Suriye’nin kuzeyi ve Türkiye

  • 1.02.2016 00:00

 ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Votel, geçen hafta Suriye’yi ve sonra da Ankara’yı ziyaret etti. Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nda temaslarda bulundu. Ondan birkaç gün sonra da Suriye’deki Amerikan askerlerinin YPG/YPJ amblemli fotoğrafları medyaya yansıdı. Bu fotoğraflar, Türkiye’nin büyük tepkisine neden oldu. Türkiye’deki karar vericiler, bu gelişmeleri beklenmedik bir olay gibi karşıladılar mı bilmiyorum ama Suriye’yi yakından takip eden gözlemciler için bu olayın sürpriz sayılacak bir yanı yoktur.

Türkiye acaba bölgedeki gelişmeleri doğru değerlendirebiliyor mu?
İlk olarak eğer Türkiye’deki siyasi karar mercileri ABD’nin PYD kuvvetleriyle bu kadar iç içe olamayacaklarını sanıyor idiyse, bu değerlendirmenin yetersiz olduğu anlaşılıyor. Devletin çok ciddi çalışan askeri makamları ile uluslararası ilişkilerin nabzını gayet iyi tutabilen Dışişleri profesyonelleri, bunu isabetle takdir edebilecek durumdadırlar. Kaçınılması gereken husus, siyasi karar mercilerinin, bu profesyoneller tarafından yapılan değerlendirmeleri ve üretilen alternatifleri bir kenara itip iç kamuoyuna yönelik söylemlerle dış politikaya yön vermeye çalışmalarıdır.
Değerlendirmenin ikinci ayağı ABD ile aramızdaki görüş ayrılıklarıdır. Türk kamuoyunun bir kesiminde adeta ABD’nin Ortadoğu’da atacağı her adımı Türkiye’nin isteklerine uyarlaması gerekir gibi bir beklenti var. Küresel bir aktör olan ABD’nin tüm dış politika hedeflerinin Türkiye’ninki ile aynı olması beklenemez. NATO müttefiki olmalarına rağmen iki ülkenin çıkarlarının bire bir örtüşmediği alanlardan biri Kürt sorunudur. Her iki taraf da bu farklılığa saygı duymaya ve karşı tarafın hassasiyetlerini korumaya çaba göstermektedir: Türkiye, birçok askeri havaalanını ABD’ye açtı. Bunun karşılığında ABD de Suriye politikasında Türkiye’nin hassasiyetlerini gözeten bazı uyarlamalar yaptı. Bölgedeki gelişmeleri en yakından izleyen çalışkan Türk gazetecisi Fehim Taştekin’in Al-Monitor adlı itibarlı internet gazetesindeki köşesinde verdiği bilgilere göre, ABD’nin Türkiye’ye verdiği sözü tutarak Cerablus-Afrin arasındaki bölgede, Türkiye sınırına yakın yerlerde PYD ile birlikte ortak harekât düzenlemeyecekleri anlaşılmaktadır. Ancak bir Kürt kaynağın Taştekin’e söylediklerine göre Kürtler bu bölgede kendi başlarına bir harekât gerçekleştirirlerse ABD buna karışmayacak.
ABD karşı çıksa dahi PYD bu kez Rusya’ya dönerek bu amacına ulaşma yolları arayacaktır. Türkiye, bu verileri göz önünde bulundurup PYD ile ortak bir zeminde buluşma yollarını arasa daha gerçekçi bir politika üretebilir. Aksi takdirde Türkiye, PYD’yi ABD’nin kucağına daha fazla itmiş olacaktır.
Değerlendirmenin üçüncü ayağı Suriye’deki Kürtlerle ilişkilerimizdir. PYD, Suriye’nin kuzeydoğusundaki iki Kürt kantonu Cezire ve Kobane ile kuzeybatısındaki Kürt kantonu Afrin arasında bir koridor oluşturmak için çaba sarf etmektedir. Türkiye buna karşı olduğundan ABD, bu işi muhtemelen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı örgüte yaptıracaktır. SDG, içinde Suriyeli Türkmenlerin, Arapların ve Hıristiyanların da yer aldığı fakat komuta kademesinin PYD’nin elinde olduğu bir örgüttür. Türkiye’nin, önlenmesi zor böyle bir gelişme karşısında, PYD ile uzlaşma yolları aramak yerine yeni kırmızı çizgiler koyması gelecekte kendisini zor durumda bırakacaktır.
Değerlendirmenin dördüncü ayağı üslup meselesidir. Sessiz diplomasi, amaca ulaşmada, etkili bir araçtır. Türkiye, dost ve düşman yabancı ülkelere mesajını medyada bağırarak çağırarak değil, sessiz diplomasi araçlarını kullanarak verse daha başarılı olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums