- 19.02.2018 00:00
Dün şöyle yazmıştım:
"Hiç siyasi kan bağım olmayan ne Altan kardeşler, ne de diğerleri... Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılarak verilen "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezalarını ne benim vicdanım, ne de müritler dışındaki çoğunluğun vicdanı kabul etmeyecektir... Ergenekoncuların salıverilmeleri ve özgür vatandaş olarak sokağa bırakılmaları konusunda Anayasa Mahkemesi'nin kararı (ki o zaman daha çok Fethullahçı vardı Anayasa Mahkemesi'nde) kabul edilirken, bugün 3 defa Anayasa Mahkemesi tarafından tahliyeleri kararlaştırılmış insanları ömür boyu, hem de ağırlaştırılmış şekliyle mahkum etmeyi benim vicdanım kabul etmiyor... Eğer bu ülkenin Anayasa Mahkemesi'ne de güvenmeyeceksek, neye güveneceğiz... Bugünden itibaren mahkum olanlara kin kusacak müritler... Size sadece 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü hatırlatırım... Hukuk herkese lazım, bir gün..."
Bence, artık "kategorik" tanımlama yapmak gerekiyor... Askeri vesayete karşı, ülkede barış süreci için yaptığı her hareketi destekledim, özellikle "Gezi"den sonra ve daha da önemlisi Silivri'nin boşaltılması ve Ergenekoncuların salıverilmeleri için darebecilerle yaptıkları mutabakat sonrası desteklenecek tarafları iyice azalmıştı... Bundan sonra, AK Parti'yi değil, değişen rejimi tartışmalıyız... Özaltınlı çok güzel özetlemiş:
"Altan kardeşler ve Ilıcak’ın yargılandığı dava ve verilen hüküm, Türkiye’de rejimin değiştiğinin en açık kanıtıdır. Münferit bir olay; sıradan bir “hukuki hata”, sistemin tümüne mal edilemeyecek bir saçmalık değildir. Bize bütün iktidar sistematiğini ve onun niteliğini açıklayan majör bir göstergedir."
"Ama sen şu olayda şöyle dedin de, şimdi neden böyle diyorsun..." gibi gevezeliklerle uğraşacak vaktimiz yok... Herkes kendi muhasebesini yapsın... O zaman doğru olanı yapmak, bugün doğru olanı yapmaya engel değil... Üzülerek söylemek zorundayım... Hala bu rejimi alkışlayan kimi eski dostlara muhabbetim gittikçe azalıyor... Siyasi görüş ayrılığı, temel insani değerlerdeki farklılıklara dönüşüyor... Ve birlikte konuşulacak futbol geyikleri bile konuşulamaz hale geliyor... Ayak bastığımız zeminin, hiç bir ortak yanı kalmıyor... Yazık...
Yorum Yap