İktidarın fısıldadıkları

  • 16.04.2016 00:00

 Son günlerde medya organlarını sıkça meşgul eden tartışma konularının en ilgi çekici olanı şüphesiz tecavüz vakaları. Bazen yazmaya değecek bir konu yokmuş hissine kapılırsınız. Benim şimdiye kadar çok az yaşadığım bir duygudur. İnfial uyandıran sosyal problemlerin çoğunda bu hisse yaklaşıp, çevresinde birkaç tur atarım.

Toplumda oluşan yoğun kızgınlık, ortaya çıkan tecavüz olayları neticesinde herkesin kanının donduğunu anlatıyor. Elbette ki öyle olacak, başka türlüsü düşünülemez. Bu tür suçlarda toplumsal öfke şiddetli bir şekilde kendisini gösterir ve genellikle suçu işleyen en ağır şekilde cezalandırılır. Bazen ceza hafif kalır daha ileriye gidilir yeni suçlular aranır, bulunmazsa bile yaratmak icap eder. Yeni suçlular icat edilir ve toplumsal vicdanı rahatlatmak için cezalandırılma sırası ona gelir.

Gelişmiş toplumlarda bu tür olaylar ile nadiren karşılaşılmasına karşın tecavüz vakaları kırsal kesimlerde daha sık rastlanılan bir problemdir. Metropollerde sosyal ve ekonomik durum gelişmiş olduğu için tecavüz vakası sayıca daha azdır.

Eğer kırsal kesimde yaşayan biriyseniz ve aileniz tarafından otoriter baskı altında büyümüşseniz işiniz zordur. Hayat boyu karşılaştığınız tüm haksızlıklara ve zulümlere kayıtsız kalmayı felsefeden, psikolojiden, fizikten, kimyadan önce öğrenirsiniz.

Acınma, dışlanma, alay edilme, hor görülme korkuları bilincinizi işgal eder. Ruhunuzun katili sizi siz yapan çarpıklıkları, kırıklıkları sizden önce hissettiği için eliniz zayıftır ve ne rest çekebilirsiniz ne de blöf yapmak aklınıza gelir. Adalet diye işittiğiniz fakat lazım olduğunda ecel terleri dökerek beklediğiniz şey her zaman geç ve hain bir sırıtma ile yanınıza gelir. Her şey bitmedi diye umutlandığınızda adalet kendine yakışanı yapar ve insanlık tarihine geçecek sözü kulağınıza fısıldar “Bir kereden hiçbir şey olmaz”.

Yaşamım boyunca kulağa fısıldanan sözlerin en çarpıcı olanı Mario Puzo’nun “Baba” adlı romanından sinemaya uyarlanan ve adı aynı olan film serisinin üçüncüsünde geçiyor. Corleone ailesinin başına geçen genç mafya lideri Vincent Corleone, İtalya’nın en güçlü mafya liderini öldürmesi için bir adamını görevlendirir. Ona bir mesaj iletmesini, daha sonra ra cinayeti işlemesini emreder. Katil kurbanına mesajın çok önemli olduğunu ancak kulağına fısıldayabileceğini söyler ve adama yaklaşarak kulağına fısıldar, “Güç, güçsüzleri yıpratır”. Sonrasında ise kurbanının işini bitiriverir.

Siyasal iktidarın adaleti de oldukça yıpranmış olmalı ki haksızlık ve zulüm karşısında zavallıca bir geri adım atarak bireyin onurunu kurumların onuruna feda ediyor. Ortamını bulduğunda kendisini liberal ilan eden köşe yazarlarının iş bireyin hak ve hukukunu savunmaya geldiğinde kurum avukatları gibi propagandaya giriştiklerini görünce adalet denen kavramın çok uzaklarda olduğunu anlıyorum. Adalet dediğim şeyin mahkemeler yahut yargı olarak anlaşılması iletmek istediğim duygularımı gölgede bırakabilir. Hayatım boyunca adalet kavramını vicdan olarak kabul etmiş birisiyim.

Tecavüz skandallarının vicdan duygusunu tesis etmeyi görev edinen kurumlara sıçramış olması sıradan bir tecavüz vakası kavramını doğurmaktadır ki bu da artık toplumda yaşanan benzer olayların sıradanlaşması anlamına gelmektedir. Cinsel sapıklığın ve cinsel saldırıların yaşam boyu karşılaşılacak doğal bir süreç olarak karşımıza çıkması farkına varamadığımız, yakın geçmişte gerçekleşen sosyo-psikolojik kırılmanın belirtisidir.

Son zamanlarda yaşanan tecavüz olaylarının artışı kuşkusuz ki toplumu oluşturan bireylerin aklına soru işaretleri getirmektedir. Siyasal iktidarın şöyle ilerledik, böyle ilerledik, daha da ilerleyeceğiz söylemlerine karşılık ilkel toplumların tarihinde rastlanılan olayların yaşanması anlaşılır değil.

İşin bir başka boyutu; iktidar Türkçedeki yalanları o kadar çabuk tüketti ki yakında Dünya dönmüyor, Güneş Dünya’nın etrafında dönmektedir, suyun kaldırma kuvveti yoktur gibi laflar duymak kimsenin garibine gitmesin. Çünkü tarihleri propaganda zaferleri ile kurulmuş siyasi yapılar bilimsel gerçekler ile çatışarak hayatta kalırlar.

Türkiye toplumunun içinde bulunduğu sosyal ve iktisadi durum bireylerin ideallerini gerçekleştirmesine imkân tanımadığı için eksik kalan psikolojik tatmin seviyesi siyasal iktidar tarafından iletilen din içerikli propagandaların psikolojik etkileri ile tamamlanmaktadır.

Türkiye toplumu canlar pahasına kazanıp tarihten günümüze aktarılan onurunu, vicdanını ve tüm diğer değerlerini kaybetmemek için siyasal geleceğini güneş gibi aydınlatacak bilimsel devrimini gerçekleştirmek zorundadır. Aksi hâlde geri dönülemez noktanın çok yakında olduğu, yaşanan sosyal travmalardan anlaşılmaktadır.

Taraf

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums