Medyada çıkan Yüksek Yargı Başkanlarıyla yaptığı geziler için  tepkileri gören  Erdoğan’ın karşıtlarına verdiği mesaj açık;ben bu fotoğrafı daha çok vereceğim ve demokrasinin kuvvetler ayrılığının yargı ayağını da Kaçak saraya bağladım demektir.

Erdoğan yürürlükte olan anayasayı tanımıyor,ettiği yemine sadık kalmıyor ve  benim önümde tek güç var o da yargı onu kendime bağlayarak bir yasal düzenlemeyle bay pas edersem; arkası çorap söküğü gibi gelir ve tek adam olma yolunda başkanlık yolu da açılmış olur anlayışıyla hareket ediyor.

Yüksek yargıdan oluşan Sayıştay,Yargıtay ve Danıştay Başkanlarının  yurttan sesler korosu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında sıraya dizilmeleri,Erdoğan’ın memleketi Rize de çay kesmeleri,Kırşehir’de Erdoğan ile Ahilik festivaline katılıp  Erdoğan’ın anayasaya uymayarak ettiği yemini yok sayıp, Başbakan gibi muhalefet partilerine verip veriştirirken, yüksek yargı Başkanlarının  da koro halinde Erdoğan’ı alkışlamaları siyasal tarihimizde hatta askeri darbeler döneminde bile rastladığımız bir manzarayı ilk defa yaşıyoruz.

Muhalefetsiz ve hukuksuz bir demokrasi olur mu?Hukuk bir toplumun ortak güvencesi değil mi,hukuku işleten ve uygulattıranlar yüksek yargı mensupları değil mi, bu soruları çoğalta biliriz..Demokrasi ve hukuk birbirinden çıkan aynı zamanda birbirini tamlayan kavramlardır.Demokrasilerde muhalefeti olmayan iktidarlar meşru değildir kriterini, yargı başkanları bilmez mi?Erdoğan ile ortak gezilere katılmak açılışlarda bulunmak tarafsızlığınıza gölge düşürmez mi, bunu hesaplayamıyorsunuz?Erdoğan muhalefetsiz ve hukuksuz bir şekilde ülke yönetmek istiyor,muhalefete hakaret ediyor, yargı başkanları da alkışlıyor ,Allah’ım  sen bizim aklımıza mukayyet ol.

 Yüksek yargı başkanlarından Yargıtay başkanı  gelen tepkilere karşın  ne var bunda,Erdoğan’ı kastederek  gurur duydum derken,toplum olarak bizi teselli  eden eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ve eski Anayasa Mahkemesi(AYM) Başkanı Haşim Kılıç bu manzarayı çok tehlikeli gördüler ve yargı bağımsızlığına dikkat çektiler.

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bu kabullenebilir bir durum değil deyip;bağımsız olması gerekenler bunu yapamıyorlarsa,hiç değilse bağımsız gibi görünmeye çalışsınlar  yüksek yargı başkanları dedi.. Ve devam etti;ABD’de yargı mensupları Başkanlar salona girince ayağa kalkmazlar,Başkanların konuşmalarını  alkışlamazlar diye önemli bir hatırlatma yaparak bir hukuk dersi veriyordu medya üstünden şak şakçı Yargı başkanlarına .

*Erdoğan değil mi Beş tepe’deki kaçak saray kararına karşı, ey yargı gücün yetiyorsa gel yık diye haykıran?

 *Erdoğan değil mi, 17/25 Aralık’ta oğlunun da içinde olduğu  yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapan yargıya, bunlar yetki gaspı yapıyorlar oğlumun üstünden bana gelmeye çalışıyorlar diyen.

*Erdoğan değil mi 17/25 Aralık ta devlete darbe yapıp bu operasyonu yapan savcı ve hakimleri tutuklatan.Cumhuriyet tarihinde olmamış ilk defa hakim ve savcılar görevlerinden dolayı tutuklanıyordu.

*Erdoğan değil miydi Türkiye’de yargı oligarşisi var diyen.

*Erdoğan değil mi  demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüzde engel diyen.

*Demokrasinin kuvvetler ayrılılıklarından birisi yargı ayağı olmuyor mu ey başkanlar?

*Erdoğan değil mi Sayıştay’ın görev alanına giren bütçeyi denetlettirmeden Meclis çoğunluğuna dayanarak geçiren?

*Erdoğan değil miydi bir yüksek yargı mensubunu arayıp ihaleyi kendi adamına vermesini isteyen?

*Erdoğan değil miydi tutuklanmasını istediği kişiyi yargı serbest bırakınca sen nasıl tahliye karar versin diye tehdit eden.

*Erdoğan değil mi,Anayasa Mahkemesinin Can Dündar ve Erdem Gül’ün hak ihlalinden dolayı tahliyesine karar vermesi sonrası, bu mahkemeye saygı da duymuyorum ve verdiği kararlara da uymuyorum diyen.

*Erdoğan değil mi ortada bir yargı kararı olmadan insanları terör örgütü ilan edip,insanların mallarını gasp eden.Gazeteleri kapatıp basın özgürlüğünü askıya alan?Kendine biat etmeyen mesleğini ihanet etmeyen gazetecileri işten kovduran hapislere tıktıran?

Hey gidi günler temel hak ve özgürlüklerden bahseden, hukukun evrensel kriterleriyle olayları ve sorunları yorumlayan İslami kesimin geldiği yere bakın.

İslami kesimin haklı olarak 28 Şubat sürecinden değişmez teziydi;yargı mensupları otobüslere doldurularak Genel Kurmaya gidip generallerden brifing almaları kabullenilemez diye.

Yine İslami kesimin bunun  başında Erdoğan ve taraftarları geliyordu; bir ülkede yargı bağımsız ve tarafsız değilse o ülkede demokrasi oyunu oynanıyor demektir sözlerini dillerine düşürmüyorlardı.

Erdoğan AHİM kararları Türkiye’deki yasaların üstünde diye hukuk dersi veriyor,bu ülkede artık üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacak diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

Erdoğan, bundan sonra vatandaş devletin değil devlet vatandaşın hizmetkarı olacak.Bir kişi özgür değilse toplum özgür değildir diyenin geldiği yere bakın, şimdi bu devleti sokakta bulmadık diyor.

Erdoğan’ın  anayasa yok sayması ve yeminine sadık kalmadan,tarafsızlığını bir tarafa bırakması; icradan sorumlu bir başbakan gibi hareket etmesi,kendisinin Cumhurbaşkanı  seçilmesinden sonra milletim TBMM’ni  dinlenme odasına almıştır demesi  karşısında; kıyameti koparması gereken yargı başkanları işlerini güçlerini bırakmışlar  Erdoğan ile il il dolaşıyorlar, Erdoğan muhaliflerine hakaret ediyor Yüksek Yargı Başkanları da ayakta alkışlıyorlar.

Alkış tutan elleriniz dert görmesin.

Bir gün bu yargı başkanları Erdoğan’ın önünde diz kırarak selam verirlerse hiç şaşırmayalım.