Rusya, Türkiye, altüst oluş

  • 26.11.2015 00:00

 Suriye Savaşı ile açığa çıkan savruluş dinamikleri, başta coğrafyamız olmak üzere hepimizi, dünyanın her köşesini az veya çok içine çeken bir girdaba dönüştü.

Bir yandan, 19. yüzyılın bitmemiş hesaplaşmalarının defterleri yeniden açılıyor; İmparatorluklar tarihinin Batı- Doğu çelişkileri, zıtlaşmalarının gerilimleri, sarsıntıları yeniden yaşanıyor. Öte yandan da, 20. yüzyılın ikinci yarısından bu yana, Dünya Savaşları ile oluşan uluslararası düzeni tutan, “bildiğimiz hâliyle dünyanın dayandığı kirişleri” çatırdıyor.

Türkiye ve Rusya, 19. yüzyılın İmparatorluk mirasının yükünü, büyüsünü hâlâ taşıyan, bu miras ile ilgili sorunları bitmemiş; bu mirasın toplumsal hafızalarda hâlâ gölgelerinin, izlerinin dolaştığı iki ülke. Gelenek ve modernleşme; geçmiş ve gelecek; Batı ve Doğu ikilemleri, bu iki ülkenin de bugününü biçimlendiriyor.

Rusya ve Türkiye’nin arasında patlak veren uçak düşürme krizi de, aslında bu büyük arka planda yaşanan bir dönüm noktası. Aslında, iki ülkenin de temelde meseleleri, “Batı” ile. Batı İttifakı’nın, Suriye’de kimin sözünü dinleyeceği, kimin çıkarlarına yönelik hareket edeceğine odaklı soru işaretleri, planlar, hesapların bir gün böyle sert bir krizle kendini dışa vuracağı belliydi.

Rusya da, Türkiye de, küresel güç olarak kendilerini herkese kesinkes kabul ettirmek ve uluslararası ilişkilerin kurallarını kendilerine göre değiştirmek istiyorlar. Erdoğan ve Putin, ideolojik olarak kendi tahayyüllerindeki dünya düzeninin peşinde oldukları için başlıca hedefleri, iç ve dış politik güç. Ülkelerindeki halk desteği, ikisine de hem ülkeleri içinde hem de dışında gerçekleştirmeye çalıştıkları ideolojik ve yapısal dönüşüm yolunda “yapabilirlik gücü”, “meşruiyet” kazandırıyor.

Türkiye ve Rusya ilişkilerinin ne olacağı konusunda “derin” bir sürü analiz yapılacaktır; ancak, Türkiye açısından bu askerî kararın ardında yatan en önemli sebeplerden biri Kürt Sorusu. Son aylarda zaten Ankara’nın iç ve dış politikasının kapıları dönüp dolaşıp bu konuya açılıyor.

Suriye Savaşı, Kürt Sorusu’nun da doğasını tamamen değiştirdi; Suriye’nin güneyi, tam Türkiye’nin sınır boyunda, Rojava’da oluşan yönetim, Ankara’da Erdoğan- AKP hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başını çektiği güvenlik bürokrasisinin başlıca odak noktalarından gibi gözüküyor. Öte yandan, Kandil’in de, Rojava’yı tarihî fırsat olarak gördüğü ve PYD yoluyla elde ettiği bu kazanımdan hiçbir şekilde taviz vermeyeceği ortada. Rojava, sadece bir toprak/ yönetim kazanımı olarak değil, “zihinler ve kalpleri” kazanmak açısından da, yani uluslararası alanda “karanlık IŞİD ile savaşan aydınlık seküler PKK/ YPG” algısını geliştirmek ve bölge ile ötesindeki Kürtlerin de aidiyet bağlarına PKK damgasını vurmak için gerçekten de bir dönüm noktası.

Kandil, Diyarbakır/ Amed ve şu an için “kapsama alanı dışında kaldığı için bağlantı kurulamayan” İmralı, Brüksel ve hattâ artık giderek çeşitlenen, küreselleşen, PKK eksenli bir Kürt siyasi hareketi sözkonusu. Tabii, Kürtlerin ne Türkiye’de, ne ötesinde tek ekseni PKK değil –ama PKK giderek, tarihinde olmadığı kadar öncelikli, “meşru” bir aktöre dönüşüyor Kürtlerin azımsanamayacak bir kısmı için.

HDP de, bu eksenden tamamen ayrılamaz –konjonktürel olarak ayrılır gibi gözükebilir, fikirsel- politik olarak da bazı konularda gerçekten ayrı da düşebilir ama son kertede kendisini kapatıp yeniden açıp bambaşka biçimde oluşmazsa çok doğal olarak PKK eksenli olur.

Ankara, “post-Suriye Savaşı”, Kürt Sorusu’nun yeni sürümü ile karşısına çıkmasına, daha önce denenmiş yöntemlerle, bildiği gibi karşılık verdi, veriyor. Kurumsallaşmış bir Kürt Sorusu anlayışı var ve farklı düşünen aktörler arada çıksa da, kurumların mantığı sonuçta galip geliyor.

Ankara’nın askerleri de devletteki sivilleri de, son aylarda özellikle dış ilişkileri sağlama almak (ABD, Avrupa Birliği, Almanya, İsrail gibi ülkelerle ve NATO ile olan geleneksel ilişkileri canlandırmak) yoluyla, Kürt Sorusu’nda ellerini güçlendirme yoluna gittiler. Ancak, son kertede, Kürt Sorusu’nun cevabının ne olacağı daha belirsiz; kısa vadede gün kurtarılabilir fakat- giderek karmaşıklaşan bu sualin nihai yanıtı ne olacak Ankara da bilmiyor.

Kremlin de, tam bu noktada, PYD, YPG ve hattâ HDP ile ilişkiler geliştirmeye çalışıp, AKP ile sıkıntısı olan Kürtlerin (ve olmayan Türkiye vatandaşlarının) desteğine oynamaya başlayınca, uçak krizi ile zirvesine çıkan gerilim yaşanmaya başladı. Bu gerilim daha da bitmez.

Bir de şu var ki; Kremlin, savaşı kirli oynamayı ulusal gurur vesilesi yapan bir yönetime sahip. Misillemesi, doğrudan ve askerî olmayabilir; ama muhakkak olacak.

oneysezin@hotmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums