YARGILANMAYA DEĞİL YARGILAMAYA GELDİM

  • 19.02.2018 00:00

 Yazıya attığım başlık 18 aydır Silivri cezaevinde tutuklu Gazeteci,yazar Ahmet Altan’ın savunmasından aldım.

Ben yazıya başlamadan beş gündür süren ve karar duruşması olan Altan Kardeşler ve Nazlı Ilıcak hakkında mahkeme ağırlaştırılmış müebbet cezası verdiğini açıkladı.

Eğer idam olsa idi mahkeme Altan kardeşlere ve Nazlı Ilıcak’a  idam kararı vermiş olacaktı..

Altan kardeşlerin  ilk duruşması 17 Haziran 2017 Tarihinde başlamıştı Altan kardeşlerin Avukatı Ergin Cinmen OHAL’den sonra tutuklanan gazeteciler,Akp’ye muhalefet olanlar, akademisyenler ve siyasiler  tutuklu değil tutuluyorlar diye duruşma başlamadan  önce,aylar önce  mahkeme koridorunda kısa ayak üstü yaptığımız sohbette söylemişti.

Altan kardeşlerin davası bir yerde sonucu belli siyasi bir dav,a olduğu açıktı.

OHAL’den sonra açılan bütün davalar hukuki bir dava değil siyasi bir dava olduğunu  mahkemenin de Ağırlaştırılmış  müebbet cezası vermesi de, bunu teyit etmiyor mu?

Ya 11 Ocak 2018 Tarihinde Anayasa Mahkemesinin tutuklu Gazetecilerden Şahin Alpay ve Mehmet Altan için tutuklulukları bir hak gaspıdır ve tahliye kararı vermesini yerel mahkemenin uymadığı gibi, ağırlaştırılmış müebbet cezası vermesi yargının siyasi iktidarın talimatı ile çalıştığının belgesi değil mi?

Gelelim beş gün süren karar duruşması sürecinde Ahmet ve Mehmet Altan’ın savunmalarına göz atarken; tarihe geçecek ileri de hukuk fakültelerinde ders verilecek nitelikteki alıntılar yapalım.

Ahmet Altan sayın Yargıç diye başlayan savunmasından:

“Ben bugün buraya yargılanmaya değil  yargılamaya geldim.diye başlıyor.

“Hukuk, insanlığın yaradılışından bu yana insanların birbirlerine çektirdikleri acıların demir gürzüyle biçimlenmiş bir değerler bütünüdür.”

Her zorba,her zalim,her diktatör hukuku öldürmek ister ama hiçbirinin gücü buna yetmez.

Hukuku,bulunduğu yüce zirvelerden alıp topluma taşıyacak olan yargıdır.

Hukuk toplumla buluştuğunda Adalet Tanrıçası ortaya çıkar.Hukuk,yargı,adalet üçgeninde,bu kutsal zincirde vurulabilecek,yaralanabilecek,ölebilecek tek zayıf halka yargıdır.

Bu yüzden her zorbanın,her diktatörün ilk hedefi yargı olur.

Yargı vurulup düştüğü anda çürümeye başlar,kurtlanır,kokuşur,damarlarından kan yerine irin gelir.

Bugün Türkiye’yi saran çürümüş ceset kokusu,ölmekte olan bir yargının bütün topluma yayılan,herkesi ürküten kokusudur.

Türkiye’de artık adaleti ‘ötekinin cezalandırılması’ olarak gören bir yargı ve medya var.

Öteki de biziz.AKP’nin muhalifleri.

Dünya,bu davayı,öldürülmüş bir yargının otopsisini izler gibi dehşetle izliyor.

Bir yargı vurulduysa mutlaka ihanete uğramıştır.

Yargının vurulabilmesi için savcı ya da yargıç kılığına girmiş bazı bazı görevlilerin,cübbelere bürünerek yargıya sızmış olması gerekir.

Siyasi iktidar muhaliflerini susturabilmek için yalan söylüyor,iftira atıyor,gerçekleri çarpıtıyor,mesleklerini öldürüyorlar.

Yargı çöktü,medya çöktü,ordu çöktü,eğitim çöktü,sağlık çöktü,ekonomi çöktü,dış politika çöktü, asayiş çöktü,parlamento çöktü,siyaset çöktü,ahlak çöktü.

Bugün Türkiye’de Mezarlıklar Müdürlüğü dışında düzgün çalışan tek bir müessese bile kalmadı.

Hiçbir iktidar korku ve şiddetle uzun süre ayakta kalamaz.

Ahmet Altan devam ediyor:

Bu Devlet  bizi 15 Temmuz darbesini yapmakla suçluyor.

Açık bir yalan bu.

İktidar yalanlara dayalı  “Darbecilik” suçlamasını sürdürdükçe benim de 15 Temmuz’la ilgili kuşkularım artıyor.

15 Temmuz darbesinin komutanı kim bilinmiyor.

15 Temmuz’dan sonra Akp daha önceden fişlediği binlerce muhalifi tutuklattı.

FETÖ’cü  gruba sokulmayanlar için ayrı bir kategori daha var.

PKK terör örgütüne yardım edenler kategorisi.

Bizleri hem FETÖ’ye hem de PKK’yardım ediyorlar suçlaması.

Biz darbe olacağını söylemişiz..

Yargıtay’ın açık kararı var “Darbeyi önceden bilmek suç değil” diyor.

Savcı,Akp’yi eleştirmeyi “bir darbecilik” kanıtı” olarak görüyor ve bunu yaptığım için hapishanede ölmem gerektiğini söylüyor.

Ahmet Altan’ın 34 sayfadan oluşan savunmasından kısa bir özet geçtim.

Ahmet Altan’ın bir hukuk manifestosu niteliğindeki savunmasının tamamını meraklılar internetten bulup okuyabilirler.

 Bu cezanın ağır olduğunu söyleyen Akp’e yandaşı bazı hukukçular şöyle yorumluyorlar:bu ceza ağır oldu ama daha kötüsü AİHM üzerinden Türkiye uluslararası arenada çok büyük  sıkıntıya sokacak..

Bir ülkenin böyle bir hukuk ve yargı anlayışı ile ortada dolaşan  hukukçularının  olması, yargının kararlarında bağımsız olmadığını göstermiyor mu?

Yandaş medyanın sözde gazeteci geçinen  tetikçi esnaf takımı, internette yeni bir algı operasyonu daha başlattılar; Ahmet Altan’ın savunmasının mahkemeye bir hakaret olduğunu,yargının itibarına gölge düşürdüğünden  dolayı Ahmet Altan’a  dava açılmasını, Altan’ın FETÖ talimatlı böyle bir savunma yaptığını dolaşıma soktular.

Türkiye’de yargının nasıl talimatla karar verdiğinin özetidir 12 aydır tutuklu olan Alman Gazeteci Deniz Yücel’in tahliye edilmesidir.Deniz Yücel mahkemeye çıkartılmadan tahliye edildi.Deniz yücel Kendi sosyal medya hesabından videolu bir mesaj yayımladı.Yücel mesajında,”Niye çıktım niye tutuklandım  hala bilmiyorum” dedi.

 Dünyada böyle bir yargı komedisi var mıdır? Sorumuz anayasasına devletini hukuk devleti olarak  yazanlaradır.

Erdoğan 14 Nisan 2017 Tarihinde  Deniz Yücel için söylediklerine kulak verelim:“Ben iktidarda olduğum sürece o çıkamayacak,PKK ile bağlantısı,elimizde görüntüler, her şey var,bu tam bir ajan terörist”  demişti.

Not:Bir daha ki yazımda Mehmet Altan’ın savunmasının özetini yapmaya çalışacağım. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums