O yazıda en iyimser senaryo olarak AKP'nin yüzde 44.5, HDP'nin yüzde 10, CHP'nin yüzde 28.5 ve MHP'nin yüzde 14.5 oy aldığında bile AKP 258, CHP 137, MHP 106, BDP 49 vekil çıkarabiliyordu.
 

Yani HDP’nin barajı geçtiği her durumda AKP, en yüksek oyu olsa dahi tek başına iktidar olması zor görünmekteydi.
 

OLMAZ DENİLEN OLUYOR
 

Aradan iki ay geçti. O yazıda olmaz denilen senaryoların gerçekçi olduğu ortaya çıktı.
 

Bu gerçeği en erken fark eden AKP, tüm enerjisini seçim kazanmaya değil, HDP’yi baraj altına itmeye verdi.
 

Ağrı’da denenen ama başarısı olan senaryo, Suriye ile denenmek istedi, olmadı. Son deneme önceki HDP il binalarına saldırılarıyla oldu. Bunların hepsi, sistematik provokasyonun parçaları. Bunu yapanların görmedikleri gerçek, HDP’ye yönelik her provokasyonun ters teptiği ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirdiği.
 

KÜRT DEĞİL MÜSLÜMANSIN
 

Davutoğlu hükümetinde çözüm sürecinin koordinatörü olan Yalçın Akdoğan’ın HDP’nin barajı geçmemesi konusundaki temennileri, yaptığı suçlama ve ithamlar, kabul edelim ki siyasi rekabet sınırlarını aşar nitelikte. Bu söylemler, zihin altında HDP’ye olan bakışı ifade ediyor.
 

Bu bakış, Kürdü, kamusal alanda değil özel alanda Kürt olarak kabul eden; kamusal alanda Kürdü Müslüman üst kimliği ile sisteme entegre etmeyi hedeflemektedir.
 

BU OYUN BOZULMALI
 

AKP’nin bu oyunu bozulmalı. Çünkü bu anlayış, HDP’nin Türkiyelileşmesine değil onu şiddetin vesayetine iten bir yaklaşımdır. Bu anlayış, demokratikleşmeye değil ataerkilliğe eklemlenen bir otoriterliği ima etmektedir.
 

Oysa HDP'nin yüzde 10 geçmesi sadece partinin Türkiyelileşmesi kadar AKP'nin siyasal denetimi açısından önemlidir.
 

Bu oyunu bozmanın yegane yolu, seçim sandıklarına sahip çıkılarak seçim güvenliğinin sağlanmasıdır.
 

Bu, sadece HDP’lilerin değil ülkenin demokratikleşmesini isteyen herkesin görevidir. Seçmenlerin listeden düşülmesinden sahte seçmen eklenmesine, sandık başı ve sandık çevrelerinden yapılan hilelerden tutanak sonuçlarının değiştirilmesine ve Sandık Sonuçları Paylaşım Sistemi’ne (SEÇSİS) dışarıdan müdahale edilmesine kadar her alandaki seçim hilelerine karşı duyarlı olmak hepimizin görevidir.
 

Friedrich Ebert, “Demokrasinin demokratlara ihtiyacı vardır” derken bu kastediyor olmalı.