BEYAZ TOROS, JİTEM ve ESEDULLAH

  • 24.11.2015 00:00

 Kürd coğrafyasında süren “Beyaz Toros” siyasetinin bir başka versiyonu sahnede. 90’larda adı “JİTEM” di. AKP’ye göre uyarlanmış olmalı ki şimdi adı “ESEDULLAH TİMİ” olmuş. 19 Kasım Perşembe günü Taraf gazetesinde “Silvan’da Duvar Yazıları ve Kopuş Tehlikesi” başlıklı makalemde 8 Haziran’dan sonra devam eden yeni sürecin farklı bir yönüne dikkat çekmiştim. Meğerse duvar yazılarında önemli bir konuyu gözden kaçırmışım.

            Makalemde duvar yazılardan biri olan “Esedullah Timi burada 58”i yazmama rağmen kelime anlamı açısından Arapça bildiğim halde atlamışım. Doğrusu Türk ırkçılığı yapanların Arapça örgüt adı kullanacakları aklıma gelmedi. Haz. Ali (r.a.) lakabı olduğunu unutmuşum.

            “Esedullah” kelimesinin Arapça anlamı: “Allah’ın aslanı” demektir. 1990’da faili belli cinayetlerin baş aktörü “JİTEM” i Kasım 2015’te Eskişehir mahkemesinde Aklayan o yapının yeni sürümünü Silvan’da duvara yazarak “Beyaz Toros” siyasetinden “Esedullah’a” geçiş mesajını vermiş oldular. “JİTEM” Jandarma içinde yapılanmıştı. Bu sefer “Özel Tim” yani polis içinde bir yapılanmaya gittiler. Saklama, gizleme gereğini duymadan duvara yazarak “Esedullah Timi burada 58” dediler. Çıkan haber ve makaleler üzerine “Emniyet Genel Müdürlüğü harekete geçti” gazete haberlerini duyun ama inanmayın. O isimler, şehir baskın ve ablukaları Kürdlere diz çöktürme operasyonlarıdır. Bunu bilmeyen Kürd de yoktur.  

            Buradan bir vatandaş olarak Anayasal soru sorma hakkımı kullanacağım. Polis içinde “Esedullah” diye bir yapılanmaya mı gidiliyor? Eğer gidildiyse bu yapılanmanın tepesinde kimler var? Yasal bir dayanağı var mı? JİTEM gibi var ama yok kabul edilen illegal bir yapılanma mı olacak? Duvarlara yazılan sloganlar ve ifşa edilen “TİM” adı İçişleri Bakanı tarafından araştırılarak 78 milyona; özellikle Kürdler açıklanarak kamuoyu rahatlatılacak mı?

Yoksa Silvan’da, Cizre’ye, Nusaybin’den, Lice’ye, Şırnak’tan, Yüksekova’ya sırayla dönüşümlü bir abluka, sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı uygulanırken bu ekip eliyle mi işlevler yerine getirilecek? Tankla, topla, bombalarla, şehirleri kuşatmalar ile çözülemeyen Kürd meselesi 1990’ları aratmayan yeni sürümü “Esedullah TİM 58” ile mi çözülecek? 

Bu endişemizi dile getirdikten sonra Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayın Başbakan Davutoğlu, AKP hükümeti, AKP Milletvekili ve Devlet’in bürokrasisine sormak istiyorum.

Kürd şehirlerinde yaşananlar 1990 köy boşaltmaları gibi şehirleri insansızlaştırma politikası mı; Kürdleri sindirme operasyonu mu? Suçlu, suçsuz şehirlerdeki ev ve iş yerlerini; Diyarbakır sur içindeki bin yıllık tarihi eserlerin yakılması, yıkılması, kevgire çevrilmesi yetmezmiş gibi sivil insanların ölürken suçu Kürdlere yıkmanız sorunu çözecek mi?

Söz konusu şiddet politikalarınız ile zulme maruz kalan ve dahi diğer bütün Kürdlerin Türkiye Cumhuriyetine bağlılıkları mı artacak? Kürd halkının birlikte yaşama duygularını mı güçlenecek? Kürdlere yaptıklarınız sayesinde AKP hükümeti ve devlete güvenleri mi artacak?  Aylardır bölgede estirilen baskı ile kardeşlik arzularını mı canlanacak? Yazılan duvar yazıları ve sürdürülen şiddet sarmalından sonra Kürdler devlete daha çok sevgiyle bağlanacaklar mı? Kürd şehirlerini esir alan devlet “güçlü” devlet mi; “zorba” devlet olarak mı anılacak?

İzlediğiniz politikalardan sonra bölgeye “huzur” gelecek mi? Bölgedeki ve bölge dışındaki Kürdler, hatta duyarlı, vicdanlı, imanlı Türkler olup biten; özellikle “Beyaz Toros Siyaseti” ve “JİTEM” den sonra “ESEDULLAH TİMİ” ile insanlar daha mı mutlu, daha mı huzurlu, daha mı korkusuz yaşayacaklar?

Bu siyasetiniz, devletin sil baştan politikaları ile yani 30 yıldır denenen yöntemle sorun çözüldü mü? 8 Haziran’dan beri Kürd coğrafyasında köylerden sonra şehirleri ve kasabaları boşaltmaktan başka neyi yaradı? Bırakın büyük insanları çocukların bile askere öfke kusan davranışları karşısında “nerede yanlış yaptık?” diye düşünceye sevk edileceğinize o çocukları gözaltına alarak yanlışın üstüne yanlışla gittiğinizi ne zaman anlayacaksınız?

Allah var bir şeyi başardınız. 30 yıldır süren savaşa, ölen gençlere rağmen Türk ve Kürd halkı arasına “kopuş” getirecek kadar kin, nefret tohumu ekilmemişti. 8 Hazirandan beri gerçekleştirdiğiniz fiili baskı, savaş, sindirme siyaseti ile ayrıştırmayı el-hak başardınız.

Silvan’da öyle bir durum, öyle bir görüntü yarattınız ki; “20 Kasım Dünya çocuk gününde” 51 çocuk öldürerek çocukları bile devlete meydan okur hale getirdiniz. Kuşatma ve savaş Kürd çocuk ve gençlerine şiddetten, savaştan başka bir seçenek ve gelecek sunmadınız. Devleti koruyan, kollayan, malı ve canının bekleyen değil; döven, aşağılayan, evini, iş yerini, yakıp, yıkan olduğunu özel tim vasıtasıyla o çocukların gözlerinin önünde gerçekleştirdiniz.

Öğretmenin öğrencisine tatbiki ders verir gibi çocuklara fiili sokak, şehir, mahalle, ev, iş yeri nasıl abluka edilir, nasıl insanlar öldürülür, nasıl yakılır, yıkılır öğrettiniz. Gerçekten Kürd çocuklarına pratik olarak yaşadıkları devletin 30 yıldır şiddet yöntemini uygulayarak nasıl bir vatandaş olduklarını çok ama çok başarılı bir şekilde onlara ezberlettiniz.

30 yılda, özellikle 8 Hazirandan bu yana neler öğretmediniz ki Kürd insanına. Önce kendilerinin her açıdan batıdaki insanlar ile eşit olmadıklarını. Kürdlerin bu ülkede azınlık muamelesi gördüğünü, göreceğini. 30 yaş ve altındaki yeni nesil Kürd halkına “hendeği” bahane ederek Türkiye Cumhuriyetinin tarihsel bakışını ve yaklaşımını hıfzettirdiniz.

“Beyaz Toros” ve “JİTEM” den devşirilen “Esedullah Timi” ile bırakın “kendi kaderini belirleme” hakkını; “yerelde” kendilerini yönetmenin bile kabul edilemez bir talep olduğunu Kürdlere şiddet uygulayarak kabul ettirmeye kalkıştınız. Kürdler çok şey biliyor ve direniyor diye çılgınca üzerlerine gittiniz.

Mesele “hendek” meselesi değil. Hendek olsaydı da, olmasaydı da 8 Haziran’da alınan sonuçlardan sonra Kürdler bunu yaşayacaktı. Çünkü 1 Kasım öncesi “Beyaz Toros Siyasetini” Başbakan Meydanlarda bizzat kendisi seslendirdi.

Zulüm ve kibir arttıkça zorbalık yıkılmıyor. Gönüllü kulluk var oldukça zorba var oluyor. Çünkü küçücük bir nemalanma o kullar için yetip artıyor. Ümitsiz değilim amma 8 Hazirandan beri Kürd coğrafyasında girişilen şiddet sarmalının AKP’nin oylarını azaltacak beklerken arttı. İnsan hakları, kimlik, ekonomik refah, demokrasi, özgürlük, eşitlik kaybetti.

“Beyaz Toros” sayesinden başardınız. JİTEM, ESEDULLAH oldu. Muhafazakâr Kürdü şiddet sarmalı ile sürüden ayırıldı. Sonuç mu; on yıllardır yazıyorum militarist silahlı güç ve de “Beyaz Toros”, “JİTEM”, şimdi de “ESEDULLAH” ile dev Kürd sorununu çözmek mümkün değil, hatta imkânsızdır. Çünkü Kürdistan’ın sınırları yok, siyasi imkânı sınırsızdır. O yüzden Türkiye Kürd meselesini çözmeye mahkûmdur ve de mecburdur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums