- 16.04.2013 00:00
Kamuoyu barışa kilitlenmiş beklerken anlamakta zorlandığımız mesajlar duymaya başladık.
Bu mesajlar hem PKK tarafından hem de hükümet kanadından geliyor. Ya taraflar arasında bir ‘taktik savaşı’ yürüyor ya da bazı pürüzler var. Öcalan’ın ‘sınır dışına çekilme’ hakkında bugün yarın yeni bir açıklama yapması bekleniyor. Kandil’den ise bu konuda sürekli beyanda bulunanlar var. Gelen mesajlar da oldukça çelişkili.
Kandil’in sürece aktif olarak katılmak istediği ortada. Ayrıca sert mesajlar vererek Öcalan’ın pazarlık gücünü de artırmaya çalışıyor olabilirler. Ama şimdilik görüntü, çekilme ve silahsızlanma konularında Kandil ile Öcalan arasında bir yaklaşım farkı olduğu yönünde. PKK’nın 1 numaralı adamı Murat Karayılan bakın neler söylüyor: “Üç aşamadan oluşan kapsamlı bir proje var. İlki, çatışmanın durması ve silahlı PKK’lıların çekilmesi. İkincisi, anayasa değişikliği... Bu olur da gerçek demokrasi gerçekleşirse Kürt halkı kendi diliyle konuşabilir ve kendini yönetebilirse, bölgesini geliştirebilir, özgür ve Türk kardeşi ile eşit olabilirse üçüncü aşamaya gireriz. Bu da normalleşme aşaması olur... O zaman silahı tartışırız... Türk yetkililer, silahın derhâl bırakılması gerektiğini söylüyorlar. Komutanımızla anlaşmamız böyle değil. Silahı bırakmak son aşamada olacak.”
Ayrıca sınır dışına çekilme için yasal bir zemin oluşturulması da hâlâ dile getiriliyor. “Çekilmeyeceğiz, demiyoruz. Konunun bir yasal düzenlemeye ihtiyacı olduğunu ve hükümetin üzerine düşeni yapması gerektiğini söylüyoruz.” Dahası, Karayılan, “Apo devreye girmeden bu güçlerin hepsini ikna edip geri çekemeyiz. Sorunlar çıkar.” diyor.
Örgüt içinde daha radikal kanadı temsil ettiği söylenen Duran Kalkan da sert açıklamalar yapıyor. “Gerilla çekilme meraklısı değil. Güle oynayarak kimse çekilmek falan istemiyor. Tersi geçerlidir. Halihazırda çekilme pozisyonuna geçmiş olma durumu da söz konusu değil. O üretilen senaryoların hiçbir geçerliliği yok… Herkes yerli yerinde ve gerilla ateşkes konumundadır… Gerillanın öyle kolay, rahat geri çekilmeye ikna edilmesi mümkün değil… Bu konuda ya somut adımlar olur ya da ancak önder Apo doğrudan girişimde bulunur, ikna edebilir.”
Bunlar taktik ifadeler mi, yoksa Öcalan ile Kandil arasında bir çatlak olduğunun mu göstergesi? Çatlak oluşması barış sürecini yıkar. Çünkü süreç, Öcalan’ın PKK’ya hakim, onu silahsızlandıracak ve sınır dışına çekecek güç olduğu analizine dayanıyor. Geçen hafta hükümet kanadından, AK Parti Milletvekili Yalçın Akdoğan ‘PKK’nın içindeki kanatlar ve riskler’ başlıklı yazısında bazı radikal unsurların Öcalan’ı dinlemeyebileceği ve PKK’dan kopmalar yaşanabileceği ihtimalini gündeme getirdi. “Örgüt içindeki ‘şahin’lerin Öcalan’ın verdiği istikamete ne kadar uyacağı ve ‘silah bırakma’ fikrini ne kadar kabulleneceği önemli bir konu...” diye yazdı. Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisini sorgulamak neden icap etti acaba?
“Nihai amacı, PKK’ya silah bıraktırma olan çözüm süreci” PKK’daki ‘şahin kanat’ Öcalan’ı dinlemez ve koparsa nasıl amacına ulaşabilir? Akdoğan’ın yazısı da ‘taktik gereği’ olabilir. PKK’yı güçlü ve bütün bir örgüt yerine bölünebilir, parçalı ve zayıf göstermek, üstelik şahin kanat ile Alevilik arasında ilişki kurarak PKK’da sürece direnenleri marjinalleştirmek... Son nokta hassas; Kürt sorununu çözmeye çalışırken Alevilik meselesini kanatmaktan kaçınmak gerek... Zaten sorunlu olan Sünni-Alevi ilişkilerine bir de ‘Aleviliği temsil eden ve şiddet kullanan radikal PKK’ imgesi eklediğinizde Aleviliği de Kürt meselesi kadar yakıcı, toplumsal barışı tehdit edici bir noktaya taşırsınız. Sonuç; ya taktik manevralardan olup biteni göremiyoruz ya da süreçte pürüzler oluşuyor...
Yorum Yap