İzmir mi, Diyarbakır mı?

  • 24.05.2013 00:00

 İzmir’in statükoyu, Diyarbakır’ın değişimi temsil ettiği bir Türkiye... Elli yıl önce biri bize bunu söylese güler geçerdik. İzmir’de karamsarlığın, Diyarbakır’da umudun ayağa kalktığı bir Türkiye’den söz edilse, dinlemezdik bile.

 

Ne oldu da bir zamanlar Türkiye’nin en ‘kozmopolitan’ şehri olan İzmir, bugün içe kapanmacı ‘ulusalcılığın’ kalesi haline geldi? Anadolu ‘eski İzmir’e benzerken İzmir nasıl muhafazakâr, ürkek, içe kapalı, farklı olana şüpheyle bakan ‘eski Anadolu’ya dönüştü? Bir zamanlar değişimin motoru olan bir şehir ve de bölge şimdilerde nasıl değişimin, örneğin Kürt barışının önünde bir engel olarak algılanıyor?

Bu sorulara cevap vermek zor. Ciddi araştırmalar yapmayı, son yüzyılın siyasi olayları kadar ekonomik dönüşümüne, sınıf ilişkilerine ve karşılaştırmalı kalkınma göstergelerine bakmayı gerektirir. Kolay olan sonuca bakmak; görünür olan o... Bu ülkenin dünyaya ve yeni fikirlere belki de en açık, çoğulculuğu genetiğinde olan şehriydi İzmir. Türkiye’nin dünyaya açılan çok önemli bir ticaret ve kültür merkezlerinden biriydi. Sadece kendisi değil, tüm Ege İzmir üzerinden dünyaya açılırdı. Hep cumhuriyetçi ve laikti, tamam ama aynı zamanda derin bir demokrat ve değişimci damarı da vardı. İzmir’i 1922 sonbaharında yakanlar bile şehrin bu genetiğini bozamamışlardı.Bu şehir 1930’da Atatürk’ün izniyle kurulan muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırka’sına da büyük destek vermişti. Fethi Bey’in meşhur İzmir mitinginde topladığı kalabalık CHP’yi ürkütmüş, parti iki ay sonra kendini feshetmek zorunda bırakılmıştı.

Çok partili hayata geçildiğinde de İzmir, devleti ve statükoyu temsil eden iktidar partisine değil değişimi ve halk gücünü temsil eden Demokrat Parti’ye oy vermişti. 1954 seçimlerinde DP İzmir’in oylarının yüzde 61’ini almıştı. 27 Mayıs darbesinin ardından yapılan ilk ‘normal’ seçimlerde de İzmir DP’nin devamı olan, değişimi ve milli iradeyi dile getiren Adalet Partisi’ne oylarının yüzde 62’sini vermişti. Bu, dünya ile entegre, değişimden korkmayan, özgüven sahibi bir şehrin siyasal tercihiydi. Aynı İzmir 1977 seçimlerinde de ‘bu düzen değişmeli’ diyen Ecevit’in CHP’sine yüzde 52 oranında destek vermişti.

Sonra ne olduysa oldu. Türkiye’nin geri kalanı dünyaya açılırken İzmir içe kapanmaya başladı. Değişimi, açılımı, çoğulculuğu taşıyan öncü bir kent olmaktan çıktı, statükoculuğu temsil eden bir kimliğe büründü. Sanki Ankara’dan gelen emekli devlet memurlarının ruhu İzmir’i teslim aldı. Anadolu dünyayla bütünleşirken İzmir dünyadan, rekabetten, çoğulculuktan korkmaya başladı.

İzmirliler şimdi yeniden bir süreç başlattılar. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önderliğinde yerel yöneticiler, işadamları, sivil toplum temsilcilerinden oluşan kalabalık bir heyet Diyarbakır’ı ziyaret etti. Bu, İzmir’in Diyarbakır’ı gözden çıkarmadığının bir ilanı olduğu kadar İzmir’in Türkiye ile bütünleşme iradesinin de beyanı. Başta Kocaoğlu olmak üzere bu diyalog sürecinde yer alanların tümünü tebrik etmek gerek. Diyarbakır’da karşılaştıkları dostluk ve misafirperverlik tüm Ege’de yankılanmalı, karşılığını bulmalı. Çünkü ‘barış süreci İzmir’den geçer’.

İzmir’in Kürtlerle kuracağı barış, devletin PKK ile anlaşması kadar önemli. Savaşı devlet, barışı toplum yapar. Toplum savaşa razı değilse devletin silahları da susmak zorunda kalır. Toplumun benimsediği bir barış yaşar ancak. İzmir Belediye Başkanı Kocaoğlu’nun başlattığı süreç ‘İmralı süreci’ kadar önemli, mutlaka devam ettirilmeli. Bu sürecin sonunda sadece Diyarbakır değil, İzmir de bütünleşmiş olacak Türkiye ile... Barış belki ‘eski İzmir’i de geri getirir...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums