- 8.02.2018 00:00
Batı sistemi en güçlü olduğu zeminde, kontrol ettiği finans kapital üzerinden Türkiye ile savaşıyor. Türk ekonomisini bir tür “Aşil topuğu” olarak belirlemiş durumdalar. Türkiye’nin kalkınma, büyüme ve bağımsızlık yolunda ortaya koyduğu güçlü milli iradeyi ekonomi silahıyla kırmak, teslim almak istiyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülke için ciddi atılım özelliği taşıyan her hamlesine kurlar üzerindeki baskıyı arttırarak, Türk lirasına değer kaybettirerek yanıt veriyorlar. Ekonomik saldırılara eşzamanlı olarak algı operasyonları devreye sokuluyor. Bü süreçteki bütün “akıllı” öneriler aynı şeyi tekrarlıyor; mevcut istikametin terk edilmesini öğütlüyorlar. Şu cümleyi bu aralar çok duyuyoruz: Erdoğan artık Avrupa ve ABD’yle kavga etmeyi bırakmalı!
Mütemadiyen “Erdoğan vazgeçsin” diyorlar!
“Neden vazgeçmesi” gerektiğini de bir türlü anlayamıyoruz.
Mesela “Erdoğan neden vazgeçsin, hangi yaptığını bir daha yapmasın” diye sorulduğunda ciddi tek bir öneri gelmiyor. Ayrıca ABD ve Batı’yla yaşanan siyasi krizlerde en sağduyulu, güven veren, toparlayıcı açıklamayı Erdoğan yapıyor. Daha ne yapmalı mesela?
Sorun başka tabii, biraz gerçekçi olalım; Erdoğan’dan beklenen, mevcut istikametten vazgeçerek Türkiye’yi yeniden Batı’nın finans merkezleri tarafından yönetilir hale getirmesi. Türkiye’yi milli irade ile yönetmek yerine finans kapitalin iradesi ve idaresi altına sokmasını istiyorlar. Bu sürede yazılıp çizilen sözde eleştirilere bir bakın; Türkiye’nin finans kapitalin insafına terk edilmesinin dışında bir talep, aklı başında bir öneri var mı?
Finans kapitalin insafına sığınmanın kendi mantığı içinde bile bir tutarlılığı yok. Osmanlı’nın son dönemlerini hatırlayalım. Batı, saldırmaya hazırlandığı Osmanlı’yı önce ekonomik olarak kuşatmış, örseleyerek, sarsarak müdahaleye hazır hale getirmiştir. Türkiye’ye dönük ekonomik saldırıların amacı da Ankara’yı hizaya getirmek, biraz örselemek değil; aksine, Ankara’yı finans kapitalin iradesini ve programını kabule zorlamaktır. Finans kapitalin programında yer alan Türkiye haritası bugünkünden çok farklı. Kesilmiş, küçültülmüş bir harita var ellerinde. Bu toprakları da, yönetim biçimini de kendi iradeleri ve tasarrufları altına sokmak istiyorlar. Daha fenası, bu haritayı teslim aldıkları Ankara’ya bizzat uygulatmak niyetindeler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 100 günlük eylem planını açıklarken boşuna “Ekonomik savaşı kazanmak zorundayız” demedi. Üzerimize nasıl gelirlerse gelsin direnmek, ayakta durmak ve teslim olmamak zorundayız. Batı karşısında bir kere diz kırılırsa ayağa kalkma fırsatını bulamayız. Osmanlı’nın dağıtılıp parçalanmasının üzerinden şunun şurasında ne kadar geçti ki? Cambazın işaret ettiği yere değil, geriye dönüp bakarsak Batı’nın neyin peşinde olduğunu daha iyi görebiliriz.
Yorum Yap