Vahap Coşkun: HDP çekilirse sahada sadece PKK kalacaktır

Dokunulmazlık tartışmalarında hukuksal boyuttan ziyade siyasal boyutların öne çıktığı gözleniyor. Bu hafta başlayan süreci BasHabere değerlendiren Doç. Dr. Vahap Coşkun, Tutuklanmaları beklenen milletvekillerinin tutuksuz da yargılanmasının mümkün olduğunu ve bu konuda inisiyatifin yargıda olacağını söylüyor

Vahap Coşkun: HDP çekilirse sahada sadece PKK kalacaktır
19.05.2016 - 16:51
1857

 Dokunulmazlık tartışmalarında hukuksal boyuttan ziyade siyasal boyutların öne çıktığı gözleniyor. Bu hafta başlayan süreci BasHaber'e değerlendiren Doç. Dr. Vahap Coşkun, Tutuklanmaları beklenen milletvekillerinin tutuksuz da yargılanmasının mümkün olduğunu ve bu konuda inisiyatifin yargıda olacağını söylüyor 

 Türkiye’nin yakın tarihinde en sıkıntılı dokunulmazlık süreci 2 Mart 1994’teyaşandı. Polis, Meclise girdi ve DEP milletvekillerini yaka paça gözaltına aldı. 0 gün DEP’lilerin gözaltına alınmasını Türkiye demokrasisine 'darbe' olarak isimlendirenler bugün HDP'Lİ milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına çalışıyor. Dokunulmazlık dosyaları 17 Mayıs Salı günü Meclise gelecek. Anayasa değişikliği gerektiren bu süreç ilk görüşme üzerinden 48 saat geçmesi sonrasında yinelenecek, yani ikinci oylama 20 Mayıs’ta. Eğer ikinci oylamada yeterli çoğunluk sağlanırsa Anayasa değişikliği gerçekleşmiş olacak, iki önemli rakam var ortada. Anayasa değişikliği için 330 - 367 arasında kabul oyu çıkarsa referanduma gidilecek. Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi için referanduma gidilmesi ve kabul oyu çıkması gerekmekte. Eğer Anayasa değişikliği 367 oyun üzerinde bir oy ile kabul edilirse,o zaman Anayasa değişikliği referanduma gerek kalmadan gerçekleşecek. Cumhurbaşkanı'nın imzalaması, Resmi Gazete'de yayımlanması ile birlikte bu değişiklik hayata geçirilecek. Şu anda 600'ün üstünde dosya var Meclis'te görüşülmesi beklenen. Meclis bütün dosyaları görüştükten sonra mahkemelere gönderecek. Görüldükleri mahkemeler aracılığıyla savcılara gönderilecek ve milletvekilleri hakkında davalar açılacak. Orada artık süreç yargının vereceği kararlarla işleyecek.

Tutuklanmaları beklenen milletvekillerinin tutuksuz da yargılanmasının mümkün olduğunu söyleyen Doç. Dr. Vahap Coşkun, bu konuda inisiyatifin yargıda olacağını söylüyor.

Dokunulmazlık tartışmalarında hukuksal boyuttan ziyade siyasal boyutların öne çıktığı gözleniyor. Bu hafta başlayacan süreci BasHaber'e değerlendiren Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Doç Dr. Vahap Coşkun, "Kürd sorununda bugüne kadar söylediğimiz en temel argümanlardan bir tanesinin siyaset kanallarının mutlak manada açık tutulması gerektiğiydi" diyerek HDP'nin Meclis'ten çekilmesi ile siyaset sahasında tek aktör olarak PKK'nin kalacağını ve HDP'nin siyaset sahnesine dönmesinin zor olacağına dikkat çekerek, "HDP Meclis'te siyasi varlığını korumalıdır" diyor.

Dokunulmazlık meselesi az hukuki, çok siyasi bir mesele gibi görünüyor. Dokunulmazlıkların kaldırılması sonucunda AKP, CHP ve MHP’ye dokunulmayacağı da anlaşıldı. Üç beş HDP’liye dokunulması sonucunda iktidar ne kazanır?

-Öncelikle dokunulmazlık meselesine ilişkin bir hususu belirtmek isterim. Dokunulmazlık meselesi Türkiye’de maalesef muhalefet partileri tarafından çok istismar edilen bir mesele oldu tarih boyunca. Dokunulmazlık bizim siyasilere verdiğimiz bir imtiyaz değil. Aslında onların bizim adımıza görev yaparken, sahip olmaları gereken bir güvenceyi ifade ediyor. Doğal olarak dokunulmazlığa en çok muhalefet partileri ve muhalefet vekillerinin sahip çıkması gerekiyor.

Kürsü masumiyetini dışarıda tutacak olursak; bunca çatışma yaşanmamış olsaydı, HDP hedeflenmeseydi, milletvekillerinin korunma kalkanına ihtiyacı var mı diye sormak isterdim. Zira 7 Haziran seçimlerinden önce iktidar ve muhalefet hep birlikte dokunulmazlığa karşı olduklarını seçim meydanlarından açıklamıştı. Milletvekili neden dokunulmaz olsun ki?

-Şunun için. Çünkü parlamenter demokrasinin geliştiği tarihten itibaren, vekiller kamu adına hareket ederken, herhangi bir şekilde bir çekinceye duymamaları gerektiği düşünülüyor. Çünkü onlar bu görevlerini yerine getirirken, özellikle iktidarı denetlemek, iktidarın yapıp ettiklerini kamuoyunun gözünün önüne getirmek gibi bir görev ile mükelleftirler. Dolayısıyla onların Yasama, Yürütme ve Yargı’da etkin bir ağırlığa sahip olması muhtemel olan iktidara karşı korunmaları gerekir. Rahatlıkla görevlerini yerine getirebilsinler. Rahatlıkla bir fikir, düşünce, ifade de açıkladıklarında ya da bir eylem yaptıklarında başlarına bir şey gelmeyeceğini bilebilsinler.  Dolayısıyla bunun özellikle vekiller, siyasetçiler tarafından savunulması gereken bir kurum olduğunu düşünüyoruz. Hele Türkiye gibi bir ülkede, mazisine baktığınızda ciddi sıkıntıların olduğu bir ülkede bunun daha fazla korunması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak sadece muhalefet partileri, öteden beri AK Parti’nin dokunulmazlıklar konusunda herhangi bir şekilde risk almayacağını veya dokunulmazlıkların kaldırılmayacağını düşündükleri için bunu çok ucuz bir şekilde kullanmaya yöneldi. Bütün dokunulmazlıklar kaldırılsın, milletvekillerinin herhangi bir dokunulmazlıkları olmasın gibi vs. gibi ifadelerini kullandılar. Davutoğlu yönetimindeki hükümetin, bütün vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması şeklindeki resti bence bu yanlış siyaseti açığa çıkardı. Genel olarak Türkiye siyaseti için olumlu bir yerde durmadığını düşünüyorum. O yüzden mevcut dokunulmazlıklar tartışmasından bağımsız bir şekilde söylüyorum. Siyasetçilerin, özellikle bu muhalefet partilerinin, dokunulmazlık mevzusunu ucuz polemiklerin konusu veya popülist politikalar haline getirmemeleri, hem kendileri hem de demokrasi açısından daha sağlıklı ve daha doğru olandır. 

 Dokunulmazlık sınırları nasıl tarif edilmeli?

-‘82 Anayasası’nda dokunulmazlıklara ilişkin getirilen bir sınırlama var. Özellikle ağır ceza gerektiren suçüstü halleri ile Anayasa’nın 14. Maddesi’nde ifadesini bulan hükümlere aykırı haller. Bunlar bölünmez bütünlük meselesi, laik ve demokratik cumhuriyete aykırı eylem meselesi ve ilçe başkanlarının hak ve hürriyetini ortadan kaldırılmaya yönelik meselesi. 14. Madde’de bu üç hüküm var. Burada bir takım sınırların çizildiği görülüyor. Bu ağır cezayı gerektiren suçlar sadece dokunulmazlığın kaldırılması için öngörüldüğü şeklinde bir istisna olabilir. Ancak parlamenterlerin dokunulmazlığa sahip olmasını, demokratik bir yönetim için ödememiz gereken bir maliyet olarak düşünüyorum. Bunun çok ucuz siyasi polemiklere konu edilmemesi gerektiğini, bu kurumun bir kurum olarak varlığını koruması gerektiğini düşünüyorum.

İlk sorduğum soruya dönecek olursak, HDP’li vekillere dokunulursa AKP siyaseten ne kazanacak?

-Bu dokunulmazlık tartışmalarında her ne kadar önerilen geçici madde bütün vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngörüyorsa da burada asıl maksadın HDP’li vekillerin olduğuna dair bir şüphe yok. HDP’li vekilleri hedef alan siyasi ve hukuki bir hamle ile karşı karşıyayız.

İktidar bunu neden gerçekleştiriyor?

-Şundan dolayı. Özellikle bir yıldan fazla devam eden çatışma dönemi ve yükselen bir milliyetçi dalga var. Özellikle iktidara yakın medyanın gündeme getirmesi ile birlikte HDP’li vekillere yönelmiş, Türkiye’nin Batı kesimlerinde bileylenmiş ciddi bir milliyetçi dalga var. Dokunulmazlıkların kaldırılması ile birlikte hükümet hem bu dalgayı karşılamak hem bu dalgalanın üzerinden siyasal bir sörf gerçekleştirmek istiyor. Hem sahada hem de parlamentoda HDP’li vekillere karşı mücadelenin en üst seviyede sürdüğünü göstermek istiyor. Buradaki temel nokta bu. Ancak bu ‘kazanımın’ yanında bir takım riskler de var. Biz bu dokunulmazlıklar meselesini geçmişten bugüne değerlendirdiğimizde; siyasi beklentinin yanında bir takım şahsi riskler içerdiğini de görebiliyoruz. Bu anlamda üç önemli riskin olduğunu düşünüyorum. Birincisi bir vekili cezalandırmak veya onu içeriye tıkmak o vekilin partisini, siyasi çizgisini otomatik bir şekilde zayıflatmaz. Tersine daha da güçlü kılar. 94’te vekilleri içeri attıklarında etkiledikleri toplumsal taban ile bugün etkiledikleri tabana bakıldığında bunun teyidi olarak verebiliriz. İkinci bir husus; siz ne kadar hukuki kılıf giydirmeye çalışırsanız çalışın nihayetinde bir vekilin dokunulmazlığını kaldırmak siyasi bir tasarruftur ve parlamentodaki çoğunluğunuza dayanarak, bir vekilin dokunulmazlığını kaldırdığınızda, o vekilin hitap ettiği kitlede bir mağduriyet duygusunun oluşmasına sebebiyet verirsiniz. Bu mağduriyet duygusu kaçınılmaz olarak o siyasi çizgi içerisindeki yanlışların daha az görülmesine, tartışmaların daha geri plana çekilmesi sonucunu doğurtur. Üçüncü olarak genel Türkiye demokrasisi açısından şöyle bir riskin olduğunu düşünüyorum. Siyasetin işlevini ve sorunu çözme dinamiğini yitirmesi gibi bir sonuca yol açar. Özellikle Kürd sorununda bugüne kadar söylediğimiz en temel argümanlardan bir tanesinin siyaset kanallarının mutlak manada açık tutulması gerektiğiydi. Bu açık tutulan kanallar üzerinden de, bugün her ne kadar küçümsense de veya kendilerinden beklenileni yerine getirmese de önemli işler başarıldı. Bu siyaset penceresini kapatmak, siyasetin bir bütün olarak işlevini yitirmesini, demokrasinin altındaki zeminin kaymasına neden olabilir. O nedenle dokunulmazlığın kaldırılmasının siyasi olarak beklentilerden öte, kazanımlardan öte çok ciddi bir şüphe içerdiğini ve bu risklerin de Türkiye’de demokrasi alanının çok ciddi anlamda daraltıldığını düşünüyorum.

Kürd milletvekillerinin tutuklanmasının bir işe yaramadığını 94 deneyiminde gördük. Kürd milletvekillerini ‘cezaevine tıkma’nın nasıl bir cazibesi var? Ve bu cazibe AKP, CHP ve MHP seçmenini bir araya getirebiliyor..

-Elbette geriye dönüp baktığımızda bunun işlenmediğini görüyoruz. Ancak siyasetçiler daha çok konjonktürel gelişmelerle ilgilidir. En azından o konjonktürel gelişmelerin kendilerine ne getireceği ve ne götüreceği üzerinden siyasi hesap yaparlar. Yapılan kamuoyu yoklamalarına baktığınızda HDP’li vekillerin dokunulmazlıkların kaldırılması gerekir mi sorusuna çok büyük oranda ‘evet’ denildiğini görüyorsunuz. Dolayısıyla burada vekillerin dokunulmazlığının kaldırılmasının, kendi kitleleri açısından kabul gördüğünü düşünün partiler buna yönelik olarak adım atmaktan da itina etmiyorlar. Siz geçmişte buna benzer tecrübelerin olumsuz sonuçlar doğurduğunu hatırlatsanız da şu andaki toplumsal hissiyat, onların bu tür adımları atmalarını daha da kolaylaştırıyor. Çarpıcı bir örnek vereyim bu konuda. Mesela CHP’nin bu konudaki durumu ve duruşu ibretliktir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, getirilen düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğunu herhangi bir hukukilik içermediğini, bunun tamamen yanlış olduğunu ifade ediyor. Ama hemen arkasından ekliyor, biz bunu destekleyeceğiz. Bunu desteklemediğinde topluma, kendi seçmen kitlesine anlatmakta zorluk çekeceğini düşünüyor. Ve buna göre adım atıyor. Şu andaki toplumsal hissiyata karşılık gelen bir adım atma, sorunun çözümü konusunda bize alan açar mı? diye sorduğumuzda, bunun alan açmayacağını biliyoruz. Fakat siyasiler bazen gündelik hesapları, uzun vadeli hesaplara tercih edebilirler. Bu da öylesi bir durumdur.

Davutoğlu’nun dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı, Erdoğan’ın ise ısrarcı olduğunu gördük. Erdoğan’ın bu meseleyi başkanlığa giden yolda bir manivela aracı olarak kullandığı iddia ediliyor. Sizin verdiğiniz örneklerden yola çıkarak, CHP ve MHP başkanlığa karşı oldukları halde Erdoğan’ı dokunulmazlıklar konusunda desteklediler. Mesele Kürdlere kim bir darbe vuracaksa biz destekleriz mi?

-Kürdlere karşı birlik içinde olalım şeklinde okumuyorum meseleyi. Ben son bir yıldaki gelişmeler ve bu gelişmelere toplumun verdiği reaksiyon ışığında okuyorum bu meseleyi. Savaşın şehirlere taşınması, her gün onlarca insanın hayatını kaybetmesi, her gün bombaların patlaması vb. gibi durumlar Türkiye’de toplumun çok büyük bir kesiminde güvenlikçi kaygıları ve güvenlikçi endişeleri ön plana çıkardı. Bu endişeler arttı ve demokratik siyaset alanlarını daraltan bu şiddete karşı alındığı ileri sürülen tedbirler toplumda kabul gördü. Şu an CHP ve MHP’de yanlış olduklarını düşense de bu toplumsal ortama karşı gelmemek ve toplumsal hissiyata karşı durmamak için geri çekilmek zorunda kaldılar. Özellikle CHP açısından durum bu. CHP yapılan bu adımın doğru olmadığını ve nihayetinde Erdoğan’a yarayabileceğini bilse bile bu toplumsal hissiyata karşı gelmemek, onunla çarpışmamak için en azından onu destekleyeceğini ifade etmek durumunda kalıyor. MHP açısından durum farklı. MHP zaten öteden beri HDP’nin Meclis’teki varlığına da karşıydı, tahammül edemiyordu. İster şimdi ister başka bir zaman, HDP’li vekillerin dokunulmazlıkları gündeme getirilse, kim tarafından getirilirse getirisin MHP bunu destekleyecekti. Şu andaki ortam MHP’nin bu tarihi duruşunu daha da kolaylaştıran bir ortam. MHP açısından herhangi bir farklılık söz konusu değil.

HDP’li yetkililer, bir kişinin bile dokunulmazlıkları kaldırılırsa Meclis’ten ayrılacaklarını ifade ettiler. Selahattin Demirtaş, tehdit edercesine Diyarbakır’da ayrı bir Meclis açacaklarını söyledi. Duran Kalkan buna yanıt vererek, Diyarbakır’da ayrı Meclis’e karşı olduklarını söyledi. Sizce HDP böyle bir uygulamaya maruz kaldığında boyun eğmenin dışında bir seçeneği var mı?

-HDP içerisinde de bu konu tartışılıyor. O konuyu da yakından takip etmeye çalışıyorum. Tek bir vekile bile dokunulsa bunu kabul etmeyiz ifadesi kullanıldı. Sonra AK Parti’nin oyununa gelmeyiz, Meclis’teki varlığımızı devam ettireceğiz gibi bir ifade söz konusu oldu. Demirtaş’ın açıklaması, kendisi tarafından da sonradan düzeltildi. Bu herhangi bir şekilde ayrı bir parlamento veya ayrılıkçılık olarak yorumlanmalı dedi. Duran Kalkan tarafından da bu açıklama eleştirildi. Ayrı bir parlamento kurma hikâyesinin herhangi bir gerçekliği yok. Herhangi bir şekilde bunun yapılabilirliği de yok. Daha önce buna yönelik bir takım teşebbüsler olsa dahi, bu teşebbüslerin toplum nezdinde herhangi bir yankı bulmadığını biliyoruz. En azından biz ayrı bir parlamento kurarız şeklindeki söylemi o anda dile getirilen bence siyasal gerçekliğe tekabül etmeyen bir söylem. Bundan herhangi bir şey çıkmaz. HDP’nin dokunulmazlıkları kalkarsa, HDP’nin önünde iki yol vardır. Onlardan bir tanesi Demirtaş’ın ifade ettiği bütün vekillerin Meclis’ten çekilmesi. Bunu kendi üyelerine anlatmak durumunda kalacaklar. İkincisi ise, dokunulmazlığı kaldırılan vekillerin dışında kalan vekillerin, parlamentodaki varlıklarını sürdürerek, demokratik mücadeleyi parlamentoda devam ettirmesi. Ben bir bütün olarak parlamentodan çekilmelerinin doğru bir tavır olmadığın düşünüyorum. Aksine parlamentoda kalarak, o parlamentodaki bu yanlışlığın ortaya çıkarılmasını sağlayacak bir muhalefet olarak kalmasının daha doğru olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki dokunulmazlığın kaldırılması demek, sürecin bittiği anlamına gelmiyor. Çünkü bu dokunulmazlığın tamamıyla hukuka aykırı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri hukuki olarak yollarına devam edebilirler. Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilirler. Kendi dosyalarını görecek olan mahkemelerde, bu uygulamaların hukuka aykırılığını ileri sürebilirler. Bütün bu yolları tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde mücadelelerini sürdürebilirler. Bu mücadele sürerken, vekillerin varlığını bu mücadele içinde olmasını önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum. HDP’li vekillerin parlamentodaki varlıklarının devam ettirilmesi önemli.

HDP’nin Meclis’te siyaset yapmaktan başka bir yolu yoktur mu diyorsunuz..

-Muhalefet, siyaset sadece Meclis’te yapılmaz. Çeşitli kanallarla bu mücadele devam ettirilmeye çalışılır. Sonuç alıcı siyaset Meclis’te yapılır. Tamamen parlamentodan çekilmek, HDP’nin varlığını ortadan kaldırır, hem de siyasetin zaten son derece ideal olan alanını kaybetmesine neden olur. HDP şu anda bir şekilde parlamentoda varlığını devam ettiriyor bu oldukça önemli. Tamamen çekildiğinde artık HDP’nin siyasi olarak varlığına tekabül edeceği bir mana kalmaz. Bu tür siyasi bir çekiliş artık, HDP’nin de yeniden kendisini siyasi alanda var etme imkânını ortadan kaldırır diye düşünüyorum. HDP Meclis’ten çekildiği zaman sahadaki tek siyasi varlık PKK kalacaktır ve sadece onun siyaseti belirleme, siyasetin yönünü tayin etme gücü söz konusu olacaktır. Daha sonra HDP’nin tekrar siyaset sahnesine dönmesi ise çok zor olacaktır. HDP Meclis’te siyasi varlığını korumalıdır.

Neden?

-Bugüne kadar HDP olarak kurmuş olduğunuz temel bir örgü var. İşte ‘biz bu meseleyi siyaseten çözeceğiz, biz Türkiyeleşeceğiz, her ne olursa olsun siyasal alanı terk etmeyeceğiz’ diyorsunuz. Sonra böyle bir olay olduğu zaman siyaset alanını terk ediyorsunuz. Bunu diğer güçlere bırakıyorsunuz. Tekrar döndüğünüz zaman o alanda başka aktörler olacaktır. Bütün bu kurmuş olduğunuz siyasal örgüyü yeniden inşa etmede bir takım güçlükler olacak. Dolayısıyla sine-i millete dönme bu kadar kolay karar verilecek bir durum değildir. Doğru olmadığını da düşünüyorum. Halkta böyle bir beklentinin varlığından emin değilim. Sosyal medyada bir takım hesapların bu konuda yoğun faaliyet yürütmeleri, halkın siyasetinin böyle olduğunu göstermez. Bence halk bu meselenin sadece siyaseten çözüleceğini düşünüyor. O nedenle siyasal alanın korunması gerektiği konusunda da bir hissiyata sahip. Meclis’ten çekilmenin çok doğru bir adım olmadığını düşünüyorum.

Türkiye’nin yakın siyasi geleceğinde bu gelişmeler nelere yol açar?

-Siyaset alanını daha da daraltır. Sorunları siyasi mekanizmalarla çözme imkânlarını daha da daraltır. HDP içerisinde Meclis’ten çekilme veya devam etme gibi bir tartışmaya sebebiyet verir. Bu çıkacak sonuca bağlı olarak CHP içinde de bir sorgulamanın da önünü açar. Çünkü CHP içinde bazı milletvekilleri açık bir şekilde yanlış bulduklarını oy vermeyeceklerini ifade ediyorlar. Bu CHP’nin içinde bir sorgulama sürecinin başlamasını beraberinde getirir. Genel olarak baktığınızda Kürd meselesinin demokratik çözümü için daha olumsuz bir tablo ortaya çıkartırken, aynı zamanda şimdiki şiddet ortamının devam etmesine yarar. Hem hukuken hem de siyaseten büyük bir yanlışı ifade ediyor.

BAS HABER

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums