Levent Köker: ‘Vesayet sona erecek, istikrar ve güven gelecek’ mi?

Anayasa değişikliğini savunanlar, bu değişiklik gerçekleşince “vesayet”in kesin olarak sona ereceğini ileri sürüyorlar.

Levent Köker: ‘Vesayet sona erecek, istikrar ve güven gelecek’ mi?
17.03.2017 - 06:46
1583

 Anayasa değişikliğini savunanlar, bu değişiklik gerçekleşince “vesayet”in kesin olarak sona ereceğini ileri sürüyorlar. Buna bağlı olarak, artık askerî darbelerin Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkacağı da bir diğer iddia. “Mevcut sistem darbe üretiyor!” Sistemi değiştirip vesayeti ortadan kaldırınca, darbelerin kaynağını da kurutmuş oluyorsunuz; böyle bir akıl yürütme tarzı.

Vesayet, olur olmaz her vesileyle kullanıla kullanıla öyle bir hâle geldi ki, anlamını yitirip, her türlü otoriter uygulamanın adı olup çıktı. Bu anlam yozlaşmasının bir diğer sonucu olarak, demokratik hukuk devletinin gereği olan her türlü denetim ve denge mekanizması da vesayet diye nitelenip yok edilmek isteniyor. Halkoyunasunulan anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı’nın (CB) bütün denetim mekanizmalarından arındırılmış bir “güç” odağı olarak düzenlenmesi bunun son ve en çarpıcı örneği.

Böylece, savunucularının da zaman zaman açıkça “devlet otoritesini tek elde topluyoruz” ifâdesiyle açığa vurdukları üzere, halk tarafından seçilen CB’nın “vesayet”ten kurtarıldığı için güçlü, güçlü olduğu ölçüde istikrarlı, güven veren ve –denetim ve denge mekanizmalarından büyük ölçüde arındırılmış olduğu için–hızlı karar alarak işleyecek bir “sistem” gibi sunulması da mümkün oluyor.

Burada çok temel bir takım çarpıklıklar, çarpıtmalar var. Bunlardan ilki doğrudan “vesayet” ile ilgili. Vesayet, Türkiye’de demokratik siyasetin önünde bir engel, askerî-sivil bürokrasinin halkın demokratik tercihleri karşısındaki endişesinin, korkusunun tezâhürü. Bu niteliğiyle “vesayet”, hukuk içinde olduğu kadar hukuk dışına da çıkan bir takım yapılar üretmiş vaziyette. Örneğin, CB’nın“devlet organları arasında uyumlu çalışmayı gözetme” göreviyle “anayasal” olan (hukuk içinde) ama bu görevin nasıl icrâ edileceğini netleştirmediği için anayasa dışına çıkan, denetlenmesi mümkün olmayan konumunun “vesayetçi” diye nitelendirilmesi. Halk oyuna sunulan anayasa değişikliği burada bir değişiklik yapıyor mu? Hayır.

Bir diğer örnek, Anayasa’nın 5. maddesiyle ilgili. Buna göre devletin “temel amaç ve görevleri” arasında “Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak” görevi de var. Oysa, yine Anayasa’ya göre “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” (md. 1) ve “ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” (md. 3). Bu iki maddeyle birlikte okunduğunda, 5. madde “Devletin temel amaç ve görevi devleti korumaktır” gibi totolojik bir ifâde hâline geliyor çünkü devlet ile “Türk Milletinin bağımsızlığı ve bütünlüğü, ülkenin bölünmezliği ve Cumhuriyet”zâten aynı şey. Eğer böyle bir totolojiyoksa, o zaman şunu kabul etmemiz gerekmektedir: Cumhuriyet ve demokrasiyi koruma görevi olan devlet ile Anayasa’da sözü edilen “devlet” farklıdır. Böyle bir şey olabilir mi?

Olabilir. Devletlerin hukuk (anayasa) düzeni içinde düzenlenen kurumsal yapısı ile hukuk (anayasa) düzeni tarafından düzenlenmeyen, dolayısıyla hukuk dışında kalan ikili bir varlığı bulunabilmektedir. Devletler, hukuk dışında kalan varlık alanını hukuka tâbi kılacak biçimde düzenleyebildikleri oranda “(anayasal) hukuk devleti”, bunu yapamadıkları oranda da “otoriter devletler” olarak nitelenmektedirler. Bu açıdan Türkiye, Anayasa tarafından düzenlenen yapıların yanında ve bunların dışında, Anayasa (ve hukuk) tarafından kontrol edilmesi mümkün olmayan devlet yapılarının da var olabildiği bir devlettir.

Vesayet, doğru anlamıyla, Türkiye’de devletin hukuk tarafından düzenlen(e)memiş alanlarını ve bu alanlardan gelen anti-demokratik müdahale potansiyelini ifâde etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, vesayeti yok etmeyi amaçlayan bir anayasa değişikliğinin devleti bütünüyle hukuk kapsamına alan, hukuk dışında kalan alanları yok eden bir değişiklik olması gerekirdi.

Halk oyuna sunulan anayasa değişikliği ise bu doğru anlamında vesayeti ortadan kaldırmamakta, aksine, doğrudan halk oyu ile seçildiği için “vesayet” dışı bir makam gibi değerlendirilen CB’nı güçlendirmekle vesayeti tasfiye ettiği gibi bir çelişki içine düşmektedir.

Bu çelişkinin en çarpıcı sonucu ise, Türkiye’nin bu değişikliğin kabul edilmesiyle birlikte hızla hukuk devleti olma niteliğinden uzaklaşması olacaktır. Şöyle düşünelim: Hukuk devleti, en yalın anlamıyla, yasama, yürütme ve yargı işlemlerinde hukuk kurallarına bağlı kalan devlettir. Hukuk kuralları ise, önceden belirlenmiş davranış kurallarıdır ve bu anlamıyla kimin ne zaman, hangi şartlarda, ne gibi eylem veya işlemleri yapacağını/yapabileceğini gösterir. Bu yönüyle de hukuk devletinde, “istikrar” ve dolayısıyla “güven” söz konusudur.

Yöneticinin ne zaman ne yapacağının önceden konulmuş hukuk kurallarıyla belirlenmediği, sınırlanmadığı, denetlenmediği devlet ise hukuk devleti değildir, dolayısıyla istikrar ve güvenden de yoksundur.

Devleti tümüyle hukuk içinde kalacak şekilde düzenleme kapasitesine (ve belki de iradesine) sâhip olmadığı için vesayetçi dayanakları bulunan 1982 Anayasası’nın bu “hukuk dışı” yapılara açık kapı bırakan özelliklerini değiştirmeyen, yanlış olarak halk tarafından seçilen CB’nı güçlendirmekle vesayetin tasfiyesini aynı şey sanan, bu sanıyla hareket edip “güçlü CB”nı her tür etkili denetim mekanizmasından muaf kılarak, öngörülebilirliği tahrip eden, bundan ötürü de istikrar ve güven üretmesi de mümkün olmayacak olan bir anayasa değişikliği ile karşı karşıya bulunduğumuz açıktır.

http://ortaksoz.com/2017/03/14/vesayet-sona-erecek-istikrar-guven-gelecek-mi-levent-koker-yazdi/

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums