- 11.06.2019 00:00
Önce Bolu Belediyesi, ardından Mudanya… CHP’li belediyelerin Suriyelilere yönelik uygulamaları dikkat çekici bir düzeye ulaştı.
Mudanya’da Suriyelilere sahillerin yasaklandığına ilişkin haberler 7 Haziran Cumartesi günü internet sitelerine şu başlıklarla düştü:
T24: “Mudanya’da belediye başkanı, Suriyelilere sahili yasakladı”
Yeni Çağ gazetesi: “Mudanya Belediyesi Suriyelileri sahilden çıkardı”
Evrensel: “Mudanya’da Suriyeli mültecilere sahil yasağı”
Evrensel’in haberine göre Mudanya’da olan şuydu: “CHP’li Mudanya Belediyesine bağlı zabıta ekipleri, ‘halkın rahatsız olduğu’ iddiasıyla sahil şeridindeki Suriyeli mültecilere karşı harekete geçti. Belediye başkanının talimatıyla zabıtaların nöbet tutmaya başladığı bölgede çadırlarıyla kalan Suriyeli mülteciler bölgeden uzaklaştırıldı.”
Yani kökten bir “Suriyeli plaja giremez” yasağı yerine “Sahildeki çadırlarda kalan Suriyelilerin bölgeden uzaklaştırılması” söz konusu. En azından şimdilik.
Peki bu durum, ‘ırkçı uygulama’ eleştirisini boşa mı çıkarıyor? Hayır. Yasağın, ırkçı saiklerle uygulamaya konulduğunu Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, paylaştığı tweette şöyle ilan etti: “Bizim çocuklarımız şehit olurken, analarımız ağlarken, ekonomimiz kötüye giderken onların zevki sefa içinde yaşamaları ve bizim insanımızı rahatsız etmelerine tahammül edemeyiz” diye tweet attı. Üstelik Türkyılmaz bu tweetin altında, “Zabıta nöbette Suriyeliler giremiyor” başlığını taşıyan ve “Mudanya Belediye Başkanı adeta Suriyelilerin işgal ettiği Mudanya sahillerini işgalden kurtardı” denilen bir haberi paylaşarak ‘işgali’ nasıl sona erdirdiklerini de yine ayrımcı bir dille anlatmayı tercih etti.
Sahillerde herkesin dinlenme-eğlenme hakkını kullanmasını sağlayacak kurallar olması ve ayrımsız herkesin bu kurallara uymasının beklenmesi elbette doğal. Ancak buradaki meselenin ‘sahil kurallarını’ aşan bir içeriğe sahip olduğu ve barınma sorunları yaşayan Suriyelilerin sahilde çadır kurmalarına yönelik yasağın ayrımcı-ırkçı bir dille uygulanmasının kabul edilir bir tarafı olmadığı da açık.
İki CHP, iki Suriye politikası
Mudanya belediye başkanının kullandığı bu dil sorunlu. En başta yerel bir yöneticiden beklenen sorumluluk duygusu böyle bir söylemden uzak tutmalı başkanı.
Ne yazık ki bu kışkırtıcı söylemin zaman zaman CHP yöneticileri, hatta genel başkan düzeyinde kullanıldığına da şahit oluyoruz.
Oysa CHP’nin bu konudaki bilimsel-politik çalışmaları Suriyeliler konusundaki yanlış bilgileri bertaraf etmeyi amaçlayan ve ayrımcılık karşıtı bir içeriğe sahip. CHP Bilim Platformu’nun Mart 2019’da yayınladığı ‘Ensar ve muhacir söylemi Suriyeli sığınmacıya derman olmuyor’ başlıklı rapor bu açıdan çarpıcı. Çok isabetli biçimde “Suriyeli sığınmacı krizi, AKP’nin yanlış dış politikası ve Suriye’nin iç işlerine karışması sonucunda 2011 yılından itibaren derinleşmiş ve büyük bir insanlık dramına dönüşmüştür” cümlesiyle başlayan raporda yer alan bazı tespitler ve öneriler şöyle:
Suriyeliler ‘zevk-ü sefa’ içinde mi?
- Öngörüsüz ve plansız olarak uygulanan ‘açık kapı’politikası, bir yandan ülkemize sığınan Suriyeli göçmenlerin çok ağır koşullarda yaşamalarına sebep olurken, diğer yandan da sınır illerindeki yurttaşlarımız için büyük sorunlar doğurmuştur.
- Gelinen noktada ne ülkemizde yoksullukla boğuşan Suriyeli sığınmacıların içler acısı yaşam koşulları düzeltilebilmiş ne de Suriye’de ileriye dönük bir imar çabası başlatılabilmiştir.
- Kamplarda veya kamp dışında ‘Geçici Koruma statüsünde’ ülkemizde yaşayan Suriyelilere temel bazı haklar tanınmaktadır. Bu çerçevede sahip oldukları haklara rağmen, ülkemizdeki Suriyeliler zor koşullar altında yaşam mücadelesi vermekte, geçim, barınma, sağlık ve eğitim başta olmak üzere temel pek çok alanda sorunlar yaşamaktadır.
- AFAD’ın 2017’deki saha araştırmasına göre, yaklaşık her üç Suriyeliden biri harabelerde yaşamaktadır.
- Ülkemizdeki Suriyelilerin beşte üçünün yaşadığı yerlerde ev eşyaları (buzdolabı, çamaşır makinesi, halı vb.) yetersizdir. Suriyelilerin yaşadıkları evlerin yaklaşık yüzde 7’sinde hiç ısıtıcı bulunmamaktadır.
- Suriyelilerin büyük bölümü çadır ve konteyner kamplarında kalmak istememektedir. Zira bu merkezlerde su ve kanalizasyon altyapıları yetersizdir. Bu sebeple salgın hastalıklara sıkça rastlanmaktadır. Suriyeli sığınmacıların kamplarda kalmak istememelerinin bir diğer sebebi ise, kendilerini güvende hissetmemeleridir.
- Kamplarda yaşayan Suriyeli ailelerin yüzde 12’si aynı çadır ya da konteynerde başka bir aile ile birlikte kalmaktadır. Her üç çadır ya da konteynerden birinde ise yediden fazla kişi yaşamaktadır.
- Kamp dışında yaşayan Suriyeli yetişkinlerin yaklaşık yarısı günde iki ya da bir öğün yemek yiyebilmektedir. Gıda bulmakta sıkıntı yaşayan her üç Suriyeliden biri o günü hiç yemek yemeden geçirmek zorunda kalmaktadır. Günde iki ya da bir öğün yemek yiyebilen çocuk oranı ise dörtte bir düzeyindedir.
- Geçici Koruma altındaki öğrencilerin okullaşma oranlarına bakıldığında, okul öncesinde okullaşma oranının yüzde 33, ilkokulda yüzde 97, ortaokulda yüzde 58, lisede ise yüzde 19 olduğu görülmektedir. Bu istatistikler Suriyeli çocukların yaklaşık yarısının beşinci sınıftan itibaren, dörtte üçünün ise lise çağında okul dışında kaldığını göstermektedir.
- AKP, sığınmacılar için harcadığını ileri sürdüğü 35 milyar dolara rağmen, hâlâ Suriyelilerin sigortasız, düşük ücretle ve kayıt dışı olarak çalıştırılmasına göz yummaktadır. Suriyelilerin birçoğu, tarım ve tarıma dayalı sanayilerde, imalat sanayinde ve inşaat sektöründe zor koşullarda ve oldukça düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır.
- Pek çok Suriyeli çocuk sokaklarda zorla dilendirilmekte ve atık toplama işinde çalıştırılmaktadır. Özellikle savaşta anne ve babasını kaybetmiş refakatsiz çocuklar dilenci çetelerinin ve istismarcı grupların eline düşmektedir. Aynı zamanda maddi sıkıntı yaşayan Suriyeli aileler de para karşılığı çocuklarını bu dilenci çetelerine teslim etmektedir.
- Ülkemizin kanayan bir yarası olan kız çocuklarının çocuk yaşta evlendirilmesi sorunu, Suriyeli sığınmacılarla birlikte yeniden yaygınlaşmış ve bazı durumlarda kontrol edilemeyen boyutlara ulaşmıştır. Bu konuda AKP iktidarı, önleyici tedbirleri almakta isteksiz davranmakta, suistimaller ve yasa dışı evlilikler konusunda da gerekli istatistikleri kamuoyundan gizlemektedir. Özellikle çocuk yaşta anne olan Suriyeli kız çocukları ile ilgili rakamlar kamuoyundan gizlenmektedir.
- Suriyeli kadınlar, AFAD’a bağlı geçici barınma merkezleri de dâhil olmak üzere pek çok yerde fuhuşa zorlanmakta ve cinsel istismara maruz kalmaktadır. Bu olayların mağduru olan Suriyeli kadınlar, kamplardan atılma korkusuyla şikâyetçi dahi olamamaktadır. Söz konusu istismar vakalarına aracılık yapan komisyoncular ortaya çıkmış durumdadır. Zorla evlendirmeler, ikinci eş olmaya zorlanma ve fuhuş, Suriyeli kadınların insanlık onuruna yaraşmayan ve yasa dışı koşullarda yaşamasına neden olmaktadır.
CHP ne yapacak?
CHP, ülkemizdeki tüm göçmenlerin haklarından eksiksiz biçimde yararlanmasını sağlayacak, yurttaşlarımızın ise göçün olumsuz sonuçlarından mümkün olan en az düzeyde etkilenmeleri için gerekli tedbirleri alacaktır. Ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriyeli komşularımızın, gerekli kurumsal, diplomatik ve ekonomik tedbirlerin alınmasının ardından, ülkelerine dönmelerinin kolaylaştırılmasını sağlayacaktır. Ülkelerine dönüşü mümkün olmayan ve uzun süreyle ya da kalıcı olarak ülkemizde bulunacak sığınmacıların uyumu ile ilgili de samimi ve sürdürülebilir politikalar geliştirecektir.
Ayrımcılık cezalandırılacak
CHP, güvenlik endişesi ile ülkemize sığınmış olan Suriyelilere karşı hamasi ve gündelik siyaset doğrultusunda körüklenen düşmanca tutuma izin vermeyecektir. Yabancı düşmanlığına zemin oluşturan bilgi kirliliği ile mücadele edilecek, ülkemizdeki sığınmacıların mevcut koşulları, yararlandıkları haklar ve kamunun bu alanda yaptığı harcamalar konusunda halkımız doğru ve düzenli biçimde bilgilendirecektir. CHP iktidarında, ülkemizdeki sığınmacılara yurttaşlarımızın sahip olmadığı hakların tanındığı ve haklı tepkilere neden olan uygulamalara uluslararası hukuk çerçevesinde son verilecektir. Yurttaşlarımızın ülkemizdeki Suriyelilerin varlığı sebebiyle yaşadığı sorunlar hızla çözülecek ve bu doğrultuda yaşanan tüm mağduriyetler giderilecektir. Bununla birlikte ülkemizde sığınmacılara karşı düşmanca tavır ve tutumları körükleyenler yasal sınırlar içinde cezalandırılacaktır.
CHP karar vermeli
Şimdi CHP ve CHP’liler şu konuda bir karar vermek zorunda: Halkın üçte ikisinin Suriyelilere karşı önyargılı olduğu ve olumsuz duygular beslediği bir ortamda yapmaları gereken bu önyargılarla ve ayrımcılıkla mücadele etmek ve soruna kendi raporlarında yazıldığı gibi aklı selim çözüm önerileri getirmek mi, yoksa ırkçı önyargıları kaşıyarak oy devşirmeye çalışmak mı?
CHP’nin bu soruya vereceği yanıt hiç olmadığı kadar önemli çünkü Suriyeliler meselesinde ortaya çıkan toplumsal gerilim toplumsal barışı tehdit eder hale geldi.
Son olarak, CHP’li belediyelerin ırkçılığı ve ayrımcılığı körükleyecek söylemleri ve uygulamaları, Suriyeliler meselesinde AKP’nin sorumluluğunu gölgeleyecek bir noktaya gelmemeli.
Yorum Yap