Rakamlarla otoriter Türkiye

  • 2.02.2016 00:00

 Bundan yaklaşık üc sene önce, 9 Kasım 2013’te, “Rakamlarla ‘İleri’ Muhafazakar Demokrasi” baslikli bir yazi kaleme almis, Gezi olaylarını izleyen altı ay içinde yayınlanan birkaç uluslararası rapordan derlediğim rakamlarla“Yeni Türkiye”nin demokrasi sicilini gözler önüne sermeye çalışmıştım.

Gelin, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2016 raporunun yayınlanması vesilesiyle, bu sicili biraz da detaylandırarak güncelleyelim.

The Economist dergisinin 2010 yili Demokrasi Endeksi’nde Türkiye 165 ülke arasında 84. sıradayken, 2014 yılı Demokrasi Endeksi’nde yine 165 ülke arasında 98. sırada.

Freedom House 2010 yılı Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 196 ülke arasında 106. sıradayken, 2015 Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 199 ülke arasında 142. sırada.

Yine Freedom House’un İnternet Özgürlüğü Endeksi’nde 0’dan (tamamen özgür) 100’e (özgür değil) uzanan bir skalada Türkiye 2009 yılında 42 puana sahipken 2014 yilinda 55 puana yükselmiş. Yani son beş yıl içinde Türkiye’de internet özgürlügü alanında 11 puanlık bir düşüş yaşanmış.

Sınır Tanımayan Muhabirler’in (Reporters without Borders) 2015 yılı Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında 149. sırada. Aynı endeksin 2005 yılı sıralamasında Türkiye’nin yeri 98.

Transparency International’ın 2010 yılı Yolsuzluk Algıları Endeksi’nde 178 ülke içerisinde 56. sırada olan Türkiye, 2015 yılı endeksinde 168 ülke içerisinde 66. sıraya gerilemiş.

Twitter’a 1 Ocak-30 Haziran 2015 döneminde mahkemeler tarafından yapılan toplam 442 içerik kaldırma talebinin 408’i, hükümet kurumları tarafından yapılan 561 içerik kaldırma talebinin 310’u Türkiye’den. İkinci sırada yer alan Rusya aynı dönemde mahkemeler aracılığıyla 0 (sıfır), hükümet kurumları aracılığıyla 68 içerik kaldırma talebinde bulunmuş.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin açıkladığı rakamlara göre şu an sonuçlandırılmayı bekleyen başvuru sayısında Türkiye 8450 başvuruyla Ukrayna ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada. 2015 yılında açıklanan kararlarda Türkiye 87 kararla Rusya’nın ardından ikinci sırada.

Bağımsız bir kuruluş olan World Justice Project’in (Dünya Adalet Projesi) 2015 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde Türkiye 102 ülke arasında 80. sırada (Daha az bilinen bir kuruluş olduğu için bu kez link de verelim:‘http://worldjusticeproject.org’ Raporun metodolojisi, vs. ile ilgili tüm bilgilere buradan ulaşılabilir.)

Bu raporun alt bölümlerini incelediğimizde, hükümetin denetlenebilirliği konusunda Türkiye’nin 95. (sondan yedinci), şeffaf yönetim konusunda 82., temel insan haklarının korunması konusunda 96. (sondan altıncı) sırada olduğunu görebiliyoruz.

Dünyanın hemen her bölgesindeki birçok kuruluştan bilgi toplayan ReliefWeb’in (http://reliefweb.int) 2014 tarihli İnsan Hakları Risk Endeksi’nde ise Türkiye ‘aşırı risk’ grubunda yer alan 10 ülkenin ardından (Suriye, Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Pakistan, Somali, Afganistan, İraq, Myanmar, Yemen ve Nijerya) gelen ‘yüksek risk’ grubuna dahil edilmiş.

Bunlar, siyaset bilimi ya da uluslararası ilişkiler alanlarında çalışanların bildiği, izlediği, bazılarının metodolojileri tartışma konusu olsa da raporları literatürde dikkate alınan ‘uluslararası’ kuruluşlar.

Kaldı ki iktidar yanlısı SETA, ÖRSAM gibi kuruluşlar ve gerek bu kuruluşlarda, gerek yine iktidar yanlısı üniversitelerde çalışan‘akademisyenler’ de bu verileri işlerine geldiğinde kullanmakta tereddüt etmiyorlar.

Sonuç? Bu rakamların, özellikle de son beş-altı yılda hemen her alanda gözlenen kötüye gidişin açıklanmaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. Yine de ‘yorumla’ derseniz…

Türkiye belki 7 Haziran’a kadar Samuel P. Huntington gibi klasik siyaset bilimcilerin benimsediği prosedürel anlamda bir demokrasi sayılabilirdi. Belki diyorum çünkü bu dar tanım bile seçimlere katılan adayların özgürce kampanya yapabilmesi ve oy kullanma hakkına sahip herkesin istediği takdirde oy kullanabilmesini öngörüyor.

7 Haziran seçimlerinin eşit koşullarda yapılmadığını söylemek için sofistike siyaset bilimi araçlarına ihtiyacımız yok. İktidar partisi lehine kampanya yapan bir cumhurbaşkanı, seçimlere katılan bir partiyi‘terörist’ ilan eden bir iktidar partisi, bu partinin seçim kampanyasının farklı yollarla engellenmesi, muhalefet partilerinin tümüne uygulanan medya sansürü ve benzeri faktörler 7 Haziran seçimlerinin bile meşruiyetini tartışmaya açık hale getirmişti.

Bu yetmiyormuş gibi, devleti yöneten siyasi irade söz konusu seçimlerin kadük olması elinden geleni yaptı ve çok daha eşitsiz koşullarda ‘zaten yapılmaması’ gereken bir seçime daha gidildi. Bu seçimde prosedürel demokrasinin ikinci ön koşulu, yani oy kullanma özgürlüğü de ayaklar altına alındı ve kanlı bir iç savaşın sürdürdüğü güneydoğuda yüzbinlerce insan oy kullanamadı.

Uzun lafın kısası, Türkiye en dar anlamıyla bile demokrasi sayılamayacak noktada. Kaldı ki bugün Huntington’ın gibi muhafazakar isimlerin dar demokrasi tanımını kabul eden siyaset bilimci sayısı iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Türkiye, uzunca bir süredir Rusya, Ukrayna gibi ülkelerle birlikte, ‘rekabetçi otoriterlik’, ‘karma rejim’ ve benzeri terimlerle anılıyor.

AKP’nin kurduğu düzeni tam otoriterlik ya da farklı şekillerde adlandırılabilecek bir tek adam rejiminden ayıran minik detaylar da baş döndürücü bir hızla eriyor. Bunun son örneği özgürlüğün, çoğulculuğun son kalesi sayabileceğimiz üniversitelerin başına gelenler.

Buna karşı demokrasi yanlısı güçler birleşip mücadele mi edecek, yoksa herkes bir şekilde kendi başının çaresine mi bakacak, bilmiyorum.

Yalnız kararınızı çabuk vermenizde yarar var; fazla zaman kalmadı çünkü.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums