- 31.08.2023 07:51
- (1)
En orta az yetkili ağızları da tek tek benzer açıklamalar yaptı, HDP 2019 yerel seçimleri sonucu şöyle özetlendi:
"AKP iktidarının yerelde çökertilmesi. Bu, merkezde onu devirmenin ilk adımıydı. Dolayısıyla kimin kazandığı değil kimin kaybettiğiydi stratejinin temeli ve bu varsayımla hareket edildi."
Bu özet çok tartışıldı, ama mutabakat kanaat değişmedi çünkü mutabıklar bu kanaate ortaktı, özeleştiri yaptıracak objektif ve subjektif şartlar da yoktu.
İçte muhalif var mıydı, pek dışa yansımadı.
Dışta muhalif vardı, ama o da içe yansımadı, çünkü alınan kararın ve peşinden kararın olumlu aritmetik sonuçlarının etkisiyle karar alanlar zamanının ünlü diktatörü Fulgencio Batista'yı yenip Havana'yı ele geçirmiş bir Castro edasıyla demokratik çevreye kostaklandı durdu.
Şimdi son seçim sonuçlarıyla bu duruş sarsıldı, gevşedi ve alınan son sonuçların o zahiri destek izleri açığa çıkmaya başladı, ama o duruş analiz masasına hala yatırılmıyor, hala "heheey be ne güzel kaybettirdik!" Pirüs'ü devam ediyor.
Bu mutabakat özetinin en belirgin en göze batan belirsizlik siyaset dışı tespit "kimin kazandığı değil kimin kaybettiği" yönelimi.
Nitelik olarak iki devlet seçeneğinden biri, daha fazlası değildi.
Ama analiz yanlış veya farklı olunca yönelim böyle oldu, diiğer cümleler dolayısıyla önemsizleşti.
Analizden öte bu bir yönelim, sanki bir siyaset tarzı.
Çünkü "kaybettirme", "Kahrolsun faşizm, imza devrimciler" yazılamalarının bugünlere uzanan bir yaşlılık hali üretimiydi.
"Kaybetsin AKP, imza HDP!".
İlkinde adresi belli olmayan devrimciler yerine adresi belliydi, ama aday adreste değildi, hedef başkası adına gelin ya da güveyiydi.
Daha da beterdi, kazandırılacak aday, HDP ile fotoğraf dahi çektirmeyen, "terörle mesafeni koy!" diye posta atan devlet partileriydi.
Beterdi çünkü, kaybettirme politikası devlet içiydi, desteklenen adayın "istemiyorum yan cebime koy kişiliksizliği" çizilen politikayı büsbütün rezilleştirdi.
Kazanç HDP açısından kimliksizdi ama devlet açısından "Amasya'nın bardağı" bir kazan kazandı.
HDP'yi işte bu donanımsız siyasetçiler yönetti.
Bir partinin ittifaklar politikası olurdu.
Bağımsız demokratik ve barışçı bir siyaset "hükümet olanın rakibine destek verelim de görsün gününü" diyemez; yenilen sopanın öcü alınan çelik çomak oynama zamanı değil büyük işi gelecek işiydi.
Tutum, kısa bir süre yürek serinletti, ooh dedirtti, ama orta vadede ne aklı selim rakibe, ne desteklediğine, ne parti tabanlarına ve tabi ne de mazlum seçmenine güven verdi.
Çünkü halkın kurtuluş felsefesi, rakibin yenilsin de nasıl yenilirse yenilsin üzerine değildi.
Kurtuluşu ilan edersin, açıklarsın ilkelerini, ortaklaşılanlarla ittifak kurar öyle desteklersin.
Her sınıf ve tabaka ile ayrı ayrı da ittifak kurarsın.
Hiçbiri olmuyorsa, kendi adayınla girersin.
Seçeneğin yoksa ve dönemeçte değilsen kayıtsız şartsız, ittifaksız destek kuyrukçuluktur.
Bu ittifaklar politikasının bir gereğidir ve ayrıca demokrasi kültürünün de olmazsa olmaz bir şartıdır.
Seçimlerden amaç, karşı tarafın halkı kurtaramayacağını, kendi kurtuluş proğramını anlatmak ve halkı onun bir öznesi haline getirmekti.
Bu, kuyrukçu politik tutumlarla ortada kaldı, fırsat heder oldu.
HDP seçimin aritmetik bir parmak oyunuyla iktidarı kapmak üzerine kuran egemen politikanın bir parçasına dönüştü.
Peki şimdi farkına varıldı mı?
Hala anketler doğru söyleseydi Başkan değişirdi, "ilk yendirme adımı doğruydu fakat" terennümlerine bakılırsa konu hala hiç anlaşılmadı ve farkına varılmadı, belki yanlış sadece şöyle bir sarstı, rötuşlarla "kaldığı yerden devam" edecek ya da farkına varılıp enine boyuna bir analizle/özeleştiriyle yeni bir başlangıç olacak.
Ve artık sanal çok tıklı çok popüler arayan bir ürün/meta satıcısı işletmeciliğinden çıkılacak.
Yol yordam liyakat ve her şeyin pusulası ilkeler olacak
Egemen sol etkin olsa da doğru özü barındırıyor, bu araç donanacak.
Çünkü doğru amaçlara ancak doğru araçlarla gidilebilir.
Yorum Yap