Ermeni meselesi: 1915-2016 (4)

  • 25.06.2016 00:00

 Siyasi saik ve hamleler bir yana Almanya’ya neden kızıyoruz? Biz niye İttihat ve Terakki’nin hatalarını yükleniyoruz? Hakikatin perdesini aralayanlara hangi ahlakla “kanı bozuk” diyoruz?

İttihatçı Osmanlı hükümeti Yeniköy Antlaşması’nı iç işlerine müdahale olarak kabul etmiş, ancak istemeyerek de olsa imzalamıştı. Antlaşmaya göre, Osmanlı, bu bölgede artık Rusya’ya karşı sorumlu olacaktı. Bu, Doğu ve Güneydoğu’nun Rusya’ya bırakılması anlamını taşıyordu. Alman Von der Goltz Paşa, Antlaşmanın ardından Türk ve Almanların katıldığı bir toplantıda Anadolu Ermenilerinin kati bir şekilde Rus sınırından uzaklaştırılıp güneye, Halep ve Akdeniz yöresine sürülmesini, bu taraflardan da Arapların boşalan yerlere getirilmesini proje olarak anlatıyordu. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti’ni yeniden inşa etmeye karar vermişti. Ancak bunu sorunları çözmek yerine, sorun olarak gördüğü Osmanlı vatandaşları olan Rumları ve Ermenileri ülke topraklarının dışına sürmek şeklinde yapıyordu. Kendi iç dinamiğiyle ve siyaset kanalıyla Ermeni sorununu çözemeyen Osmanlı yönetimi, başta Rusya olmak üzere dış dinamiklerin müdahalesine zemin hazırlamış oluyordu.

1914 yılı Temmuz ayı sonunda Almanya ile Rusya’nın karşılıklı olarak birbirlerine savaş ilan etmeleri üzerine, Osmanlı hükümeti, 2 Ağustos’ta Almanya ile gizli bir ittifak antlaşması imzalayarak savaşta safını belirledi. Böylece Osmanlı ordusunun emir ve komutası Türk subayı üniforması giyen Alman askeri heyetine verilmiş oldu. Antlaşmanın imzaladığı gün, Berlin Genelkurmayı’nın isteği üzerine, hükümetin bir kararı olmadan, sadece Enver ve Talat paşaların emriyle seferberlik ve sıkıyönetim ilan edildi.

MÜSLÜMANLAŞTIRMA POLİTİKASI

Türkiye’nin Almanya’nın yanında savaşa girmesi ile birlikte Rumlara ve Ermenilere yönelik etnik arındırma politikaları uygulanmaya başlandı. 1914’te Ayvalık’ta Rum tehcirinin yapılması General Liman von Sanders’in resmi talebiyle gerçekleşti.

Servet ve ticaret Türkleştirilip Müslümanlaştırılırken, Almanya da kendi bankaları ve şirketleriyle payını alıyordu. Müslümanların, ithal etme hakkı kaldırılan Rumlarla ticari ilişkileri yasaklanmıştı. Hükümet, göç edenlerin tüm mülklerine el koyma kararı veriyordu. Kullanılan bir diğer araç ise zorla Müslümanlaştırmaydı. General Liman von Sanders, Hıristiyan nüfustan vergi toplayarak Bandırma’da bir yetimhane kurdu. Erkek çocuklar burada asimile edilirken, kız çocukları Türklerle evlenmeye zorlanıyordu. Hıristiyan aileler Türk köylerine gönderiliyor ve hiçbir şekilde köyden ayrılmalarına izin verilmiyordu.

1914’te çoğunlukla Rumlara yönelik başlayan ve daha sonra Ermenileri de kapsayacak şekilde uygulanan iki evreli politika tek bir amaca yönelikti; Osmanlı’nın kendisini saf Türk ve Müslüman bir devlete dönüştürebilmesi için Hıristiyan unsurun yok edilmesi. Müslüman olmaları nedeniyle Türklük içinde eritilebilecekleri düşünülen Kürtler bu politikanın dışında bırakılırken, Kürt ve Çerkes çeteleri bu katliamın içinde rol alıyorlardı. Almanya’nın Doğu’daki çıkarlarına yönelik politikaları ile İttihat ve Terakki’nin homojenleştirme politikaları örtüşmüştü. Yaşananlara eleştirel bir tavır alan Almanya Büyükelçisi Kont Matternich’in kayser tarafından “Hıristiyanların lehinde müdahale ederek Türklerin haysiyetini zedelemek ve Almanya’nın çıkarlarına uygun hareket etmemek” gerekçesiyle merkeze alınması bunu açıkça göstermekte. Hıristiyanlığı kabul etmiş ilk halk olan Ermeniler Rus çekici ile Türk-Alman örsünün arasında eziliyordu.

Yunus Nadi, 7 Ekim 1916 tarihli Tasvir-i Efkar’da çıkan “İflas ve temizlik” başlıklı yazısını şöyle bitiriyor: “Biz, gerçeklerin baskısı altında mecburen yeni bir hedefe yönelmek zorundayız; bu zorunluluk, malum halk öğelerinin birliği politikasının iflas ettiğinin ve vatanımız için “temizlik” döneminin başladığının idrak edilmesine dayanıyor.”

1900’lerin başında Güneybatı Afrika’daki Omaheke Çölü’nde buna benzer bir trajedi yaşanmıştı. Kurbanlar Ermeniler değil, Namalar ve Hererolardı. Katliamı yapan ise General Lothar von Trotha komutasındaki Alman İmparatorluğu Sömürge Birliği’ydi. Çin’deki Boxer ayaklanmasını vahşi bir şekilde bastıran kişi olan General Trotha, Namaları ve Hereroları ölüm mahalli olan çöle sürerken, katliamı “böyle bir milletin imha edilmesinin zorunlu olduğuna inanıyorum” beyanıyla gerekçelendiriyordu. Katliamda en çok kullanılan yöntem ise asileri çöle sürüp orada susuzluktan ya da önceden zehirlenmiş içme suları ile öldürmekti. 1985’te, BM’nin Whitaker Raporu’nda Almanların Herero ve Namalara Güneybatı Afrika ya da şimdiki adıyla Namibya’da gerçekleşen bu olayları 20. yüzyılda gerçekleştirilen ilk soykırım hareketi olarak değerlendirilmiştir. Alman Hükümeti Yardım Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul, 2004’te şöyle bir demeç verdi: “Almanlar olarak biz bu olaylardaki tarihi sorumluluklarımızı ve hatalarımızı kabul ediyoruz.”

General Trotha’nın Afrika’daki kolonilerde uyguladığı imha reçetesini Alman militarizmi İttihat ve Terakki liderlerine tavsiye etmiş olabilir mi? .(Talim el Aleman-Alman öğretisi)

251303

ALMAN FEDERAL MECLİSİNDEN TEHCİR İLE İLGİLİ METİNLER

Tüm bu açıklamalardan sonra gelelim Almanya Federal Meclisi’nin kabul ettiği metne. Bu metinden önemli bölümleri aşağıya alıyorum.

“Federal Meclis, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri baş müttefiki olan Alman İmparatorluğu’nun Ermenilerin organize bir şekilde tehcir ve yok edilişine ilişkin Alman diplomatlar ve misyonerler aracılığıyla da gelen açık bilgilere karşın insanlığa karşı bu cürmü durdurmaya çalışmayarak oynadığı yüz kızartıcı rolden ötürü elem içindedir.”
“Federal Meclis, Almanya’nın özel tarihi sorumluluğunu kabul eder. Türkleri ve Ermenileri geçmişin mezarları üzerinden birlikte barış ve anlayış yolu arayışı konusunda desteklemek de bu sorumluluğun bir parçasıdır.”

“Almanya Federal Meclisi, bu vesileyle sadece tasavvur edilemez vahşilikteki cinayetlerin kurbanlarını değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ve Alman İmparatorluğu içerisinde, yüzyıl önceki güç koşullar ve o dönemin yönetimlerine karşı farklı yollarla Ermeni kadın, çocuk ve erkeklerin kurtarılması için mücadele eden insanları da saygıyla anar.”
“Almanya Parlamentosu, katliam ve tehcir kurbanlarının Almanya’nın rolü bağlamında anılmasının ve ülkesindeki Türk ve Ermeni kökenli yurttaşları arasında arabuluculuk yapmasının entegrasyona ve bir arada barış içinde yaşama da katkı sağlayacağı görüşündedir.”

“Almanya’nın kendi tarihi tecrübesi, bir toplum için tarihinin karanlık sayfalarını ele almanın ne derece zor olduğunu göstermiştir. Öte yandan tarihin dürüstçe ele alınması hem toplum içerisinde hem de başkalarıyla barışmanın en önemli temelidir.”

Siyasi saik ve hamleler bir yana Almanya’ya neden kızıyoruz? Biz niye İttihat ve Terakki’nin hatalarını yükleniyoruz? Hakikatin perdesini aralayanlara hangi ahlakla “kanı bozuk” diyoruz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums