- 14.06.2019 00:00
Başta Erdoğan ve tayfası YSK’ya yaptıkları siyasi baskı sonucu İstanbul Büyük şehir belediye başkanlık seçimini yenileme kararı almasını şöyle savunmuşlardı;oyların nasıl çalındığına dair elimizde görüntüler var bunu kamuoyu ile paylaşacağız, herkes görecek diye günlerce açıklamalar yaptılar canlı yayınlarda kameralar karşısında ama,üzerinden bir ay geçmesine rağmen hala Erdoğan ve Yıldırım oyların çalındığını iddia ettikleri görüntüleri yayınlamadılar..
Açıkça söylüyoruz ellerinde öyle bir görüntü falan yok ve külliyen yalan, biz Erdoğan’ın ve tayfasının buna medyası da dahil böylesi yalanlarına yabancı değiliz..
Ve alışığız..
Gezi olayları 2013 yılında oldu polis şiddetinden kaçarak camiye sığınan gezi direnişine katılan insanlar için Erdoğan ;mabetimizde içki içtiler, ayakkabıları ile dolaştılar bu vandalların yaptıklarnın elimizde görüntüleri var ve yayınlayacağız diye açıklama yaparken;caminin müezzini ben din adamıyım yalan söyleyemem camiye sığındılar ama, içki içtiklerini görmedim diyerek Erdoğan ve tayfasını yalanlayınca..Müezzin yalancı şahitlik yapmadığı için başka bir camiye sürdüler, daha sonra bir haber sitesinde okudum müezzini işten uzaklaştırmışlar.
Ellerinde görüntüleri olduğunu iddia ettikleri ikinci asparagas bir yalanı daha hatırlatalım yeri gelmişken.
O meşhur Kabataş İskelesinde başörtülü bacımızı ve bebeğini arabasında tartakladılar,yüze yakın deri pantolonlu üstü çıplak erkekler başörtülü bacımızın üzerine idrarlarını yaptılar yalanı vardı.
Bu yalan haber üzerine İstanbul emniyeti,polis istihbarat örgütü Kabataş İskelesi ve etrafında günlerce tam iki bin 500 görüntü izlediklerini hatta yollar, caddeler bir tarafa sokakları da izlediklerini ve böyle bir görüntüye rastlamadıklarını açıkladılar.
Kabataş yalan haberini yapan tetikçinin asparagas haberini,hükümet yanlısı bir başka tetikçi Cem Küçük yalan diye açıklayınca; Erdoğan ve onun yandaş havuz besleme elemanları süt dökmüş kedi gibi oldular,o gün bugündür bu konuyu hiç gündeme getirmezler.
Bu Kabataş yalanı ve mabetimizde içki içtiler elimizde görüntüleri var yalan haberini Erdoğan’ın tetikçisi sözde gazeteci geçinen Akp’nin eski milletvekili Mehmet Metiner’e bir kanalda canlı yayında sordular;tetikçi gerdan kırarak kendine bir çeki düzen verip, devlet adamı edası ile sorumluğumuz var elbette elimizde görüntüleri var ama,biz sorumluluğumuz gereği toplum kesimleri arasında infilak yaratacak, sosyal bir çatışmalara neden olur diye yayınlamıyoruz dedi.Bu kadar pişkin yalan söylüyorlar bunlar.
YSK kararının destekler babında Erdoğan ve Yıldırım’ın oylarımızı çaldılar, elimizde kamera görüntüleri yalanı da ellerinde patladı.
Eğer böyle bir görüntü olsun ellerinde anında medyaya servis ederler ve 7 gün 24 saat, yandaş kanallarında dönüşüme sokarlar.
Binali Yıldırım’a bir önerimiz var oylarınızın çalındığına dair elinizde olan görüntüleri,rakibi ile çıkacağı televizyon kanalında moderatöre versin ve yayınlatsın.Bu kadar basit.
Binali Yıldırım’ın 16 Haziran 2019 Tarihinde rakibi YSK’nın Saray’ın baskısı sonucu sandık darbesi ile mazbatası elinden alınan Ekrem İmamoğlu ile televizyon programına çıkmasını, nasıl okumalıyız?
Akp’nin 16 yıllık rakipleri ile televizyona çıkmama geleneğini Yıldırım’ın Erdoğan’a rağmen çıktı diyebilir miyiz?
Erdoğan’ın 23 Haziran’da İstanbul’da yapılacak seçime yönelik iddialı açıklamalar yapmıştı ve 39 ilçede miting yapacağını söylüyordu.
Erdoğan’ın sahadan çekilmesi bunlar hayra alamet olmasa gerek.
Bizim görüşümüz Binali Yıldırım’ın rakibi ile TV programına çıkması, Erdoğan’ın talimatı olmadığı kanısındayız.
Gelin Binali Yıldırım seçim çalışmaları üstünden biraz fikir jimnastiği ve empati yapalım;Yıldırım seçimi kaybetmiş bir aday ve tekrar kazanmak için de her türlü riski göze alacak çünkü, kaybedeceği bir şey yok ve televizyon programına çıkmaz, seçimi kaybederse bir de bu soru ile niye başını ağrıtsın,tartışmadan kaçtın korktuğun diye.
Devam edelim, Yıldırım 31 Mart’ta rakibinden gelen ısrarla televizyonda tartışalım önerisini kabul etmemişti,hatta kendisinin tek başına vereceği bir karar olmadığını söylemişti,seçim sonucu rakibi ile TV’ye çıkmaması kazandırdı mı? Yok.
Erdoğan, hatırlarsanız 31 Mart seçimlerinde Ankara’da Mhemet Özhaseki’yi de, Mansur Yavaş ile televizyona çıkmasına izin vermemişti Özhaseki istemesine rağmen.
Yani Binali Yıldırım’ın Rakibi ile TV programına çıkması Erdoğan’a rağmen aldığı bir karar gibi gözüküyor!.
Yıldırım ve Akp’ 31 Mart seçimlerine göre çok farklı bir seçim yürütüyor,İmamoğlu’nun ekonomik vaatlerine nereden vereceksin diye karşı çıkarken şimdi;içinde şu da yok denmeyecek 26 maddeden oluşan bir ekonomik paket açıkladı,birde beka ve muhalefeti illet-zillet, terörist ilan eden iftira suçlamalarına da son vermiş gözüküyorlar.
Binali Yıldırım’ın ilçelerde miting yapmaması da manidar..Dikkat ederseniz Yıldırım esnaf ziyaretleri yapıyor Akp’ye yakın yandaş memur-sen,Hak-iş gibi sarı sendikacı kuruluşlarla kapalı salon toplantıları düzenliyor ve seçim çalışmaları çok sönük geçiyor.
Yışldırım’ın Medyada kendini destekleyen kanallardan çok, muhalif olan kanallara yönelmesi üç defa FOX TV’yi çıkması, İsmail Küçkükaya’yı da moderatör olarak önermesi, spontane bir karar olmasa gerek!.
Yıldırım seçimlerde yalnızlığı oynarken Rakibi ise adeta gittiği yerlerde binlerce insanlar karşılıyor ve yoğun ilgi görüyor;bunun somut örneği İmamoğlu’nun Trabzon, Ordu ve Giresun gezisi deyim yerinde ise, insanlar sel olup aktılar, Yıldırım’ın Diyarbakır ve Urfa ziyaretleri tam tersine dağ fare doğurdu.
Bir başka dikkatten kaçan Yıldırım’ın hiç bir MHP teşkilatı ile toplantı yapmaması ve MHP’lilerin örgüt olarak Yıldırım’ın seçim çalışmalarında yanında olmamaları, başka bir sıkıntının işaretini veriyor.
MHP’nin mitili İstanbul’a atacağız deyip sonradan Binali Yıldırım ile Kürdistan tartışmalarına girmesi, Cumhur ittifakın öyle sözle sahaya yansımadığını gösteriyor.
Yıldırım’ın seçim çalışmalarına seçimden sorumlu genel başkan yardımcısı ve İstanbul il örgütünün dışında Milletvekillerinin yanında bulunmaması ,yalnızlığa terk edilmiş gibi.
Erdoğan’ın sahadan çekilmesi Binali Yıldırım’ın kendisini dinlememesi ve kendisine karşı,muhalefetin tarafsız ol diye gösterilen sert tepkiler,bir de kamuoyu araştırma şirketlerinin verileri Erdoğan’a böyle bir karar almaya yönelttiği yönde.
Ekrem İmamoğlu’nun en az iki puan önde gözükmesi ve seçimin yenilenmesine, Akp’nin kendi seçmeninin üçte birinin seçimin iptal edilmesini inandırıcı bulmadığını söylemesi, kolay hazmedilecek bir hadise değil.
Gerçi Erdoğan’da Binali Yıldırım’da seçimin iptal edilmesinin hiç bir ciddi gerekçesi olmadığını adı gibi biliyorlar ve oylarımızı çaldılar,elimizde görüntüler sözlerine kendileri de inanmıyorlar.
Kim inanır ki Allah aşkına aynı zarftan çıkan dört pusulanın üçünün doğru, birinin yanlış olduğuna?
İşin garip yanı sandık sayım sonuç cetvelini tutan ve ıslak imza tutanağını imzalayan aynı kişiler ama,Büyükşehir Belediye Başkanlığı pusulasında hile yapmışlar.
Bunu insan aklının alması mümkün değil.
Yazıyı bir öngörümüzle bitirelim; eğer ciddi bir katakulli olmazsa Binali Yıldırım’ın seçimi kaybetmesi değil kazanması mucize olur.
Yorum Yap