Sultan, şehir, saray, Mercedes vs.

  • 25.05.2015 00:00

Durup dururken monark olunmaz;

maharet ister,

kalıp ister,

maça ister.

Monark olmak için, her şeyden önce o adamın despot karakterli olması lâzımdır.

Zorbalık, öyle “armut piş, ağzıma düş” kabilinden harcıâlem işlerden değildir.

Çocukken sineklerin kanadını kopardın diye, büyüyünce hemencecik zalim olacaksın diye bir şey yok!

Kumaşında var olacak ki, ortaya çıksın!

Bakın dikkat edin, bütün zorbaların ortak paydası savunmak değil, daima taarruz etmektir.

Özellikle de haksız oldukları zamanlar.

Birine hak vermek, “şurada galiba yanılmışım” demek, fıtratlarında yoktur.

O yüzdendir ki, sürekli düşmanlara ve mütemadiyen de o düşmanlarla savaşmaya ihtiyaçları vardır.

Çünkü varlık sebepleri “savaş”tır.

İnsanlığın “çılgınlık hâli” demek olan savaş, sanayi devrimi ve kapitalizmin gelişmesiyle birlikte teknikleşerek ve topyekûnlaşarak pahalılaşınca, tüm riskleri üstlenen en gözü kara “lord”un diğer rakiplerini tasfiye ederek kral olmasının yolu açılmıştır.

Bu “tek başına”lık, en önce, uygarlık birikimi içeren özerk “kent”i yok etmiş; savaş masraflarının karşılanabilmesi için, insanlarıyla ve idari yapısıyla tüm ülkeyi monarkın emrine girecek şekilde tekdüze ve homojen kılmıştır.

Zaten “Ulus-Devlet” dedikleri de budur.

Yani özetle; yeni savaş biçimi, monarkı yaratırken, şehri yok etmiştir.

Tüm kentler ve yerel inisiyatifler, askerî ve siyasi olarak kontrol altına alınmayı gerektiriyordu. Zira merkezî otorite, bölgesel farklılıkları ortadan kaldırmalıydı. Hükümdarlık, ancak üniform bir toplumda mümkün olabilirdi.

Nitekim, bugünün dünyasındaki ademimerkeziyetçi özerklik arayışları olsun, AB’nin yerellik şartı olsun, hep bunlar, o yok edilmiş yersel ve kentsel özgürlüklerin ve çeşitliliklerin yeniden geri getirilmesi için güdülen Rönesans özlemlerinden başka bir şey değildir.

Eğer o ülkede despotun her alandaki savaş masraflarını karşılamak için yeterince üretim yoksa, kentin tarihsel dokusu, birikmiş rant olarak imdada yetişecektir.

İnşaat sektörünün dinamo olarak görülmesi boşuna değildir.

Netice olarak, eğer egemenlik bir monarkta ise, o halk günün birinde içeride veya dışarıda ama mutlaka ve mutlaka savaşacak demektir.

Despotun simgelerinden biri de “saray”dır.

Saray deyip geçmeyin!

Saray, monark kültünün mabedidir.

Nasıl ki mabedi olmayan tanrı olmazsa, sarayı olmayan despot ve sarayı olmayan başkent de olmaz.

Kıskananların çatır çatır çatladığı saray ihtişamları;

altın varaklı avizeler,

şamdanlar,

aynalar,

koltuklar kanepeler,

yemek takımları,

hattâ cam kadehler;

ne hattâsı, bunlar ne ki!?

hattâ hattâ “taç”la “mâbâd” arasında bir yerlere hizmet veren,

valiliklerde dahi rast geleceğimiz tuvaletlerdeki klozetler ile,

Mardin işi telkâri yahut Trabzon burması hasır zincirlerle çekerek suyu akıtılan rezervuarlar bile,

bu toprakların Kral Midas’ından beri kadim hâkimiyet elementi olan altınla kaplanmışsa,

bu ancak onun da tıpkı despot gibi zor bulunan, eşdeğer bir maden olmasıyla açıklanabilecekken;

lâkin ne fayda!

böyle makul insanlar buralarda ne gezer!

Şu sıralar, biliyorsunuz, bir de şu “Mercedes”lere sardırdılar.

Mercedes güç demektir.

Manda kasaysa, simsiyahsa ve camları da zifiriyse, ürperti demektir.

Hayatını bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirirken bir hiç olduğunu o lâhza duyumsaman demektir.

Çocukluğumun Tekirdağ’ından yadigâr, tıpkı Gary Cooper gibi simsiyah giysiler içinde ve sanki biraz sonra kasabanın Saloon’undan çıkan bir düzüne adamı haklayacakmış gibi yolda yürüyen bir milletvekili imgesi vardır, belleğimden hiç gitmeyen.

İşte bu işe yarar o siyah Mercedes de.

O artık bir otomobil değil, iktidardır.

Kul olduğunu ruhunda titreştiren.

Dışkıları aynı türde olanlardan hiyerarşik bir kule yapacaksanız, bazılarını sadece tepeye koymanız yetmez.

Onları yüce gösteren aksesuarlara da ihtiyacınız vardır.

Yüzbinlerce imama “bu cuma camilerde şu hutbe okunacak” diyen adamın “vosvos”a bindiğini bir düşünsenize!

Hiç olur mu?

Görkem, eziklerin susturucusudur.

Peki, bu hâl, mutlak bir hâl midir?

Tabii ki değil!

Her toplumsal paradigma gibi, bu da sübjektiftir.

Meselâ demokratik hayat tarzında bunların hiçbirine yer yoktur.

Ne ki, bu hususlar coğrafyamız bakımından şimdilik fesat sayılan düşüncelerdir.

cinarnamik@hotmail.com

twitter@cinarnamik

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums