Prof. Dr. İhsan Dağı: Türkiye bırakın hukuk devletini kanun devleti bile değil

3H (Hürriyet, Hukuk, Hoşgörü) Hareketinin düzenlediği Liberal Gençlik Kongresinde konuşan ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, Türkiye topraklarında hiçbir dönemde gücün bu kadar tekelleşmediğini söyledi.

Prof. Dr. İhsan Dağı: Türkiye bırakın hukuk devletini kanun devleti bile değil
19.10.2015 - 00:43
2135

 3H (Hürriyet, Hukuk, Hoşgörü) Hareketi'nin düzenlediği Liberal Gençlik Kongresi'nde konuşan ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, Türkiye topraklarında hiçbir dönemde gücün bu kadar tekelleşmediğini söyledi.

Prof. Dr. Dağı, ''Türkiye devleti denetleyecek bu araçlardan önemli ölçüde arındırıldı. Güç tekelleşti. Türkiye Cumhuriyeti tarihi demiyorum, bu topraklarda güç hiç bu zamanki kadar tekelleşmedi. Bu topraklarda hiçbir dönem tek bir adam elinde bu kadar toplumu, ekonomiyi kontrol altına alıcı aygıtlara sahip olmadı. Fakat bu kapsamlı gücü denetleyecek ne medya, ne ifade özgürlüğü, ne anayasa var. Bırakın hukuk devletini, Türkiye kanun devleti olmaktan bile çıktı." dedi. Anayasa'nın 'dümdüz' edildiğini söyleyen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Altan da, "Tweet atmaya devam etti diye gece yarısı gazeteci götürdüler. Paralel diye Türk Ceza Kanunu'nda tanımlı olmayan bir şey var. Hoşuna gitmedi hakim tevkif ettiler. Nazi Almanyasında yok bu. Hakime dokunulmaz. Mahkeme kararını dinlemediler. Anayasa Cumhurbaşkanı tarafından tamamıyla dümdüz ediliyor." ifadelerini kullandı.

3H Hareketi tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen 'Liberal Gençlik Kongresi', bugün İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleşti. Hukuk ve adalet, politik ve ekonomik özgürlükler serbest piyasa gibi konuların konuşulduğu oturumlarda birçok konu tartışıldı. 'Açık Toplumun Geleceği: Yeni Türkiye'de Özgürlükler' konulu oturuma Prof. Dr. İhsan Dağı ve Prof. Dr. Mehmet Altan konuşmacı olarak katıldı.'Hukuk yoksa keyfilik vardır' diyen Dağı,  devleti denetleyecek mekanizmalar, kurumlar, aktörler, sivil toplum, medya gibi aygıtların olmadığının altını çizdi ve şöyle devam etti: "Türkiye devleti denetleyecek bu araçlardan önemli ölçüde arındırıldı. Güç tekelleşti. Türkiye cumhuriyeti tarihi demiyorum, bu topraklarda güç hiç bu zamanki kadar tekelleşmedi. Bu topraklarda hiçbir dönem tek bir adam elinde bu kadar toplumu, ekonomiyi kontrol altına alıcı aygıtlara sahip olmadı. Fakat bu kapsamlı gücü denetleyecek ne medya, ne ifade özgürlüğü, ne anayasa var. Bırakın hukuk devletini, Türkiye kanun devleti olmaktan bile çıktı."

SON 2 YILDA BIRAKIN ADİL ORTAMDA SEÇİM YAPILMASINI SANDIK GÜVENLİĞİNİ TARTIŞIR HALE GELDİK

Prof. Dağı ayrıca önceki ve önümüzdeki seçimlerde parti ve kişilerin kendini ifade etme noktasında olmadıklarını, bunun da seçim adaleti noktasında tartışmaya sevep olduğunu dile getirdi. Toplumun büyük kısmı seçimlerin özgür bir ortamda olmadığını düşündüğünü belirterek, "Türkiye kısa demokrasi tarihinde seçimleri hiç tartışmadı. Kimse seçime hile karıştırıldığını, seçmenin iradesinin kaçırıldığını tartışmadı. Türkiye'de son iki yılda seçimlerin nasıl adil bir ortamda yapılmasını bırakın sandık güvenliğini tartışır hale geldik." dedi.

DEVLETİN MEDYA ORGANLARINI TACİZ ETTİĞİ BİR ÜLKE AÇIK TOPLUM OLABİLİR Mİ?

Türkiye'de ifade özgürlüğü olduğundan söz etmenin neredeyse imkansız olduğunu belirten İhsan Dağı, ''Açık toplum seçimlerin özgür bir ortamda adil bir biçimde yapılması şartlarından birisi. Açık toplumun gereklerinden birisi ifade özgürlüğü. En temel gereklerinden birisi ifade özgürlüğü. Türkiye'de ifade özgürlüğünün olduğundan söz etmek neredeyse imkansız. Her gün onlarca gazetecinin mahkemelere gidip ifade verdiği savcılıklarda sorgulandığı Türkiye'de basın özgürlüğü çok tartışmalı. Basın organlarının yayın platformlarından çıkartıldığı, medya organlarına baskınlar yapıldığı devletin medya organlarını taciz ettiği bir ülke açık toplum olabilir mi? Değil, değiliz." değerlendirmesinde bulundu. Teşebbüs özgürlüğü ve mülkiyet hakkının da bu kapsamdan açık toplumun en önemli gerekleri olduğunu vurgulayan Dağı, Türkiye'de ne denli teşebbüs özgürlüğü var. Türkiye'de devlet belki hiçbir zaman olmadığı kadar yeniden dağıtıcı piyasayı tanımlayıcı, belirleyici, denetleyici değil ama piyasaya kimin girdiğini kimin çıktığını belirleyerek rant dağıtma mekanizmasının zirveye çıktığı bir dönemdeyiz. Özel sektörün bile devlet karşısında acayip tedirgin olduğu, panik yaşadığı bir dönemdeyiz.Terör gerekçesiyle insanların özel mülkiyet hakkının bile güvence altında olmadığı bir topluma doğru gidiyoruz. '' ifadelerini kullandı.

DİNDARLAR VE MUHAFAZKARLAR DEVLEŞTİRİLDİ

Dağı, Türkiye'de muhafazakarların devletle özleştiğini söyleyerek şunları dile getirdi:

"Muhafazakar ve dindar kitleler devlete taşındı ve devletin karnesine yazıldı. Dindarlar devletin alanına geçtiği için toplumsal alan boşaldı. Bugün dindarlar ve muhafazakarlar kamulaştırıldı, devletleştirildi.  Daha önce var olan özgürlük ve özerkliklerini kaybettiler. " Muhafazakarın bunu neyin karşılığında yaptıkları sorusuna ise, "Kendi değerlerini ve kimliklerini taşıdıklarını yeni devlet adına yaptılar. Devletin dağıttığı rant karşılığında zenginleştiler. Dindar ve öuhafazakarlar bu dönemde devletin dağıtıcı gücünden en fazla faydalanan oldular. İhaleler aldılar, statü kazandılar. Yeni Türkiye veya Ak Parti devleti dindarlara ve muhafazakarlara sadece dinsel sembolik bir anlam katmıyor. Aynı zamanda onlara refah katıyor." şeklinde cevap verdi.

PROF. DR. MEHMET ALTAN: ANAYASA CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN DÜMDÜZ EDİLİYOR

Prof. Dr. Mehmet Altan de, toplumun özgürlüklerin, demokrasinin ve hukuk devletinin nasıl olduğunu içselleştirdiği takdirde 'rezalet' diye tanımladığı durumun son bulacağını ifade etti. Bu noktada Todays Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş'in ve hakimlerin tutuklanmasını örnek veren Altan, "Tweet atmaya devam etti diye gece yarısı gazeteci götürdüler. Paralel diye Türk Ceza Kanunu'nda tanımlı olmayan bir şey var. Hoşuna gitmedi hakim tevkif ettiler. Nazi Almanyasında yok bu. Hakime dokunulmaz. Mahkeme kararını dinlemediler. Anayasa Cumhurbaşkanı tarafından tamamıyla dümdüz ediliyor. Anayasa'nın 101. Maddesi var, istifa etmiyorlar. Ben bunu çiğniyorum diyor. Soma'da 301 kişi, Ankara'da 102 kişi ölüyor. İstifa eden yok. Birtakım bürokratlar gülüyor." diye konuştu.

TÜRKİYE'DE SİYASET SARAY'A GİRME ARACI HALİNE GELDİ

Altan, devlet yapısı içinde hukukun zayıf kalmasından dolayı özgürlüklerin içselleştirilemediğinden yakındı. İçinde bulunduğumuz dönemde herşeyden fazla hukukun konuşulması gerektiğini ifade ederek, "Türkiye'de siyaset kurumunu da şekillendiren temel yasalar değişmiyor. Bundan nasıl demokrasi çıkar? Bunu değiştirmeyi kimse istemiyor. Türkiye'de siyaset toplumunun temel sorunlarını çözmeyi değil, bireysel olarak Saray'a girme aracı halinde bir siyaset yapılanmış." şeklinde konuştu.

TEK KİŞİLİK MAHKEME KURULUP AKLANMAK NORMAL BİR DEMOKRASİDE OLMAZ

Prof. Dr. Mehmet Altan 17 ve 25 Aralıksoruşturmalarının kapatıldığını ve buna zemin hazırlayacak yasaların 2011 yılından itibaren çıkarıldığını dile getirdi. '17-25'teki ortaya çıkan skandal normalde bunun kararını mahkeme verir' diyen Altan şu ifadeleri kullandı: "Bizim hepimizi çağırıyorlar biz kuzu kuzu gidiyoruz. Sen niye gitmiyorsun? Gideceksin derdini mahkemeye anlatacaksın. Paralel dediğin darbe yaptıysa onu da tutup belgelerini mahkemeye götüreceksin. Şimdi mahkeme dışında, mahkemeyi yok sayarak bir şekilde ben bunu siyasi bomba sis bombası atarak mahkemeye gitmeden çözerim, çözemezsin. Aynı zamanda doğal hukuk bunlar işin A'sı, B'si bile değil. Suçun işlendiği iddia edildiği tarihteki mahkeme neyse orada gidip yargılanacaksın. O mahkemeyi bozup bilmem kendine göre çakma mahkemeler, tek kişilik mahkemeler kurup aklanıyorum vesaire bunlar normal bir devlette ve toplumda olabilecek işler değil. Benim aklıma hayalime sığmıyor böyle bir yere geldiğimiz.''

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums