabilmek için hem insanı hem dünyayı atom bombası ile param parça ettik.
 
Sağlıkta kullanılan malzemelerin amacı insanı yaşatmak içindi ancak tüm tıbbi atıkları güvenle imha etmek yerine doğaya bıraktık.
 
Bize hiçbir zararı olmayan deniz kaplumbağalarının midesini çöp poşeti atıklarımızla doldurduk.
 
İnsan için temel gıdalardan biri olan balıkların neslini tükettik, üç tarafı denizlerle çevrili ülkelerde bile balık fiyatlarının gerçekten pahalı olmasına sebep olduk.
 
Kediye, köpeğe, kuşa yaşayacak el kadar toprak, ağaç bırakmadık.
 
Siyanürle altın aradık, siyanürün toprağı ve suyu zehirlediğini bile bile bunu yaptık; yapmaya devam ediyoruz.
 
Yeşiliyle, mavisiyle ve muazzam düzeniyle insana hem yuva hem manen huzur verebilecek potansiyeli olan kâniatın yeşilini yok ettik, mavisini kirlettik, kendimizi betonların arasına hapsettik daha agresif, daha tahammülsüz insanlar olduk; trafikte, âile hayatında, iş yerinde hayatı birbirimize çekilmez hale getirecek kadar saldırgan varlıklara dönüştük.
 
Bir süredir ‘doğal yaşam, organik gıda, şehirden uzaklaşma’ gibi cümleler kurmaya başladık ama organik gıda yetiştirecek doğal bir ortam bırakmadığımızı sanırım unuttuk. Ya da yavaş yavaş moda olan ‘doğa yürüyüşleri’ sırasında etrafa yine plastik atıkla saldırdığımızı fark etmeyecek kadar kendimizden geçtik.
 
Geri dönülmeyecek hatalar yaptık. Allah’ın rahmetiyle insanın hizmetine sunduğu dünyaya geri dönülmeyecek kadar büyük zarar verdik. Daha acısı kimsenin de pek hatasından geri dönmeye niyeti yok gibi; ‘güçlü ülkeler’ mahvettikleri dünyanın vebalini üstlenmiyor, imzaladıkları İklim Anlaşması’ndan ya çekiliyorlar ya da yükümlülükleri yerine getirmiyorlar.
 
2015’te Paris İklim Anlaşması 195 ülkenin katılımıyla imzalanmıştı. Anlaşma, 2020 sonrası için iklim değişikliğinin önlenmesi konusunda etkili çalışmalar yapılmasını, yerkürenin ısısının 2 derecenin altında kalmasını, emisyon azaltımının sağlanmasını kapsıyordu. Ancak 2020’ye varmadan ülkeler hem anlaşmaya uymamaya hem de anlaşmadan çekilmeye başladılar. İlk olarak ABD, dünyayı en çok zehirleyen ülkelerden biri olmasına rağmen anlaşmadan çekileceğini duyurdu. Ciddi anlamda fosil yakıt kullanan ülkelerden biri olan Rusya ise hiçbir taahhütte bulunmuyor. Bu tutumların nedeni ise ekonomik ancak iklim değişikliği ile mücadele edilmezse, iklim değişikliği sonucunda ortaya çıkacak kuraklık ve seller daha büyük maddi zararlar verecek.
 
Dünya, sonunun gelmesinden sadece bir adım geride, dünyayı bazılarının daha fazla katkısı olmasının da etkisiyle elbirliği ile mahvettik, muazzam düzeni bozduk, şimdi önümüzde hatalarımızı telafi etmek için son bir fırsat var eğer o fırsatı kaçırırsak kendi dünyamızı, tek yuvamızı kendi ellerimizle göz göre yok edeceğiz. Elbirliği ile kurtarmaya çalışmaktan başka çaremiz yok.
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums