ALTAN KARDEŞLERİN SAVUNMALARINDAN -1

  • 23.06.2017 00:00

 Dostlarım  Ahmet-Mehmet Altan’ın kardeşlerin dokuz ay on gün sonra Çağlayan Adliyesinde duruşmaları vardı  19 Haziran 2017 tarihînde; ben de bu duruşmaya Kocaeli’nden arkadaşım Servet Çalışkan ile dayanışmada bulunmak için sabahın köründe yağmurlu bir havada ve İstanbul’un çekilmez trafik yoğunluğunda yollara düştük.

Ahmet Altan mahkemeye gelemeyeceğini protesto ederek cezaevinden  Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS)  savunma yapacağını belirtmiş.

Altan kardeşlerin Avukatı Ergin Cinmen ve Avukat Bahri Belen’den öğrendik Ahmet’in duruşmaya katılmayacağını ve Avukatlarıyla ayak üstü duruşma başlayana kadar sohbet etme imkanımız oldu.

Avukat Ergin Cinmen bu bir mahkeme değil açık söylüyorum  yukarıdan gelen bir talimatla tutukla veya sal taktiğiyle yürüyor artık  mahkemeler.. Ben 40 yıllık bir avukatım bunu askeri dönemlerde bile yaşamadık, CHP’nin Adalet yürüyüşü de bunu doğruluyor.

Mehmet Altan duruşmaya gelmişti ben de dokuz ay sonra mahkeme salonunda uzaktan da olsa dostumla birbirimize el sallayarak hasret giderdik.

Duruşmaya ülke içinden medyanın çok az ilgi göstermesi düşündürücüydü.  Ama  yabancı ülkelerin medya mensupları ve basın kuruluşlarının davayı yakından takip etmeleri tesellimiz oldu.

Gözüm tanınmış bir dönem Altan kardeşlerle  bir arada olanlardan kimseyi göremedim isimlerini vermeye de gerek yok. Gördüklerim  Gazeteci Hasan Cemal,Yasemin Çongar,Perihan Maden ve T24 çalışanları,Evrensel Gazetesinin genel yayın yönetmeni Fatih Polat vardı. Siyasilerden ise HDP’den Diyarbakır Milletvekili Altan Tan davayı izlemeye gelmişti daha sonra HDP milletvekili Garo Pavyan’ da katılmış,duruşmayı izlemeye gelen en ilginç kişi ise bir dönem Balyoz davasından yargılanan Albay  CHP İstanbul milletvekili Dursun Çiçek’in olmasıydı. Dursun Çiçek medyaya kısa bir açıklama yaptı  mahkeme koridorunda ‘ben haksızlığa uğradım dilerim Altanlar bu haksızlığa uğramaz’ gibi imalı sözler söylemesiydi.

Ben yazıya başladığımda Mehmet Altan savunmasını yapmıştı ve internet haber sitelerine ve bazı haber kanallarına son sözleri şöyle düştü:

Demokrasinin katledilişine alkış tutmadığım için burada olduğumun bilincindeyim” diye Mehmet Altan savunmasına  başladı ve şöyle bitirdi “demokrasi ve hukuk mücadelemden vaz geçmeyeceğim” diyerek tamamladı.

Neyse ben Altan kardeşlerin yazılı savunmasına geçeyim..

Ahmet ve Mehmet Altan’ın  savunmaları kitap haline getirilmiş  iki dilde İngilizce ve Türkçe basılmış,adliye koridoralrında davayı izlemeye gelen medya mensuplarına ve  izleiycilere dağıtıldı ama herkes alamadı ben şanslıydım Altanların savunmasını Yasemin Çongar’dan  temin  ettim.

Ahmet Altan’ın savunması 113 sayfadan oluşurken Mehmet Altan’ın savunması 73 sayfa..

Altan kardeşlerin savunmaları duygusal söylemiyorum; ileride hukuk fakültelerinde ders niteliğinde okutulacak bir belge olarak  yerini alacaktır. Bir mahkemenin ve bir savcının ne kadar talimatla bir iddianame hazırladığını ve Ülkede yargının bağımsız olmadığını, yürütmenin tek adamın eline geçtiğinin Altan Kardeşler belgelerle ortaya koyuyorlar. Altan kardeşlerin savunmalarını merak edenler  internetten T24’den okuyabilirler.

Mehmet Altan Sayın Başkan ve Sayın Heyet, diye başlıyor ve ilk cümlesi:

“Hukuk değil de algı üzerinden başlatılan yargılamada,10 Eylül’den bu yana özgürlüğü elinden alınmış, düşünceleri yargılanan birisi olarak karşınızdayım.”

“Devleti çeteden ayıran en önemli özellik evrensel hukuk kurallarına ve kendi çıkardığı yasalara uyma özen ve titizliğidir.”

“Devleitn yaptırım gücü hukuksal mevzuattan koptuğu an,orman yasaları devreye girer.Devleti ele geçirdiğini sanan güç,istediğine istediğini yapmaya başlar.Hukuk buharlaşır.”

“Keşke iddianame öncesi,iddia sahibi biraz da o çabalara bir göz atsa,hukuksal hiçbir zemini olmayan şaşırtıcı yakıştırmalara kalkışmasaydı.”

“Maalesef hukukun öldüğü ,algı operasyonu üzerinden yargılamam yapıldığı,”medya yargıçlığının” revaçta olduğu,askeri darbe dönemlerinde bile rastlamadığım bir utanç dönemi yaşıyoruz.”

“Dün “askeri vesayet” andıçlamıştı,bugün aynısını “siyasi vesayet” yapıyor.”

M.Altan 1763 yılında Jean-Jacpues Rousseau’nun yazdığı “Toplum sözleşmesinde” bir alıntıyla mahkemenin dikkaitni çekiyor:”Dağılma önce hükümetin yasalar göre yönetmemeye başlaması ve devlet gücünün zorla ele geçirmesi ile olur” diyor.

Kendilerinin darbeyi önceden bilmekle suçlayan savcıya;Altan yandaş medyadan örneklerle askeri bir darbenin olacağını yazanların isimlerini ve gazetelerini tarihleriyle mahkeme heyetine tek tek sunuyor.

Ne gariptir ki,benim dışımda darbenin gelmekte olduğunu bilenlerin hiçbirisine karşı da bugüne kadar hukuk harekete geçmedi.

İşte belgeleri..

5 Ocak 2015 tarihli Akşam Gazetesi’nde Turgay Güler tarafından yazılan “uyarıyorum darbe pişiriyorlar” başlıklı yazı da,

Mayıs 2015 tarihli Star Gazetesi’nde Cem Küçük ’ün “dikkat paralel yapı ordudaki adamlarını harekete geçirmeye çalışıyorlar” yazısında,

4 Nisan 2016 tarihli Milat Gazetesi’nde Hüsamettin Aslan tarafından kaleme alınan “CİA Türkiye’de darbe hazırlıyor” başlıklı yazıda,

2 Nisan OdaTV’de yayımlanan “Askeri darbe söylentilerinin altında ne var” başlıklı yazıda,

2 Nisan 2016 Tarihli Türkiye Gazetesi’nde Fuat Uğur tarafından yazılan ”cemaat hususileri darbe için Ankara’da topladı” başlıklı yazıda,

27 Mart 2016 Tarihli Sabah Gazetesi’nde Rasim O.Kütahyalı’nın “Türkiye ve Erdoğan’ı hedef alan operasyonlar” başlıklı yazsında,

27 Haziran tarihli Yeni Şafak’ta Hüseyin Likoğlu’nun “Şakirt Subayların altın vuruşu” başlıklı Türkiye’de darbe hazırlığı olduğu açık açık yazılmış,değişik içeriklerde okuyucu ile paylaşılmıştır.

Hatta,bu gelişmeler üzerine Genelkurmay Başkanlığı 31 Mart 2016 tarihinde, ”darbe iddialarını yalanlayan ve bası yayında bu yönde iddialarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını” ifade eden bir bildiri hazırlamıştır.

Doğu Perinçek gene aynı tarih olan 14 Temmuz’da yardımcısının Yeni Şafak Gazetesi’ne giderek darbe olacağını bildirdiğini açıklamıştır.

14 Temmuz 2016 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’nin manşeti “18 Paşaya FETÖ suçlamasıdır”.

Mehmet Altan Babam ve ağabeyim tam 600 davadan yargılanmışlardır.

Bizim darbelerle ve gizli işlerde işimiz olamaz.. Babam bir konuşmasında(Ahmet Altan’ın savunmasında da bu söz geçiyor)“ben en gizli lafımı Taksim Meydanı’nda söylerim” demişti,bize de öyle öğretti.

 Ahmet Altan: ”Bizim hayatımızda toz zerresi kadar gizli bir iş olsaydı bunu çoktan yüzümüze çarparlardı.” Zaten bu yüzden  savcı bir türlü bizi suçlayabileceği somut bir şey bulamıyor. Kıvranıp duruyor.

Bu davanın savcısının işi çok zor iddianamesinin hukuk açısından bir inandırıcılığı yok.

Devam edeceğim..

Not: Tüm okurlarımın Ramazan Bayramını kutlarım. M.T.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums