- 11.10.2015 00:00
Son zamanlarda “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten hakkında işlem yapılan gazetecilerin listesi uzadıkça uzuyor. Yargının epey “hassasiyet” gösterdiği Türk Ceza Kanunu’nun Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen 299. maddesi, Türkiye’nin yeni 301’i. Bir dönem, “Türklüğe ve Türk devletine hakaret” şeklinde özetlenebilecek bu maddeden yargılanmayan kimse kalmamıştı…
Şimdi karşımızda nur topu gibi bir 299. madde var. TCK’nın konuyla ilgili maddesinin içeriği şöyle:
“Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299 – (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır.”
Avukat Fikret İlkiz, bianet.org’daki konuyla ilgili yazısında şöyle demiş: “Eskiden, Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesinin sürekli gündemde kalmasını sağlayan zihniyet şimdi Türk Ceza Kanunu madde 299 ile gündem yaratıyor. Adalet Bakanı’nın TCK 301 ve 299. maddeleri için soruşturma ve kovuşturmaya izin verip vermeme ile ilgili ‘takdir hakkının’ tam tartışılma zamanıdır.”
Varlığından neredeyse habersiz olduğumuz bu madde, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı makamına geçmesiyle birlikte altın çağını yaşıyor. Her ne kadar muhalefet eden hemen herkes bu maddenin radarında ise de 299. maddeden şu ana kadar en fazla yargılananlar gazeteciler. Gazetecilerin yanı sıra karikatüristler, muhalif parti üyeleri, sendikacılar, avukatlar, Twitter ve Facebook’taki paylaşımlarından, parktaki sohbetinden soruşturmaya tabi tutulan vatandaşlar, eski AKP milletvekili, şehit yakınları hattâ lise öğrencileri bile 299. maddeden nasibi aldı.
Öyle anlaşılıyor ki, toplumun her kesiminden insanı baskı altına almaya dönük bu operasyonun arkasında bir “akıl” var. Erdoğan, bir yandan “Cumhurbaşkanlığı makamının bütün milleti temsil ettiğini” söyleyerek bunun arkasına saklanıyor, bir yandan da siyasetin tam merkezine yerleşiyor. Toplumdaki kutuplaşmayı daha da keskinleştiren, rakiplerini itibarsızlaştırmak için elinden geleni ardına koymayan Cumhurbaşkanı, bu siyasetine 299. maddeyle bir de koruma kalkanı ekliyor.
Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği iddia edilenlerin çetelesini tutmayı iş edinmiş olanlar, egemen ve otoriter iktidar düzenine yönelik tüm muhalif ifade ve eylemlerin sindirilmesi, baskı altına alınmasına hizmet ediyor. Hakaret suçlaması genellikle, “terör suçu” muamelesi gördüğünden ifade özgürlüğüne yönelik ciddi bir darbe. Bunlar yargı kararlarıyla da ortada.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğu 10 Ağustos 2014’ten beri 700’den fazla soruşturma açıldı, 200’den fazla soruşturma davaya dönüştü ve bir kısmına da tutuklama kararı çıkartıldı. Can Dündar, Bekir Coşkun, Barış İnce, Ekrem Dumanlı, Yavuz Baydar, Hasan Cemal, Ahmet Altan sadece birkaçı. 299. maddenin son kurbanı ise Today’s Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneşoldu.
AİHM Başkan Yardımcısı Işıl Karakaş, “Bir zamanlar Türkiye’nin işkence yapan ülke imajı vardı. Ama yerine internetin yasaklandığı, ifade özgürlüğünün hiçbir şekilde korunmadığı, sürekli hakaret yüzünden davaların açıldığı bir ülke imajı geldi. Cumhurbaşkanına hakaret yüzünden sürekli davalar açılıyor. Bu, Avrupa’da başka bir yerde yok. Yani hakaret, ceza kanununda düzenlenen bir suç değil” dedi geçenlerde.
Erdoğan, kendi siyasetinin alanını genişletmek için bu maddeyi kullanarak muhalifleri sindirerek dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyor ancak sözkonusu gazetecilerin duruşuna bakıldığında da görülecektir ki, bunu başaramayacak…
Bir yerlerde illa Cumhurbaşkanı’na hakaret etmiş birileri aranıyorsa, gazetecilerin yazılarına, tweetlerine değil, Erdoğan’la birlikte çektirdiği fotoğrafı asıp, “Adeta dünyanın şahdamarları kesilmişçesine oluk oluk kanları akacak” diyen mafya babalarının sözde teröre lanet mitinglerine bakılabilir.
pelincengiz@gmail.com
Yorum Yap