İki tür İslâmcılık: Erdoğan ve IŞİD

  • 2.02.2015 00:00

 Mizah silahı, kan döken terörü bile çökertecek kadar güçlü. IŞİD temsilcisine soruyorlar: "Neden Yahudilerle hiç uğraşmıyorsunuz?"

Cevap: "Onlara savaş açabilmemiz için önce Müslüman olmaları lazım." IŞİD, kan dökmeyi bir varoluş biçimine dönüştürürken, asıl tavizsiz stratejik savaşını diğer İslâmcı gruplara karşı yürütüyor. Allah'ın birliğine ve resullerine iman etmiş Müslümanlardan bile daha önce diğer radikal gruplara mensup İslâmcıları hedef alıyorlar. Aynı düşmanlık Nusra Cephesi, Taliban, El Kaide gibi diğer İslâmcı gruplar için de IŞİD'e karşı geçerli. Neden keskin ideolojik örgütler, en çok kendilerine benzeyen gruplara karşı düşmanlık besler? Sebebi şiddetin, ideolojinin vazgeçilmez yapıştırıcısı olması özelliğinde aramak gerekir. Ölümü göze alarak bir savaşın içine girenler ve karşısındaki insanın hayatını tereddüt etmeden sona erdirenlerin inancından, ideolojisinden, mensup olduğu grubun mutlak hakikati temsil etme yeteneğinden en küçük bir şüphe duymaması lâzım. Gerçeğe en yakın görünen eleştiriler benzer gruplardan geldiğine ve daha çok da kişiselleştiğine göre, o örgütün varlığını sürdürebilmesi için en acımasız şiddetin aynı familyadan gelen benzerlerine yönelmesi şarttır. Şaka değil, IŞİD kurduğu devlete toprak sağlamak için verdiği savaşın yanında diğer İslâmcı gruplara karşı çok kanlı bir şiddet uyguluyor; bol miktarda El Kaideci, Nusracı, Talibancı öldürüyor.

Şiddetin bu kadar rahat üretilebilmesinin demek ki vazgeçilmez bir şartı var: Yalın, basit bir ideoloji. Radikal İslâmcı gruplar -tıpkı Marksist örgütler gibi- birkaç cümleye sığacak bir ideolojik reçete oluşturuyor. Selefî nihilizminin, şiddet yorumları ürettikleri birkaç ayet ve hadisi tekrarlamaları ve bunları basit-anlaşılır ilkelerle mutlaklaştırıp, diğer yorumları "küfür" ilan etmeleri bu yüzden. Neden 19. yüzyılın bedevî Müslüman anlayışını temsil eden üç maddelik selefî yorumu, bugün üretilen şiddet ideolojisine referans oluşturuyor? Çünkü İslâm yorumundan bir hayat biçimi çıkmıyor, tersine hayatın kendisinden bir yorum üretiliyor. Acımasız bir şiddet üretenlerin ellerini yakıcı sıcaktan ve kandan koruyacak kadar sağlam bir eldivene ihtiyaçları var.

IŞİD ile AK Parti politikaları veya Erdoğan'ın İslâmcılığı arasında yakınlık kuranlar, şiddetin doğurduğu keskin farkı gözden kaçırıyor. Erdoğan İslâmcı mı? Kesinlikle öyle. Peki uzlaşmaz ve uyuşmaz fark nerede? Birinin şiddeti meşrulaştırmak için taktığı eldiven, berikinin elinde politikanın kirinin-pasının bulaşmasını engellemek için duruyor. Neticede her ikisi de eldiven, yani bir araçtan ibaret. Türkiye'de İslâmcılık devleti yedeğine aldı; ancak peşine taktığı devlet gemisinden transfer ettiği yakıtla, yani meşruiyetle yoluna devam etti.  Bir korsan teknesinin, heybetli bir savaş gemisini yedeğinde götürmesini gözünüzde canlandırmayı deneyin.

Fark derin, ancak söz konusu İslâmcılık olunca mekanizma benzer şekilde işliyor. İslâmcılar ellerine geçirdikleri gücü, evleviyetle Müslümanları itaatlerine almak ve diğer İslamcı grupları yok etmek için kullanıyor. Ne diyebilirsiniz, adam İslâmcı ve devleti yönetiyor, Müslümanların bu güce karşı koymaları, diğer İslâmcıların eleştirmesine nasıl izin verir? İslâmcılık bir yanda devletin zirvesinde koruma zırhları arkasında görünmez oluyor; öbür tarafta kendi tercihi dışında bir inanç ve ideoloji türünün yaşamasına izin vermiyor.

13 yıl süren ve artık işlemeyen Erdoğan iktidarının özellikle son evresi, devlet yönetiminde ikili bir yapı oluşturdu. Bir tarafta partiler demokrasisi ve anayasal kurumlar hiyerarşisi içinde devletin rutin işleyişi sürdürüldü; öbür tarafta Hayrettin Karaman gibi ulemadan zevatın fetva merciinde yer aldığı, Şer'î bir yapının kuralları ve organizasyonu altında Türkiye dönüştürüldü. Dönüşümün bir İslâm devletine doğru olmadığını, bu ikili yapının sırf bir otokrasi üretmek üzere senkronize edildiğini kuvvetle vurgulayalım. Meselâ eğitimde devlet tekelindeki din eğitiminin genişlemesi, hiçbir aşamada parti veya formel siyasî kurumlarda kararlaştırılmadı; hep bu informel İslâmcı organizasyonda olgunlaştı ve paket halinde Meclis'e getirilip kanunlaştırıldı. 17/25 Aralık'ta deşifre edilen düzenin bu kadar kapsayıcı-kuşatıcı olması da, bağış-komisyon fetvasının üretildiği aynı organizasyonun eseri. Devam edelim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums