HDP Kars Milletvekili adayı ve parti sözcüsü Ayhan Bilgen, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Van mitinginde dile getirdiği ‘Beyaz Toros’ sözlerini eleştirdi. Bilgen, “Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde beyaz Toros’lar dolayısıyla görülen yüzlerce davası var. Biz 1 Kasım’da beyaz Toros’ları bir daha çıkarılmamak, bir daha gündeme taşınmamak üzere toprağa gömmeye kararlıyız” dedi.

Bilgen’in ‘beyaz Toros’ konusuna ilişkin açıklaması şöyle:

‘Beyaz Toros’ları anmak bile büyük bir ayıptır’

“Başbakan ister tehdit etmiş olsun ister itiraf etmiş olsun; sonuç itibarıyla beyaz Toros devrinin hala kapanmadığını, beyaz Toros’ların da tıpkı çözüm sürecinin buzdolabına kaldırıldığı gibi soğuk hava depolarında bekletildiğini ve bir gün yeniden sahneye sürülebileceğini aslında kamuoyu ile paylaşmış oldu.

“Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde beyaz Toros’lar, dolayısıyla görülen yüzlerce davası var. Yani 17 bin faili meçhulün konuşulduğu bir ülkede, yani bu kadar insanın da acısının, kaybının, kemiklerini bile bulamamış çocukların analarının gözyaşının sembolüdür beyaz Toros’lar. Dolayısıyla bunu anmak bile, bunu hatırlatmak bile, bunun üzerinden siyasi oy hesabıyla bir söylem kurmak bile bir ülke için büyük bir ayıptır.

‘Büyük bir hesap vermeyi gerektirir’

“Biz 1 Kasım’da beyaz Toros’ları bir daha çıkarılmamak, bir daha gündeme taşınmamak üzere toprağa gömmeye kararlıyız. Yani ‘biz yoksak bu ülkede barış da yok, biz yoksak bu ülkede huzur da yok, güven de yok ve biz gidersek siz yeniden 90’lara dönersiniz’ mesajıdır. Bunun başka bir anlamı yok. Tehdit kelimesini kullansanız da kullanmasanız da, böyle tarif etseniz de etmeseniz de bu cümlenin başka anlaşılır tarafı yok. Kim buna niyet ederse etsin, kim buna tenezzül ederse etsin, çünkü ne Türkiye’de toplum yeniden o büyük felaketi, o büyük acıyı kaldırabilecek noktada, ne de Türkiye bunu bu kadar keyfi biçimde tekrar insanlarına yaşatabilecek ortamda. Şimdi 90’lı yılların uygulamalarını eğer siz bugün Türkiye’de tekrarlamaya kalkarsanız işte yeniden Toros’ların insanların evinin önünden alıp gittiği ve bir daha o sevenlerine ulaşamadığı kavuşamadığı bir Türkiye ihtimalini bile telafuz ediyorsanız, bu büyük bir yüzleşmeyi gerektirir. Bu büyük bir hesap vermeyi gerektirir.

‘Acıları hatırlatan bir siyasete tenezzül etmemek gerekiyor’

“Hiç kimsenin kaybolmadığı, hiç kimsenin kaybedilmediği, gözaltında öldürülmediği, katledilmediği, hiç kimsenin de devlet gücünü kullanarak kamu görevlisi sıfatını ve statüsünü kullanarak bu ülkede bu büyük acıların yaşanmasına sebebiyet vermediği bir ortama kavuşmak bu ülkenin hakkıdır. Bu ülke yeterince acı çekti, yeterince bedel ödedi. Bu acıları hatırlatan bir siyaseti de kimsenin birçok oy almak için kullanmaya tenezzül etmemesi gerekiyor.”