Sarkozy'nin derdi ne?

  • 23.12.2011 00:00

 Sarkozy'nin yaklaşan seçimlerde Fransa'ya yerleşik 400 bin Ermeni seçmenin oyunu almaya çalıştığı söyleniyor.

 

Olabilir... Her siyaset adamı gibi Sarkozy de oyunu artırmak ister. Ancak ben, 'soykırımı inkârın cezalandırılması' girişiminin bu kadar basit olmadığı kanaatindeyim. Bana kalırsa Sarkozy'nin hedefinde Türkiye ve Başbakan Erdoğan var.

Görünen o ki, Sarkozy ile Erdoğan'ın kimyası hiç uyuşmadı. Bu iki siyaset adamının birbiri hakkında pek de iyi kanaatlere sahip olmadığı gün gibi aşikâr. Erdoğan'ın ismi, imajı ve başarısı karşısında Sarkozy'nin ezildiği seziliyor. Bu psikoloji içinde damarına basıp Erdoğan'ı kızdırmak, abartılı tepki göstererek hata yapmasını sağlamak istiyor Sarkozy. Yani Erdoğan'ı tahrik etmeye çalışıyor.

Ne Ermeni meselesi umurunda bence Sarkozy'nin ne de Fransa'nın ifade özgürlüğü sicili. Adam, Erdoğan'la oynuyor. Cumhurbaşkanı Gül'ün telefonlarına çıkmayışında bile amacı Erdoğan'ı kızdırmak. Neyse ki Başbakan şimdiye kadar yaptığı açıklamalarda oldukça sakin, dengeli ve kararlı bir görüntü veriyor, kontrolünü kaybetmiyor. Bu sevindirici... Haklıyken haksız duruma düşecek tepkilerden kaçınmak şart.

Sarkozy, Türkiye'den gelecek şiddetli, irrasyonel ve aşırı tepkileri uluslararası kamuoyunda Türkiye'yi yalnızlaştırmak için kullanmak niyetinde. Derdi sadece Türkiye de değil; Avrupa'da 'hegemonya' peşinde De Gaullist bir milliyetçilik yapıyor. Türkiye'siz bir Avrupa bunun şartlarından biri. Soykırım yasasıyla da konuyu bir Avrupa-Türkiye meselesi haline getirmek peşinde. Böylece bizim kamuoyunu Avrupa'ya küstürerek Türkiye'yi AB sürecinden iyice uzaklaştırmak istiyor. Zaten süreç önemli ölçüde Fransa'nın gayretkeşliği sonucu tıkanmış vaziyette. Şimdi Sarkozy tabuta son çiviyi, öfkeyle tepki göstermemizi bekleyerek bize çaktırmaya çalışıyor. Böylece Avrupa'nın üzerine tek başına (olmadı, Merkel'le) oturacak.

Zaten son ekonomik krizin yarattığı imkânla İngiltere'yi AB'den önemli ölçüde dışlamayı başardı. Hoş, İngilizler de öteden beri 'derin AB'ye kuşkuyla baktılar. Her durumda Sarkozy Avrupa işlerinde İngiltere'nin geri çekilmesi ve alanı Almanya ile kendilerine bırakmasından memnun. Böylece Avrupa'da başını ağrıtacak, gücünü sorgulayacak ve sınırlayacak kimse kalmamış oluyor. Dolayısıyla bu tezgâha düşmeyelim derim. Olayı hemen 'Haçlı seferleri' bağlamına oturtup topyekûn bir Avrupa karşıtlığına yeltenmenin alemi yok. Sarkozy'nin de niyeti zaten bu. Tam tersini yapmak doğru olur; Fransa'nın bu yaptığıyla Avrupa değerlerinden ve ideallerinden koptuğunu ortaya koymak, ifade özgürlüğü sefaletini gözler önüne sermek, Avrupa'da Fransa'yı utandırmak, Avrupa değerleriyle sorgulamak...

Sarkozy'nin diğer derdi de Ortadoğu'da Türkiye ile daldığı rekabet. Tunus'tan Mısır'a, Libya'dan Suriye'ye Fransa kendini Ortadoğu'da yeni bir aktör, Türkiye'yi de rakip olarak görüyor. Anlamadığı şu; Ortadoğu'daki 'yeni dalga', post-kolonyal dönemi tasfiye ediyor. Post-kolonyal rejimler çökerken Fransa gibi kolonyal bir gücün kendini bu 'yeni Ortadoğu'da taze bir güç olarak görmesi zaten abes.

Her neyse; Sarkozy, bölgede Türkiye'nin yükselen sivil ve diplomatik gücüne darbe vurmayı amaçlıyor. Bunu da İsrail'in Mavi Marmara saldırısıyla denediği gibi Türkiye'nin imajına zarar vererek ve Erdoğan'ın karizmasını çizerek yapmaya kalkışıyor. Beyhude bir iş!

Son zamanlarda sık sık yazdım; Türkiye gibi yükseliş (take off) aşamasında olan ülkeler etrafında rahatsızlık yaratır, çünkü yerleşik dengeleri bozarlar. Dolayısıyla statüko güçleri bu süreci durdurmak isterler. Fransa'nın yapmaya çalıştığı da bu. Buna verilecek en iyi karşılık; yola devam etmektir. Ancak bunu yaparken 'resmen' saçmalamaktan da kaçınmalıyız. Nasıl mı? Fransa'nın karşısına Cezayir'de yaptıklarını çıkartarak! Çünkü adama sorarlar: Fransa işgal ettiği Cezayir'de 'soykırım' yaparken Türkiye ne yapıyordu? Herhalde bu 'soykırım'ı durdurmak, uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek, Fransa'yı utandırmak için diplomatik, ekonomik tüm imkânlarını seferber ediyordu. Hayır! Türkiye 1957'de Cezayir'in bağımsızlığı gündeme geldiğinde Birleşmiş Milletler'de 'çekimser' kalarak 'soykırımcı' Fransa'ya destek veriyordu!

Fransa'ya ne yaparsak yapalım, ama sakın Cezayir demeyelim! Fransa'yı değil, kendimizi utandırırız. Turgut Özal bu utanca dayanamamıştı da 1985'te resmen özür dilemişti...

 

i.dagi@zaman.com.tr  
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • ahmetesgin
    ahmetesgin
    21.12.2011 16:55

    hıııııııııııııı

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums