Rejim değil sahibi değişiyor

  • 25.02.2017 00:00

 Türkiye tarihine özellikle de 1960 darbesi sonrası tarihe bakıldığında Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep gerilimli ve kavgalı geçti. Masaya silah koymalardan Meclis'i uçaklarla tehdit etmeye, toplumsal gerilim çıkarmaktan darbe yapmaya kadar her yola başvuruldu.

Darbe yapamadıkları zaman da 367 gibi hokkabazlıklar devreye girdi.
Bunun en son örneğini 2007 seçimlerinde yaşadık. O günleri hatırlayın, daha bir yıl öncesinden sokaklarda kan dökülmeye başladı. Bürokrasinin FETÖ versiyonunun bu süreci kendi lehine kullanmasıyla birlikte siyasetteki gerilim en üst noktaya ulaştı. Asker muhtıra bile verdi.
Açık açık, cumhurbaşkanlığına eşi başörtülü birinin seçilmesi istenmiyordu. Bugün çıkıp "tapuyu kaptırmayın" diyen o günün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ne diyordu:
"Sakın ha cumhurbaşkanı adayı olma, sakın ha... Olma, olma..." Sonra daha vahim bir tespit yapıyor ve gerilimi, kutuplaşmayı had safhaya ulaştırıyordu:
"Anayasa Mahkemesi 367 kararını onaylamazsa ülke çatışmaya gider." Gördüğünüz gibi gerilimi, kutuplaştırmayı artıranların kimler olduğu yıllardır belli.
Geçmişte askerler bu işin öncülüğünü yapıyordu, şimdi darbe sever siviller yapıyor.
Değişen hiçbir şey yok; cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkanlar hep aynı argümanı kullanıyor. Dün "ülke çatışmaya gider" diyen Baykal'ın yerini bugün "kan dökmedengerçekleştiremezsiniz" diyen Kemal Kılıçdaroğlu almış o kadar. İşin doğrusu bu çabaların "rejim" değişikliğiyle bir ilgisi yok.
Mesele, rejimin içeriği ve sahiplerinin değişmesini engellemektir.
Kısaca cumhuriyetin demokrasiyle buluşması, rejim sahipliğinin de elitlerden, halk yani millete geçmesi istenmiyor. Kavganın gürültünün asıl nedeni bu. Bu gerçeği en çarpıcı biçimde 2007'de bugün rahmetli olan Çağdaş Yaşam Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan söylüyordu: "Biz asılız. Bu ülkede bizim istemediğimiz bir şeyin olması mümkün değildir. Çoğunluk oldu diye anayasa değiştirilemez." O günden bugüne bu ülkenin sosyal demokratları, solcuları, çağdaşları bu faşizan yaklaşıma neden tek kelime etmediler, doğrusu merak ediyorum.

Kafkaslar ve Balkanlar’da ‘evet’ konferansları

 Cumhurbaşkanlığı sistem değişikliği sadece içeriyi değil, dış dünyayı da yakından ilgilendiriyor.

Bu yüzden süreci başta AB ülkeleri olmak üzere özellikle Kafkaslar ve Balkanlar yakından izliyor. Peki, bu konuda neler yapılıyor?
Türk seçmenin çoğunlukta olduğu Almanya gibi ülkelerde sıcak propaganda çalışmalar başladı bile. Benzer çalışmanın, Balkanlar ve Kafkaslar'da da yapılacağının sinyalleri geliyor.
Bu alanda ilk adımı atan da, FETÖ yapılanmasına karşı tavizsiz mücadelesiyle bilinen Uluslararası Kafkas Vakfı Başkanı Hayati Küçük. Küçük önümüzdeki günlerde özellikle FETÖ yapılanmasının etkili olduğu ülkeler başta olmak üzere, birçok ülkede ve Kafkas ve Balkan göçmenlerinin yoğun olduğu ülke içindeki illerde güçlü bir "Evet" kampanyası başlatıyor.
Küçük, bu çalışmanın önemini şu sözlerle anlatıyor: "Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor.
Biz de vakıf olarak hem 15 Temmuz'da yaşadığımız derin darbenin etkilerini, FETÖ'nün yaptıklarını, hem de Türkiye'deki sistem değişikliği ihtiyacını konferanslar ve panellerle anlatacağız.
Buna bizim de Türkiye'yi yakından izleyenlerin de ihtiyacı var. 13 Mart'ta başlıyoruz.
İçeride ve dışarıda ülkemiz üzerinde oynanan oyunları anlatacak, birlik ve beraberliğimizin önemini konuşacağız..."

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums