Kobani'yle düşen değil, birleşen

  • 11.10.2014 00:00

 İki yıldır çözüm sürecinin çökmesi için elinden geleni yapan iç ve dış aktörler, tüm müttefikleriyle bir arada yeni bir deneme / ölçüm yaptılar. Türkiye'nin özellikle doğusunu –ve aslında hepimizin içini- birkaç günde kan çanağına çeviren olayların çok farklı düzlemlerde sorumluları var.

Hükümetin de yaptığı açıklamalarla vesaire eleştirilecek yanları var kuşkusuz. Lakin bu kanlı süreçte entelektüel bir ılımlılık kaygısıyla onun kusurlarını muhalif olma adına analiz etmekle yetinmenin isabetli olmadığını düşünüyorum. Kan akıyor çünkü yine. Ve bir kez daha bu kan barış ve adalet arzumuzun, çabamızın, kararlılığımızın üzerine akıyor. Zulüm devam ettiği sürece dökülen kanların pıhtılaşmadığını on yıllardır görmüyormuşuz gibi sanki.

Türkiye'yi ateşe verme çağrısıyla bütün sokakların Kobani sokaklarına çevrilmesi istendi Kürt siyasetçiler tarafından. 'Kobani düşerse Ankara da düşmeli' sözü ağızlarında bir anda meşrulaştı. Hal böyleyken hakkıyla bir yardımdan söz edilebilir miydi, mazluma? Olan hepimize birden olacaktı bir kez daha. Ve böyle de oldu maalesef.

Çağrıya uyup sokağa inenlerin Kobani'ye yardım naraları atarken sağı solu yakıp yıkmasına seyirci kalamayacak olan emniyet yetkilileri her müdahale ettiğinde devletin Kürt vatandaşına ayrımcılık yaptığı iddiasıyla muhalif siyasete alet edildiler. Onlar yaralansalar da, şehit düşseler de fark etmedi nazarlarında. Kan çanağına her düşen gibi birdenbire gaza gelip kardeşinin kellesini kesenler ise insanın kan dökücülüğünün ne kadar kolay olduğunu hatırlattı bir kez daha.

Burada itidali önermek dahi yine en kaba genellemelerle Işid gibi bir zalim örgüte destek anlamı olarak okundu. Bu okumanın kendisi bizzat zulümdü, ama siyasetin hamasi söylemleri arasında kendine meşru bir zemin bulabildi. Mazlum Kobani halkının yaşadığı zulmü nefret ve öfke siyasetine alet ederek... Ortada onlarca ölü ile... Kim neyi kazanabilirdi ki?

Hükümeti Işid'ci ilan etme niyeti aylardır alttan alta içte ve dışta devam ederken, bu konudaki lobi faaliyetleri hiç hız kesmemişken, şimdi fırsatı değerlendirelim diyenler... Ve hükümet düşse bayram yapacak olanlar, Kobani halkı üzerinden tüm bir devleti vurmak için sabah akşam oturduğu yerden yalan haber yaymakta beis görmüyorlarsa... Tıpkı yağmur yağıp her yanı su bastığında hükümete ve belediyeye vurmak için mağdur vatandaşların görüntüsüyle alay etmekte bir beis görmedikleri gibi... İnsanlığın, iyi niyetin, merhametin, barış arzusunun, dayanışmanın çoktan bittiği yerdeyiz demektir. Hangi ulvi amaç adına bu zulme razı olabiliriz ki?

İki yıldır çözüm sürecini sabote etmekle uğraşanlar, daha önceki iki yıl boyunca çözüm asla olmaz diyerek süreci baştan kilitleyenler değil miydi? Suriye, Irak'ta olanlar, mülteci akını, Işid terörü derken... Şimdi onların pek çoğunu sanki ortalık süt limanmış da hükümet istekli değilmiş gibi çözüm sürecinde hükümet ağır davranıyor diye eleştirirken bulmak da işin ironisi herhalde.

Polis eliyle birkaç genç daha ölse diye plan yapanları işitmiştik geçen yılki park kalkışmasında. Şimdi yine aynı uğurda kan dökülmesi için canla başla çalışanlara da şahitlik ettik. Kalemini ve demeçlerini birer mermi olarak kullananları sabah akşam seyrettik. Dindar seküler savaşı tutsun, o olmazsa iki Kürt kesimi birbirini yesin, o da olmazsa nasılsa Alevi kartı var her an devreye sokulmaktan yalama olmuş, o da olmazsa yine Türk Kürt savaşı her zaman kullanılabilir, hatta devlet ile muhalif siviller arasındaki çatışmadan da kanlı bir senaryo elde edilebilir diyerek... Defalarca yapıldığı gibi.

Şimdi doksanlı yıllara dönüyoruz diye feveran edenler, o yıllarda oturdukları gazete köşelerinde siyasetin magazini üzerine kafa yoruyorlar, doğudan gelen sansürlü haberleri ya görmezden geliyor ya da zaten hiç umursamıyorlardı. Cumhurbaşkanını ilk kez halkın seçtiği bir dönemde 'Yeni Türkiye' söylemiyle alay etmek de artık işin cilası sanırım. Geniş kitlelerin Türkiye'deki barış ve müzakere sürecini kabullenmesi kolay olmamıştı oysa bu süreçte.

Dağda ve orduda evlatlarını yitirenlerin acılarını gömüp bağırlarına taş basması barış ve kardeşliğin yeniden tesis edileceğine dair arzu ve umutlarının ağır bastığını göstermişti. Hükümetin onca bedel ödeyerek geri adım atmayan kararlılığıyla örgütle barış müzakerelerine bile razı olup pek çok provokasyonu sineye çekmişlerdi. Şimdi süreç yeniden başa mı dönecek?

Böyle olmadığını, olamayacağını hissediyorum. Çünkü ortadan ikiye bölünmemiz için onlarca kanlı senaryoyu tatbik edenlerin yanıldıkları bir şey var her seferinde. Bu topraklarda muhteşem bir ruh karmaşası / bütünlüğü içindeyiz. Kökenler, ırklar, kültürler, halklar, inançlar, düşünce balonları, sohbet odacıkları, sevgi ve nefret ilişkileri o kadar iç içe geçmiş ki, ortadan ikiye bir türlü bölünemiyor bir yerden sonra. Kürt halkının da şimdi sokakları ateşe verenlerden ibaret olmaması gibi. Bu kanlı tezgahı da atlatacak kadar diri bir ruhu var Türkiye'nin; yöneticisiyle, milletiyle... İnanıyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums