- 4.12.2012 00:00
Birisi Türk sağının ‘üstad’ı; muhafazakâr-milliyetçi nesillerin ilham kaynağı, ‘Yeni Türkiye’nin adeta ‘resmi’ şairi.
Diğeri, Kemalist solun sembol ismi, Cumhuriyet Gazetesi’nin sahibi ve başyazarı. Onların yolunun kesiştiği enteresan bir olay var; 4 Aralık 1945 Tan Gazetesi baskını. Yakın tarihin önemli ‘özel operasyon’larından biri... Zekeriya Sertel’in çıkardığı bir gazete Tan. Yıl 1945. Savaşın sonunda Türkiye çok partili hayata doğru evriliyor. Bayar, Menderes, Koraltan ve Köprülü CHP’ye ve İnönü’ye karşı bayrak açıyorlar. Parti kuracaklardır, ancak görüşlerini duyuracakları bir platform yoktur. Dönem, CHP’nin ‘tek parti’ yönetimini sonlandırmak için tüm muhalefetin birleştiği bir dönemdir.
Sosyalist ve Sovyet yanlısı fikirleriyle bilinen Tan Gazetesi’nin sahibi Zekeriya Sertel’le görüşülür. Tevfik Rüştü Aras ve Adnan Menderes’in Tan gazetesinde yazıları çıkmaya başlar. Zekeriya Sertel anılarında anlatır: “Parti adına bir dergi çıkarmak için Ankara’da özel bir toplantı yaptık... Celal Bayar, Adnan Menderes ve partiye girecek yeni kimseler de burada imzalarıyla yazacaklardı... 1945 yılı sonunda Görüşler adlı derginin ilk sayısı çıktı... Birinci sayfada Celal Bayar, Adnan Menderes ve Köprülü Fuat’ın yazılarını sağladığımızı ilan ediyorduk... Derginin çıkışı hükümeti, özellikle İnönü ve Saraçoğlu’nu kızdırmıştı.” 4 Aralık 1945 günü ellerinde baltalar, balyozlar ve sopalarla binlerce üniversite öğrencisi Tan matbaasına saldırır. Polis müdahale etmez. Matbaa tamamen tahrip edilir. Ne gazete, ne dergi bir daha yayımlanabilir. İnönü, aynı günün akşamında Bayar’la görüşür. Demokrat Parti’nin kurulmasına izin verilmiştir, ama Tan saldırısıyla ‘mesaj’ da...
O sıralar Büyük Doğu’yu çıkarmakta olan Üstad Necip Fazıl heyecanlıdır. ‘Babıâli’den izleyelim: “Bu, bir yıla varmayan yarım yamalak intişar devrinde Büyük Doğu’nun verimi ne olmuştur? Daha ilk (sondaj) girişiminde petrol bulunmuş ve onun, bütün yurda ve oradan bütün İslâm âlemine yön ve yol gösterici alev sütunları halinde bir gün fışkırmak istidadı, en iptidaî şekliyle de olsa belirmiştir. Bu istidadın aksiyon plânında ilk kımıldanışı “Tan” Gazetesi baskını... Bu gazetede karargâh kuran komünizma... birdenbire Anadolulu ve kökçü üniversite gençliğinin pençesine düştü; eşyası toz gibi havaya savruldu ve makineleri makarna gibi didik didik edildi... Bu gençler Büyük Doğu idarehanesinin önüne gelerek tezahürlerini göklere çıkarmışlar, Sabık Şair’i (Necip Fazıl) pencereye çağırmış ve hitabını çılgın alkışlar içinde dinlemişler ve yara berelerini aynı idarehanede tedarik ediliveren pansuman malzemesiyle sarmışlardır... Ve işte, hemen başlarına yıkılan ‘Tan’ gazetesi... Ve işte, o gün boy göstermeye başlayan ilk Büyük Doğu gençliği!”
Tan baskınıyla matbaasını ve gazetesini kaybeden, ardından da yurtdışına çıkmak zorunda kalan Zekeriya Sertel 1980 yılında Paris’te ölür. Kızı Yıldız Sertel anlatıyor: “Ertesi gün gazeteler, Zekeriya Sertel’in ölümüyle ilgili haber ve yazılarla doluydu. En güzel yazı da İlhan Selçuk’tan gelmişti.” İlhan Selçuk’un yazısı aslında gizli bir itiraf ve özürdür: “O bu ülkeye çok şey verdi, fikir verdi, gazete verdi, dergi verdi, ansiklopedi verdi, kitap verdi. Biz ona ne verdik? Saldırdık, gazetesini parçaladık, matbaasını yıktık, kendisini sürdük, yurt özlemiyle çeyrek yüzyıl inlettik, canına okumak için elimizden geleni yaptık. Şimdi öldü Zekeriya Sertel, hepimizin anısı önünde eğilerek, bizi bağışlamasını dilemeliyiz.” Yıllar sonra öğrendik ki 1945’te Tan matbaasını basan grubun içinde İlhan Selçuk da varmış, Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu gençliği’ olarak muştuladığı...
Yorum Yap