KURUMLARA OLAN GÜVENSİZLİĞİN FATURASI SİYASETÇİYE KESİLİR

  • 11.07.2020 00:00

 Başta insan ilişkisi  olmak üzere bütün ilişkilerin sigortası güvendir.

Güven demode olmayan bir kavramdır.

Güven duymadığınız bir kişi ile ne ortaklık yapar ne ona kefil olur ne de arkadaşlık yaparsınız.

Güvenmediğiniz bir dükkandan da  alışveriş  yapmazsınız.

Güven sadece insan ilişkisi için geçerli  değil devletin  kurumları için de  geçerlidir.

Devlet saygınlığını kurumlarından aldığı güvenle ayakta kalır ve inandırıcı olur.

Akp’nin son on yıldır devletin hassas kurumlarının başına atadığı liyakat değil  sadakat gösteren biat  eden kadroları ataması sonucu, bu kişilerin temsil ettikleri kurumlar toplum nezdinde çok büyük itibar kaybettikleri tartışılmaz bir vaka.

Bu durum vatandaşın devlete ve kurumlarına  olan güveni de sarsıyor.

Devletin kurumları aynı zamanda topluma yön veren ve referans gösterilen kurumlardır.

Siyaseten ülkeyi yönetenlerde bu  bu kurumlarla toplum kesimlerine yön verirler.

Bu kurumlar aynı zamanda  demokratik toplumların akıl küpüdür.

Bizde bu  yazımızda hassas kurumların  inandırıcı ve objektif olmayan kararları ve verilerini  ele alalım dedik.

Bir topluma huzur ve güven veren adalet dağıtan, hak ve özgürlükleri güvence altına alan o ülkenin  yargısıdır.

Yargının  geçmişte de sorunları vardı tam bir yargı bağımsızlığı vardı diyemeyiz ama askeri darbelerde bile yargıya olan güvensizlik  bu duruma hiç düşmemişti. Yargıya olan güvenin yüzde 30’larda olduğunu Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay  ve Yargıtay Başkanı söylüyor .Hatta Yargıtay başkanı yargı kararlarının yüzde 52’sine vatandaş yanlı karar diye bakıyor. Yargıyı muktedir muhaliflerine karşı bir sopa olarak kullanmaktan hiç çekinmiyor. Partili Cumhurbaşkanı Anayasa mahkemesi başta olmak üzere yargı eğer  beğenmediği bir karar verdiğinde, bu karara saygı da duymuyorum ve tanımıyorum diyebiliyor. Hatta yargı Erdoğan’ın Külliye dediği demokrasi güçlerinin kaçak  Saray diye adlandırdığı yere  oturma müsadesi vermemişti. Erdoğan, yargının bu kararına meydan okudu ve   gücün yetiyorsa gel yık dedi.Yargı kararlarının uygulanmadığı bir ülkeye hukuk devleti denilemez. Anayasa Mahkemesinin karaları herkesi bağlar.AİHM kararları Türkiye’deki yasaların üstündedir diyen  Erdoğan  şimdi AİHM kararları bizi bağlamaz diyor. Hukuktan uzaklaşan bir Ülkeyi demokrasi liginden düşürürler. Türkiye uluslararası hukuk endeksinde 126 ülke sıralamasında yeri 109’cu.

Yargıya olan güvensizlik  diğer kurumlara olan güvensizliği de  beraberinde getiriyor.

Yargı bu durumda olunca diğer devlet kurumları da hizaya geçti ve Saray talimatlı hareket edip karar verip, veriler yayınlıyorlar.

Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) inanılmaz rakamlarla oynuyor. Bu kurumun geçmişte verdiği rakamlar hemen hemen hiç tartışılmazdı ve büyük bir  saygınlığı vardı.İktidarın talimatlarıyla Şimdi TÜİK  enflasyon rakamlarından tutun da  işsizlik üzerine açıkladığı veriler vatandaşlar arasında mizah konusu oluyor.TÜİK’e Vatandaşın sorusu  bu fiyatta satan marketler nerede  adresini verin da  bizde oradan alışveriş yapalım diyorlar.TÜİK’in açıkladığı rakamlarla vatandaşın  alışveriş yaptığı market ve pazardaki fiyat  arasında uçurum var.

Güven vermeyen kurumlardan birisi de Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi(ÖSYM).Bu kurum Akp’e döneminde itibarsızlaştı ve güven duyulmamaya başlandı. ÖSYM sınav sonuçlarını açıkladığında hiç bir Allah’ın kulu endişe  duymazdı.ÖSYM’de Sorularının  çalınması ilk defa  Akp’e iktidarında oldu.

Kamu Personeli Sınav Sonuçları(KPSS) da Akp’yle itibar kaybetti. KPSS Soruların önceden çalınarak kendi yakınlarına verilmesi ve yargı kararlarıyla ortaya çıktı. Şimdi KPSS puanınızın yüksek olmasının da bir anlamı kalmadı. Mülakatla en yüksek puanlı olanı eleyip kendilerine yakın olanı işe alıyorlar ve  bu iddialar ayyuka çıkmış durumda. Kesinlikle mülakat sınavı kaldırılmalıdır.

Yüksek Seçim Kurulu(YSK)  Askeri darbeler döneminde bile YSK  karar verirken darbecilerin bile etkisinde kalmadı.. Bugün YSK talimatla muhalefetin kazandığı belediye başkanlıklarını  iptal edip, iktidarın kazanamadığı yerlerde tekrar  seçim  kararı alıyor. YSK’nın güvenilirliğini yitirmesi de Akp’nin iktidarında oldu. Bunun en son örneği İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı 2020 Mart yerel seçimlerinde seçimi CHP’nin adayının kazanmasında hile var diye, YSK iptal etme kararı almadı mı? YSK’nın bu kararı almasında  partili Cumhurbaşkanı Erdoğan YSK’ya çağrı da bulundu bu hatanızı düzeltin diye talimat verdi. Ve YSK’nın 11 hakiminden 7’si  seçimlerinin tekrarı üzerine 4 üye de iptal kararına karşı oy kullandı. YSK, KHK’lı olarak aday olan HDP’lilerin aday olmasında bir sakınca görmedi ama belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliğini kazanınca HDP’lileri KHK’lı diye görevden aldı ve ikinci olan Akp’li belediyelilere  mazbatayı verdi. Artık YSK tarafsız ve bağımsız bir mahkeme olduğuna inanmak için insanın aklını peynir ekmekle yemesi gerek.

Anadolu Ajansı(AA) bir devlet ajansı ama tam Akp’nin bir yayın organı gibi  yayın yapmaya başladı ve hala da sürdürüyor. AA ‘nın iç ve dış kamuoyu nezdinde haberlerinin hiç bir güvenirliği kalmadı.Son yerel seçimlerde YSK başkanı da dile getirdi bize AA’dan veri akışı gelmiyor diye yakındı.AA’sı YSK’ya veri akışını kesiyor ama PKK lideri  Abdullah Öcalan’ın el yazılı mektubunu talimatla  tüm medya kuruluşlarına servis etmekten çekinmedi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK) iktidarın talimatıyla  muhalif olan gazetelere kamu ilan yasağı getiriyor.Televiyon kanallarına  program yasağı ve para cazası kesiyor.Bu da yetmedi iktidara muhalif olan Tele-1 ve Halk TV kanallarına beş gün ekran karartma gibi ağır bir ceza verdiğini açıklarken,bu kanallara  tekrarı durumunda lisanslarını iptal edeceği tehdidinde bulunuyor. Aynı RTÜK iktidar yanlısı onlarca gazetelere ve televizyon kanallarının asparagas haberleri, hakaret ve tehdit yayınları karşısında  böyle bir karar almıyor.Ya PKK’nın eski yöneticisi devletin kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı  TRT’ye çıkartması konusunda RTÜK ne yaptı? Hiç.Osman Öcalan’ı muhalif bir kanal çıkartmış olsaydı  RTÜK nasıl bir karar alırdı? Uluslararası Şeffaflık örgütü RTÜK’ün  verdiği cezaların  yüzde 73’nü muhalif yayınlara uyguladığını açıkladı.Başka bir soruya gerek var mı?

Yüksek Öğretim Kurumu(YÖK) Ne iş yapar? Akp’e 17 yıllık iktidarında tam on beş kez eğitim politikası nı değiştirdi ve eğitimi yaz-boz tahtasına çevirdi..YÖK bu konuda bir gün olsun iktidara  olumsuz bir görüş belirtmedi.YÖK Cumhurbaşkanı tarafından üniversitelere atanan Rektörler konusunda hiç bir bilim adamı kriteri aramamasına bu kadar da olamaz diye sorma cesaretini gösteremedi.78  Üniversiteye atanan Rektörden  bir tanesinin bile  bilimsel makalesinin  olmaması karşısında sessizliğe büründü. Yirmi yıllık tarihi olan  Şehir üniversitesi Muktedir tarafından keyfi olarak kapatılıyor  YÖK’ten ses çıkmıyor.Çağdaş dünyanın temel ders olarak gördüğü Anadil de eğitim, İngilizce,Matematik,Fizik ve Yazılımı  temel ders olarak belirlerken YÖK bu konu da iktidara bir eğitim projesi sunamadı.Artık Üniversitelerde Akp’nin talimatıyla karar veren ve  güven vermeyen bir kurum oldu.YÖK Üniversitelerde iktidara muhalif olan öğretim üyelerini sorgusuz sualsiz uzaklaştırıyor.

Diyanet İşler Başkanlığı(DİB) bir dini kurum olarak değil de  Akp’nin parti örgütü gibi çalışması kabuledilir bir durum değil. Camiler üzerinden ve devasa 145 bin personel kadrosu ve 6 bakanlığın bütçesinden fazla ekonomik gücü ile camileri Akp’nin üstüne çevirdi. İmamlar Partili Cumhurbaşkanı hangi ile giderse Cumhurbaşkanımız bu hafta ilimize geliyor yalnız bırakmayalım diye cemaate çağrıda bulunuyor. Akp, DİB’lığını o kadar siyasallaştırdı ki protokol sırasını  52’nci sıradan 10’cu sıraya çekerek DİB siyasetin göbeğine oturdu ve Laikliğe aykırı bir kuruma dönüştü. DİB’nı imam hatip öğrenci sayısının 1.5 milyon olduğunu bunun üç milyona çıkartmalıyız diyerek Akp’ye  din ağırlıklı eğitim verilmesini öneriyor.DİB’lığı 20 Milyon nüfusa sahip olan Alevilerin ibadet yeri olarak kabul ettikleri Cem evlerini tanımıyor ve biz caminin dışında başka bir ibadet yerini kabul etmiyoruz diyor. Diyanette bir tane Alevi ve Gayri Müslim kişi çalışmıyor. Laikliğ DİB’lığı hiç mi hiç uygulamıyor.. Laiklik dinle devlet işlerinin birbirinden ayırt edilmesi gerekirken; DİB’lığı din ve mezhep üzerinden topluma format atmaya çalışıyor.Laiklik mutlaka Milli eğitim Bakanlığının müfredatına girmeli ve zorunlu ders olarak okullarda öğrencilere  okutulmalı.

Kızılay gibi asırlık  bir yardım kuruluşunun  yönetiminde bulunan  başkanı dinci  ENSAR vakfına Akp’ye yakın bir şirketin 8 milyon dolar bağış aktararak vergi muafından yararlandırması. Kızılay başkanının hakkında  hiç bir hukuki işlem yapılmaması bu kuruma olan güveni sarsmıştır.. Artık vatandaş Kızılay’a tereddüt etmeden yardım yapar mı?

Kamu Bankaları ve Merkez Bankası bir başka alemde.

Merkez Bankasının(MB)89 yılık bir tarihi var.MB’nın  Askeri darbelerde bile bağımsızlığına müdahale edilmedi.MB’nın  bağımsızlığının kaldırılması ve Başkanı istifaya zorlayarak yerine getirdikleri Başkanın her dediklerini yapacak birisinin atanması ile merkez bankasının para politikalarının inandırcılığı kalmadığından, piyasalara olan güvenin olmaması sonucu piyasalardan ilk altı ayda 11 milyar doların ülkeden çıkış yaptığını MB kendisi açıkladı.Merkez bankasının bağımsızlığını önemsemeyenlere  döviz ve altın tüm zamanların rekorunu kırarak cevabını verirken, son iki yılda  3 milyon 600 bin işçi de işinin kaybederek işsizler ordusuna katılması her şeyi özetlemiyor mu?

Üç kamu bankası olan Halk,Zıraat ve Vakıfbank  muhalefet Belediye Başkanlarına iktidarın talimatıyla kredi vermiyor ama medyanın el değiştirmesinde Akp’nin kendi zenginini yaratması konusunda eli tutulmuyor.

Bu kurumların bir devlet kurumu gibi değil de Akp’nin parti teşkilatları,şirketleri ve bankaları gibi çalışması devlet ile vatandaş arasında güvensizliği derinleştiriyor.

Nasıl insanı ayakta tutan kemikleri değil de kasları ise..

Devletide  ayakta tutan kasları olan  bu kurumlarıdır.

Devletin böylesi hayati kurumlarına olan güven kısa zamanda  sağlanamazsa bunun devlete faturası çok ağır olur.

Bu kurumlardaki çürümeyi önlemenin yolu “devleti hukukun evrensel ilkeleriyle” yönetirken, AB standartlarında bir demokrasiyi hayata geçirmektir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums