Son Dakika
- 19:23 O ilde 5.6 büyüklüğünde deprem!
- 16:53 AK Parti'li eski belediye başkanına ihale cezası....
- 09:58 Şimşek'in IBAN'ları denetleme planı
- 09:53 Istakozlar, Maldivler, rantlar, maden ruhsatları, şımarmalar…
- 09:14 Ertuğrul Günay: 50 yıl sonra…
- 09:10 Fehmi Koru: Hepimizi meraktan kurtarmasını Bahçeli’den bekliyorum; Erdoğan’ın oy hesabıyla onun hesabı arasında büyük fark var
- 09:09 Ertuğrul Özkök: Türk solunun Rizeli "ikinci ve son laz"ını dün uğurladık
- 08:12 Asgari ücretliye 1 yıl boyunca 17 bin 2 lira...
- 08:06 Meteoroloji'den gök gürültülü sağanak ve kuvvetli rüzgar uyarısı
- 13:19 Erdoğan'dan 'öze dönüş' mesajı: Biz bitti demeden hiçbir şey bitmeyecek
MEHMET ALÇINKAYA: ÖZNESİ OLDUĞUM TARİHE TANIKLIĞIM - TKP’yi ARIYORUZ (5)
Hafta sonları İzmit’e gidiyorum. İzmit’te kimi zaman Türkiye Maden-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu Üyesi Nejat Demircan’ın evinde toplanıyoruz. Toplantılara Ali Rıza amcam DİSK ve Türkiye Maden-İş Sendikası aktivisti dayım Doğan Altuncevahir, Vural Erkutay, Saffet Kayalar, Ali Oylum TİP üyesi, Erdoğan ve ben katılıyor ve politik tartışmalar yapıyoruz. Nejat Demircan, politik tartışmalarda ben İGD’li gençleri destekliyorum diyerek bizden yana tutum alıyordu.
TİP’li büyüklerimizle yaptığımız politik tartışmalara rağmen aynı zamanda iyi dosttuk. Erdoğan ile birlikte TİP Kocaeli İl Başkanlığı’na gidip geliyorduk. TİP Kocaeli İl Başkanı Saffet Kayalar’dı. Saffet Kayalar, Rabak İşyeri Sendika Temsilcisi ve daha sonra da Baştemsilcisi, Kocaeli’de 15-16 Haziran Direnişi’nin de öncüsü büyüğümüz...
Türkiye Maden-İş Sendikası ile MESS arasında Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri sürmekte... Büyük olasılıkla grev bekleniyor... MESS’e bağlı işyerlerinde Toplu İş Sözleşmeleri tıkanmış, Türkiye Maden-İş Sendikası, grev hazırlıklarını yapıyor... İşyerlerinde ve bölgelerde MESS görüşmeleri ile ilgili toplantılar yapılıyor... MESS’in uzlaşmaz tutumu, işçi arkadaşlara Sendika Yönetimi tarafından anlatılıyor... Bizim 14. Bölge’deki toplantılara Şinasi Kaya, Kemal Daysal gelmişlerdi.
Bölge’ye gidiyoruz, sendikal çalışmalara aktif olarak katılıyoruz. Diğer fabrikalardaki genç işçi arkadaşlarla, sendika işyeri temilcileriyle, işçilerle, MESS grevlerine hazırlık yapıyoruz... Bir taraftan da Maocuların DİSK ve Maden-İş Sendikası’na karşı sürdürdükleri saldırgan tutumlarına karşı mücadele ediyoruz. Maocular, MESS ile sürdürülen Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleriyle ilgili Türkiye Maden-İş Sendikası’na saldırıyor ve Sendika’yı, işçileri satmakla suçluyor... İşyerindeki Maocuların bu saldırıları yetmezmiş gibi dışardan gelen militanları aracılığıyla dağıttıkları gazete ve dergilerinde de DİSK’e ve Maden-İş Sendikası’na saldırıyorlar...
Fabrikada genç arkadaşlara İYG (İlerici Yurtsever Gençlik) ve Ürün Dergisi veriyoruz... Genç arkadaşlarla politik tartışmalar yapıyoruz... 1 Mayıs 1977’den sonra Fahrettin ve Süleyman’la TKP’yi, TKP’nin Konya Konferansı’nı konuşuyoruz... TKP’nin işçi sınıfı partisi olduğunu gençlik, kadın ve işçi sınıfı içindeki çalışmalarını konuşuyoruz. 1 Mayıs 1977’de atılan “İşçi Sınıfı Partisi’ne Özgürlük” sloganını değerlendiriyoruz... Aradığım TKP, artık bana çok yakın...
TKP beni buluyor... Fahrettin ve Süleyman’la öğle paydoslarında ve iş çıkışlarında daha çok bir araya geliyoruz... Sendika’ya gidiyoruz... Birlikte politik sohbetler yapıyoruz... Bu sohbetlerimizi daha çok Fahrettin’in bekar evinde yapıyoruz... Zaman zaman da Süleyman’la birlikte, Süleyman’ların Küçükköy’deki evine gidiyorum; biz, Süleyman’la evde tartışmalarımıza devam ediyoruz.
Bir gün Süleyman bana, Atılım (TKP Merkez Yayın Organı) vermek istediğini söyledi. Daha önce Atılım okumama rağmen Süleyman’ın “Sana Atılım vereceğim” demesinden çok heyecanlandım. Biliyordum, Atılım’la başlayan ilişki beni Parti’ye, Parti üyeliğine götürecekti...
Süleyman, bana Atılım vermeye başlayarak, benimle Parti ilişkisi kurmuştu. Süleyman’la Atılım’daki yazılar üzerine konuşmanın yanı sıra Fabrika’daki genç işçiler üzerine konuşmaya başladık. Belli bir süre sonra da bunlardan hangilerine Atılım okutabileceğimizi konuşmaya başladık.
1977 yılında Türkiye Maden-İş Sendikası ile MESS arasında sürmekte olan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanmıştı. MESS’e bağlı tüm işyerlerine Sendika, grev kararlarını astı. 1977 Eylül ayında MESS’e bağlı tüm işyerlerinde Türkiye Maden-İş Sendikası greve çıkacak... Grev hazırlıkları başlamıştı... Biz de Fabrika’da “Bu İşyerinde Grev Var” pankartımızı ve MESS’e karşı çeşitli sloganları içeren döviz ve bez pankartlarımızı hazırladık. İşyeri temsilcileri, grev nöbet listesini hazırlamışlardı...
Eylül’ün başında, Türkiye Maden-İş Sendikası, MESS’e bağlı tüm işyerlerinde greve çıktı. 14. Bölge Temsilciliği’nde de MESS’e bağlı işyerlerinde greve çıkılan işyerlerinde, Genel Merkez yöneticilerimizin de katılımıyla sırasıyla, greve çıkıyoruz. Biz, Küçük ve Büyük Türk Demir Döküm olmak üzere iki fabrikada greve çıkacağız. İlk önce, Küçük Demir Döküm Fabrikası’nda greve çıkacağız... Fabrika’daki tüm işçiler, iki fabrikanın da İşyeri Temsilcileri, Bölge Temsilcisi Celal Alçınkaya, Genel Merkez yöneticisi Şinasi Kaya, Bölge’deki diğer fabrikaların işçileri ve işyerlerindeki temsilciler, Küçük Demir Döküm Fabrikası’nın önünde toplanmışız... Davul ve zurnalar çalıyor, işçiler halay çekiyorlar, grev çadırlarında her şey tamam... İlk önce işyeri Baştemsilcisi, Bölge Temsilcisi, daha sonra da Genel Merkez yöneticisi Şinasi Kaya konuşma yaptılar. Ve işyerine grev pankartı asıldı. İlk nöbetçiler nöbetlerini tuttular.
Daha sonra ana fabrika olan, Büyük Demir Döküm’e geldik. O gün bütün işçiler Fabrika’nın önünde bekliyorlar. Küçük Demir Döküm’de grev pankartını astıktan sonra, Bölge’ye bağlı fabrikalardaki işçiler, temsilciler, Bölge Başkanı, Genel Merkez yöneticisi Şinasi Kaya, yürüyerek Fabrika’nın önüne geldik... İşyeri Baştemsilcisi Turgut Alaağaç konuştuktan sonra sırasıyla Bölge Temsilcisi ve Genel Merkez yöneticileri de konuştuktan sonra, Fabrika’nın iki kapısına da grev pankartımızı astık. 15 aylık işçilik yaşamımda ilk olarak greve çıkmanın heyecanı içinde grev gömleğimi giyerek, işyerinde ilk grev nöbetçisi olmanın mutluluğunu yaşadım. Yanılmıyorsam ilk grev nöbetinde benimle birlikte genç işçi arkadaşlar olarak, Fahrettin ve Süleyman da nöbet tuttular.
Greve çıkarken, işyerindeki Maocular, DİSK’e ve Maden-İş Sendikası’na karşı kötüleyici propaganda yapıyorlar, Sendika aleyhine bildiriler, dergi ve gazeteler dağıtıyorlar; sendikamız grevde bir yandan MESS’e karşı, bir yandan da Maoculara ve diğer radikal sol örgütlere karşı mücadele ediyor...
Fahrettin, Süleyman, Ali Osman, Özkan ve diğer genç işçi arkadaşlar, çok önemli bir işimiz olmadıkça nerdeyse 24 saat Grev Çadırı’ndayız... Grevde bir kaç gün geçtikten sonra Süleyman, “Biraz özel konuşabilir miyiz” dedi. Süleyman’a “Olur” dedim. Bir yandan da heyecanlanıyorum, “Acaba düşündüğüm gibi mi?” diye. Süleyman’la konuşmak üzere Grev Çadırı’ndan ayrıldık. Yanılmıyorsam Fahrettin’in evine gittik...
Süleyman, “Yoldaş, Parti’ye üyeliğini önerdim. Eğer sen de Parti’ye üye olmayı kabul ediyorsan, Parti Tüzük ve Programını okuyarak, Parti’ye giriş dilekçeni ve özgeçmişini yazarak bana verirsin.” dedi ve Parti Program ve Tüzük’ünü bana verdi...
İçim içime sığmıyor... Mutluluktan uçacağım... Heyecandan kalbim küt küt atıyor... Süleyman’a döndüm, “Yoldaş, ben kaç yıldır Parti’yi arıyorum. Parti’ye ulaşmanın ve mutlaka Parti’nin beni bulacağının inancıyla yaşadım.” dedim... Süleyman Yoldaş’la belli bir süre Parti, Fabrika’daki genç arkadaşlar ve MESS grevleri ile Maden-İş Sendikası üzerine sohbet ettikten sonra ayrıldık.
Eve, dayımlara gittim. Parti Program ve Tüzük’ünü odama sakladım. Ve Grev Çadırı’na döndüm. Adeta mutluluktan ve heyecandan uçuyorum. Sevincimi kendimle paylaşıyorum. Sevincimden gözlerim yaşarıyor. Süleyman Yoldaş’ın Parti’ye üyelik önerisi aklıma geldikçe, sevinçten ve heyecandan kalbim pır pır ediyor.
Gece eve gittim, dayımla MESS grevleri ve işyeri ile ilgili biraz sohbet ettikten sonra odama çekildim. Sakladığım yerde Parti Program ve Tüzük’ünü alarak okudum. İyice özümsemek ve anlamak için Program ve Tüzük’ü birkaç defa okudum.
Dosya kağıdına özgeçmişimi yazdım, üyelik başvurumu yaptım. Tarih, ad ve soyadı, imza...
Sevinçten, mutluluktan ve heyecandan uyuyamıyorum... Bir türlü sabah olmak bilmiyor. Parti’ye başvuru dilekçemi Süleyman’a vermek için sabahın olmasını dört gözle bekliyorum. Ertesi gün Süleyman Savaş Yoldaşımla buluştuk. Parti’ye üyelik başvurumu, Parti Program ve Tüzük’ünü kendisine verdikten sonra ayrıldık.
Yanılmıyorsam, aradan bir hafta geçtikten sonra Süleyman Parti’ye üyeliğimin kabul edildiğini, Parti ismimin Oğuz Ersöz olduğunu söyledi. Artık Türkiye Komünist Partisi’ne üye olmuştum.
Parti üyesiydim. Sorumluluklarım ve o oranda da görevlerim artmıştı. Kendime daha çok dikkat ediyordum. Artık Türkiye Komünist Partisi üyesiydim. Parti’ye üye olmanın hem işçi sınıfına hem de Parti’ye karşı sorumluluklarımın bilincinde yaşamamı gerektirdiğini biliyordum. Parti’ye üyelik tarihim, 1977 Eylül ayı... Gün olarak hatırlamıyorum...
(devem edecek...