Komonist Masası’ndaki Nâzım Hikmet

Komonist Masası’ndaki Nâzım Hikmet
24.02.2019 - 16:41
1914

 Gazeteci Tolga Şardan, şair Nâzım Hikmet’in izini devletin takip raporlarında sürdü ve ortaya “Komonist Masası’ndaki Nâzım Hikmet” kitabı çıktı. Nâzım’a ilk kez devletin belgelerinden bakan bu kitap gösteriyor ki, sadece Nâzım takip edilmemiş. Ailesi, eşi, çocuğu, arkadaşları, arkadaşlarının arkadaşları, hepsi devlet tarafından yakın takibe alınmış.

 Gazeteci Tolga Şardan’ın “Komonist Masası’ndaki Nâzım Hikmet” adlı kitabı geçtiğimiz günlerde Doğan Kitap tarafından yayınlandı. Hakkında yüzlerce kitap yazılmış olan dünyaca ünlü şairle ilgili bu çalışma, bir ilk olma özelliği taşıyor. Gerekçesini, Tolga Şardan’ın satırlarından aktaralım:

TOLGA ŞARDAN’IN KALEMİNDEN

“…şairle ilgili yazılan onlarca eserde, devletin ‘efsanevi şairi’ nasıl takip ettiği, çoğunlukla tanıkların gözünden anlatılır.

Eserlerde genellikle resmi belge olarak sadece Nâzım Hikmet hakkında açılmış davaların iddianameleri ve mahkeme kararlarının sıralanmasıyla yetinilir. Aslında, bu bir anlamda bir mecburiyettir, zira Nâzım Hikmet hakkındaki yazışmaların çok büyük bölümü hâlâ gizlidir.

Tolga Şardan

Bu kitap, bugüne kadar erişilemeyen söz konusu belgelerin bir bölümünün elde edilmesi sayesinde ortaya çıktı. Belgeler açık bizimde gösteriyordu ki Nâzım, komünistliği benimsediği günden ölünceye dek devletin takibi altında tutuldu. Hatta öldükten sonra bile bu takipten kurtulamadı, uzun yıllar sakıncalı hali süregeldi…

Nâzım Hikmet’i takip, hiçbir zaman kendisiyle sınırlı kalmadı. Bebek yaştaki oğlu Mehmet, eşleri, sevgilileri, arkadaşları, arkadaşlarının arkadaşları, Nâzım’la yazışanlar, cezaevinde konuşanlar bile izleme altındaydı…

Belgeler, Nâzım’ın ve temsil ettiği anlayışın devlet tarafından nasıl algılandığını ve nasıl baskı altında tutulduğunu göstermesi açısından tarihi nitelikte…

Kitap, devletin ‘komonist şair’ olarak kodladığı Nâzım Hikmet’le ilgili takip fişlerini ve o fişlerin bizlere anlattıklarını aktarmak için hazırlandı. Olabildiğince çok sayıda belge kullanarak, belgeler üzerinden yaşananların daha berrak bir görüntüsünü sağlamayı amaçladım.”

Tolga Şardan, kitabı hangi kaynaklara dayanarak yazdığını, Nâzım’ın vatanseverlikten enternasyonalizme uzanan yolculuğunda devletin kendisini takip etmeye ne zaman başladığını, devletin Nâzım’a bakışını ve kitabı yazarken kendisini en çok neyin şaşırttığını şu sözlerle anlattı:

‘DEVLET NÂZIM’A HEP KÖTÜ GÖZLE BAKMIŞ’

Nâzım Hikmet üzerine yazılmış yaklaşık 900 eser var, adeta bir külliyat. Bunların çoğunluğunun Nâzım Hikmet’le ilgili yürüyen adli süreçlerdeki mahkeme kayıtlarından veya anılardan oluştuğunu gördüm. 30 yıllık gazetecilik hayatım boyunca hep Emniyet, güvenlik muhabiri olarak çalıştım ve kariyerim sırasında elde ettiğim bu belgeler de devletin gözünden Nâzım Hikmet’i yazmayı düşündürdü bana. Yazarken gördüm ki, devlet Nâzım’a hep kötü gözle bakmış.

‘SOVYETLER BİRLİĞİ’Nİ ZİYARETİYLE TAKİP BAŞLIYOR’

Aslında Nâzım, yakın dostu Vâlâ Nureddin ve şair arkadaşları Faruk Nafiz ve Yusuf Ziya ile Ankara Hükümetine yani Mustafa Kemal’e destek olmak için Ankara’ya gidiyor 1921’de. Bir de destek şiiri yazıyorlar Vâlâ Nureddin ile. Mustafa Kemal’le tanıştırılıyorlar. Ankara’ya giderken konakladıkları İnebolu’da Spartakistler ile tanışması bir dönüm noktası Nâzım’ın hayatında. Sonra 1921’de Sovyetler Birliği’ni ziyaret etmesiyle komünizmi benimseyen şair, TKP (Türkiye Komünist Partisi) çizgisindeki birine dönüşüyor. Nâzım’ın devletin takibine girmesi de Sovyetler Birliği’ni ziyaretiyle başlıyor.

Vâlâ Nureddin ile 1921 İnebolu (Samiye / Seyda / Ayşe Yaltırım koleksiyonu, Murat Germen izniyle)

‘DEVLET SADECE ONU DEĞİL, AİLESİNİ, ARKADAŞLARINI DA İZLEMİŞ’

Devlet tarafından, yaşamı boyunca hep kontrol altında tutulması gereken bir insan olarak görülüyor Nâzım Hikmet. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da Milli Şef İnönü döneminde de, DP iktidarı döneminde de Nâzım hep devletin takibinde. Ölünceye kadar sürüyor takip. Hatta öldükten sonra da 2000’lerin başına kadar yasaklı bir şair.Siyasi görüşüyle devleti tehdit eden bir aydın olarak görülmüş. Nâzım Hikmet’in Spartakistlerle ilişkisinin devam etmesi, Sovyetler Birliği ziyareti onun vatansever çizgisini enternasyonalist boyuta taşımıştı. Nâzım’ın bu değişimiyle birlikte devlet sadece onu değil ailesini, arkadaşlarını, çocuğu Mehmet’i de izledi.

‘OĞLU MEHMET’İN ÇOCUKLUĞU, POLİS TAKİBİYLE GEÇTİ’

Belgelerden, raporlardan görüyoruz ki, Nâzım’ın ailesi, yakınları da sürekli takip altında tutulmuşlar. Attıkları her adım raporlanmış. Öyle ki, Münevver Hanım’la birlikteliğinden dünyaya gelen oğlu Mehmet, daha doğar doğmaz devlet tarafından takibe alınmış. Mehmet Nâzım’ın doğum bilgileri o raporlar arasına girmiştir. Sonrasında da devamlı polisler tarafından takip edilen bir çocukluk geçirmiştir Mehmet Nâzım. Kimi zaman polisler onunla top oynamıştır kimi zaman çıktığı ağaçtan inmek için onlardan yardım almıştır.

‘NÂZIM’A YAPILANLARI GÖRÜNCE ÜZÜLMEMEK MÜMKÜN DEĞİL’

Cezaevinden çıktıktan sonra Nâzım’ın tekrar askere alınması gündeme geliyor. Trabzon’da sandalda boğulan TKP’liler ve Sabahattin Ali örneklerinden dolayı hep tedirgin. Kendisi de öldürüleceğini düşünüyor. Devlet ısrarla askere almak isteyince bir gece kaçıyor. Nâzım Hikmet’in yaşadıklarını, ona yapılanları görünce üzülmemek mümkün değil.

DEVLET, NÂZIM’IN YURT DIŞINA GİTTİĞİNİ BÜKREŞ RADYOSUNDAN ÖĞRENİYOR

Aslında çok naif bir insan Nâzım Hikmet. Her şeyi şeffaf. Attığı her adım takip ediliyor ve bunu bilerek yaşıyor. Nâzım, yurt dışına kaçışını son anda planlıyor ve kendisini takip eden polisler evinin önünde arabada uyurken kaçıyor. Devlet Nâzım’ın yurt dışına çıktığını Bükreş Radyosu’nun yaptığı yayınla öğreniyor. İşin ilginci, Nâzım’ın yaşadığı şehir İstanbul ama Nâzım’ın yurt dışına gittiğini Ankara Valiliği, İstanbul’a bildiriyor.

‘AYDINLARA YAPILAN ZULÜMLER NET BİÇİMDE GÖRÜLÜYOR’

Komonist Masası’ndaki Nâzım Hikmet, Tolga Şardan, Doğan Kitap, 2019.

Bütün bu soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar sırasındaaydınlara yapılan zulümler net biçimde görülüyor. Örneğin 1938’de, Donanma Komutanlığı’nın başlattığı “askeri isyana teşvik” soruşturması kapsamında Nâzım’ın Sultanahmet Tutukevi’nden alınarak Erkin gemisine götürülmesi olayı… Önce tuvalete, sonra sintine ambarına kapatıyorlar Nâzım’ı…

ÖNCE YURT DIŞINA ÇIKMASIN DİYE UĞRAŞILIYOR SONRA DÖNMESİN DİYE

Devlet, Nâzım’ın attığı her adımı takip ediyor. Önce yurt dışına kaçmasın diye önlem almaya çalışıyor. Nâzım kaçtıktan sonra onu vatandaşlıktan çıkarıyor. Sonra bir haber alınıyor Nâzım’ın Türkiye’ye gelebileceği yönünde. Bu kez sınır kapılarına yazı gidiyor, Nâzım’ı ülkeye sokmayın diye. İronikolan önce yurt dışına gitmesin diye uğraşılıyor sonra dönmesin diye.

KOMÜNİZMİN K’SİNDEN, ‘K MASASI’

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında en önemli tehdit unsurlarından birisi, Sovyetler Birliği’nden yayılan komünizm akımı. Devlet, komünizmle mücadele çerçevesinde Emniyet teşkilatı içinde özel bir birim oluşturuyor. Adına da “K Masası” diyor. Komünizmin K’si… Bu yapı, bugüne kadar gelmiş durumda. Bugün sadece adı değişmiş. İstanbul Emniyetinde 10 yıl öncesine kadar K Masası vardı.

‘DEVLETİN NEFESİ ENSESİNDE YAŞAMAK, HİÇ HOŞ OLMASA GEREK’

Bana en şaşırtıcı gelen unsurlardan biri de yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli işlerinden birinin Nâzım Hikmet gibi bir kişiye yönelik bu kadar yoğun takip yapmasıdır. O günün şartlarını da düşünüyorum, çok anlamsız geliyor bu bana. Devlet takibi çok açık yapıyor aslında. Takibin bilinmesini, tedirgin etmek açısından istiyor da olabilir. Sonuç itibariyle devletin nefesi ensesinde yaşamak hiç hoş olmasa gerek.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums